DÜNYA AHİRET DENGESİ

Bayram Miroğlu

Muhakkak ki âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. (Duhâ Sûresi – 4)

Ahirete hazırlık yurdu olan dünya hayatında her birimiz yaşam sürmekte, o san vakte değin nefes alıp vermeye devam etmekte, bize verilen bu kısıtlı alanda bir diyardan bir diyara sürüklenip gitmekteyiz. Dünya-Ahiret dengesi dediğimiz bu ince çizginin ise ne kadar farkında olabiliyoruz? Daha doğrusu mizana hazırlık olarak kabımıza hangisinden fazla dolduruyoruz?

***

Aslında dünyada huzurlu olmanın anahtarı da bu dengeyi iyi kurmaktan geçtiği çok aşikârdır. Biz ümmet olarak aşırılıklardan uzak durmak üzere vasat bir ümmet yani “orta ümmet” olarak yaşam sürmemiz tavsiye edilmiştir.  Bu gerçeği ise Bakara Suresi 143.Ayet-i Kerimede görmekteyiz.  “Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık….” Öyle ise ahirete kavuşmak için dünya hayatına muhtaç olduğumuz gerçeğini bir kenara bırakmadan iç içe geçmiş olan bu hayat nizamını yaşamamız gerekmektedir. Bunu kısaca açıklamak gerekirse; ahiret hayatını tümüyle bir kenara bırakıp dünya eğlencesine dalmak ne kadar olmaz ise dünya hayatını tamamıyla bir kenara itip ahirete yönelmek yani ruhbanlık da olmaması gereken bir gerçektir. Bunun en güzel örneğini yine bize Peygamber Efendimiz anlatmıştır: “ Peygamber ocağında yetişen Enes b. Mâlik"in bize anlattığına göre, ibadete düşkün üç sahâbî Allah Resûlü"nün gece ve gündüz yapmış olduğu nafile ibadetleri öğrenmek üzere onun evine geldiler. Belli ki Peygamberimizin bütün Müslümanlarla birlikte eda ettiği farz ibadetler dışında evinde iken Rabbine kulluğunu nasıl arz ettiğini merak ediyorlardı. İnananlara örnek olması bakımından aile yaşantılarını dahi gizlemeyen annelerimizden Peygamberimizin ibadet hayatı hakkında bilgi alınca bunun kendilerine az geleceğini düşündüler ve “Biz nerede, Peygamber nerede? Şüphesiz Allah onun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamıştır!” dediler. Bu sebeple içlerinden biri, “Ben bundan böyle geceleri daima namaz kılacağım!” dedi. Diğeri, “Ben her zaman oruç tutacağım ve oruçsuz günüm geçmeyecek!” dedi. Üçüncüsü ise, “Ben de hanımlardan ayrı yaşayacağım, evlenmeyeceğim!” diyerek söz verdi. Onlar bu sözleri söylerken Resûlullah (sav) çıkageldi ve şöyle buyurdu: “Şöyle şöyle söyleyen sizler misiniz? Allah"a yemin ederim ki, ben sizin Allah"tan en çok korkanınız ve en çok sakınanınızım. Bununla beraber ben bazen oruç tutarım, bazen oruç tutmam. (Gecenin bir kısmında) nafile namaz kılar, (bir kısmındaysa) uyurum. Ben, kadınlarla da evlenirim. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir.”  (Hadislerle İslam Cilt:4 S.35)

***

Hayatımızın her anında, yapacağımız her amalimizde dengeyi gözetmemiz gerçeği artık çok nettir. Amellerin en hayırlısı: “Az da olsa devamlı olanıdır.” (M1828 Müslim, Müsâfirîn, 216) gerçekliği doğrultusunda bir yaşam sürmeyi kendimize şiar edinmeli ve bu doğrultuda çaba sarf etmeliyiz.

Selam, dua ve muhabbetlerimle…