DSÖ nün ürettiği pandemi korkusu nedeniyle insanların sadece akılları değil bilgileri ve zekâlarıyla da hiç bu kadar oynandığı ve hiç bu derece alay edildiği bir dönem dünya tarihinde hiç bir zaman olmamıştır.
Bir kere daha en yüksek perdeden ifade ediyoruz:
DSÖ siyonizm tarafından insan neslini yok etmek üzere dizayn edilen bir terör örgütü haline getirilmiştir.
Bunu söylememizin en baş sebebi DSÖ nün Rockfeller tarafından hem geçmiş pandemi döneminde hem de önümüze konulmaya çalışılan iklim krizi oyununda fonlanıyor olmasıdır.
DSÖ geçmişte başkaları tarafından da fonlandı şimdi Rockfeller tarafından fonlanınca neden terörist oluyor diyenler çıkacaktır.
Bu fonlama geçmiştekilere benzemiyor.
Çünkü geçen 2 ay içinde fonlama sonrası DSÖ harekete geçti ve yapılan toplantı ve konferanslar sonucunda İngiliz siyasetçi Esther Mc Vey’in ifadesiyle, DSÖ’nün tüzüğüne 300 yeni madde eklenmesi istendi.
DSÖ’nün tüzüğüne eklenecek maddeler arasında mesela DSÖ’ye devletler üstü yaptırım gücü verecek bazı ifadeler yer alıyor.
Bu maddeler kabul edildiği takdirde DSÖ, başta üye devletler olmak üzere tüm ülkeler tarafından dünya üzerindeki tek ve mutlak sağlık otoritesi kabul edilecektir.
Böylece bir plan dâhilinde Covid 19 benzeri küresel bir pandemi ilan edilmesi durumunda veya kıtaların herhangi birinde ortaya çıkabilecek bir sağlık krizinde o kıtadaki tüm ülkelerin DSÖ talimatlarına ve tavsiyelerine kesinlikle uymaları istenecek aksi halde dünyadan tecrit edilecek gerektiğinde ise askeri müdahaleler bile yapılabilecektir.
Geçmiş pandemide ülke olarak yaşadığımız maddi ve manevi sıkıntıları hatırlatmak hoş olmasa da bir kere daha dikkat çekmek için Dünya Sağlık Örgütünün ülkeler üzerinde yaptırım gücüne kavuşması halinde olacakları sıralayalım:
DSÖ Üye devletlere yaptığı tavsiyelere harfiyen uyma şartı karşılığında o ülkelerde hiçbir güvenlik kuvvetinin giremeyeceği ayrıcalıklı binalara sahip olduğu gibi ülke kaynaklarından önemli miktarda para transferi isteyecektir.
Şimdilerde siz bu tür projelerin Rockfeller Vakfı tarafından fonlandığına bakmayın asıl fon üye ülkelerden Rockfeller kontrolündeki olan ilaç ve kimya sanayine transfer edilecektir.
Diğer taraftan DSÖ’nün talimatı üzerine üye devletler sadece kendi içlerindeki kapanma ve karantina dâhilinde aşılama işlemleri ile sınırlı kalmayacak ülkeler arası sınırların kapatılması başta olmak üzere tecrit anlamına gelen pek çok uygulama ile karşı karşıya kalacaklardır.
Bu günlerde İngiltere de Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yeni şartlarının hem DSÖ nün hem de bu şartları kabul eden üye devletlerin otoriterleşmesi anlamına geldiği tartışmalarının yapılması boşuna değildir.
Dünya Sağlık Örgütündeki son yıllarda ortaya çıkan tutarsızlıklara üye ülkeler arasında İş birliği ve iletişim kurması gereken DSÖ nün yeterince şeffaf olmayan ve her geçen gün daha da otoriterleşen bir yapıya evirilmesinin eklenmesi oldukça endişe verici bir durum olarak görülüyor.
Pek çok kişinin henüz olan biten hakkında yeterli bilgisi olmasa da ana amacı üye ülkelere sağlık konusunda yapılacak işlemler konusunda bilgi ve tavsiye vermek olan DSÖ nün bu despotizme varan kararlarının hayata geçirilmişi halinde dünya üzerinde resmen üye ülkelerin egemenliğinin sona erdiği kabul edilmiş olacaktır.
DSÖ hakkında endişe verici hususlar sağlık konuları ile sınırlı kalmayacak bunların yanında iklim değişiklikleri konusunda da tek yetkili olacağı düşünülürse ve DSÖ ye karşı çıkan insanları hala daha komplo teorisyeni ve marjinal olma çabası olarak suçlayanlar dünya üzerindeki nüfusun fazla olduğu yalanına kanmaya devam ederlerse yakın zamanda “Hayvanlar gibi aşılayacağız” şeklindeki sözün “Hayvanlar gibi çip takacağız” şekline dönüştüğünü göreceklerdir.
FARKINDA MIYIZ?
21. Yüzyılda insanlar bilgisayarlara kart takar gibi çip takma uygulaması ile karşı karşıya kaldıklarında dünyada bu kadar canlıya yetecek kadar gıda yok veya üretilemiyor denilerek tekrar evlere veya sınırlar içine hapsedildiklerinde sadece gıdaya ulaşmaları engelliyor olmayacak;
DSÖ eliyle aşı ve iklim tiyatrosu kapsamında yine belli ülkeler obezite problemiyle boğuşurken, belli ülkelerde ise sadece yeterli temiz suya ulaşamadığı için vefat eden milyonlar olacaktır.