Ruhuna dokunulmuş bir çocuğun neler yapabileceğini tahmin bile edemezsiniz….
Down Sendromu, tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Fiziksel özelliklerindeki farklılık kadar ruhsal gelişimlerinde ki ayırt edici noktalar ile +1 farkla ön plana çıkan Down Sendromlu çocukların sanat ile olan bağlarına değinmek isteriz.
Öncelikle bu günün önemine değinmek istiyoruz: 2011 yılında Down Sendromu hakkında toplumsal farkındalık oluşturmak, Down Sendromlu bireylerin ayrımcılığa, olumsuz tutumlara maruz kalmasını önlemek, erken ve sürekli eğitimin önemine dikkat çekmek ve mevcut çalışma imkanları ile iş sahalarını artırmak amacıyla, birleşmiş milletler 21 Mart’ı dünya Down Sendromu farkındalık günü olarak ilan etmiştir.
**
Peki Down Sendromu nedir? Sıradan bir insanın vücudunda 46 kromozom bulunurken, down sendromlu bireylerde üç adet 21. kromozomları bulunması nedeni ile bu sayı 47’dir yani Down sendromu genetik bir durumdur. Hastalık değildir!!! Bu sayıya atıfla her yılın 3. Ayının 21. günü down sendromu farkındalık günü olarak etkinlikler yapılmaktadır. Down Sendromlu bireyler bilinenin aksine erken ve sürekli eğitim ile arkadaş edinebilir, okula gidebilir, iş edinebilir, hayatları ve gelecekleri için karar verebilirler ve hayata katılabilirler.
**
Down sendromlu çocuklar tüm dezevantajlı bireyler gibi erken tanı ve aralıksız sürekli eğitim ile hayata hazırlanabilir. Yetenekleri zamanında keşfedilmiş ve fırsatlar sunulmuş her çocuk gibi standartları yükseltilerek yaşamdan keyif alacak ve mutlu bir birey olarak hayatını sürdürecektir. El becerilerinin beyin koordinasyonları ile olan direk ilgisi olduğu bilimsel bir gerçekliktir ve bu sayede çocuklarımızın konsantrasyon seviyeleri artacaktır.
**
El- göz koordinasyonları, küçük kaslarını aktif olarak kullanacakları faaliyetlerin performanslarına olan katkısı çok büyüktür. Bu etkinlikler neler olabilir; Seramik çalışmaları: bu etkinlikte, küçük kaslarını kullanan çocuk elleri arasındaki yumuşak dokulu malzeme ile şekil verme hazzına sahip olacaktır ve ortaya çıkan obje ile çamurdan belki de oyuncağa dönüşen süreçte, öncelik sonralık ilişkisi kuracaktır. Ebru sanatı: Suyun iyileştirici, sakinleştirici faktörleri de sürece dahil olunca renk, zaman, sabır ve resim arasındaki bağ ile estetik zevk gelişecektir. Dokuma: Örüntü kurabilen, matematiksel performans gerektiren dokuma sanatı ile bireyin mental gelişimi olumlu yönde gelişecektir. Sadece görsel faaliyet gerektiren sanat dalları değil aynı zamanda müzik ve dans ile ilgilenmelerinde de büyük fayda vardır. Bu yukarıda zikrettiğimiz sanatlar sayıca çoğaltılabilir.
**
Down Sendromlu çocuklar akranlarından daha fazla duygusal olabilir. Alınganlık ve içedönük tepkileri yüksek olduğu kadar sıcakkanlı olduklarını ve beceri temelli eğitimde daha iyi sonuçlar verdiklerini görmekteyiz. Eğitimcinin yaklaşımı, ortamın iyileştirici etkisi, olumlu uyaranların bol olduğu eğitim ortamında çalışan, takdir gören önemsendiğini ve o ortama aitlik duygusu ile dahil olan çocuğun gelişimini takip etmek büyük zevk verecektir.
Sanatın hangi dalıyla ilgilenirse ilgilensin toplum tarafından fark edilebilen, özellikleri iyi bilinerek saygı duyulup kabul edilebilen, özgüveni yüksek, mutlu bireyler yetiştirmek ana gayemizdir.
Aurbey’in dediği gibi,” Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi sanat da hayata renk verir”…Çocuk ve sanat ise tüm evrene…