Demiştim ama seçimin bitmesiyle bu konuyu bırakıp asıl olan “Nasıl huzurlu yaşar, ekonomiyi düzeltebilir, topluluk içinde kardeş havası yapabiliriz?” yerine..
İkinci bir seçime kadar her gün “yeniden seçim yaptırabilme” üzerinde siyaset tellallığını bir türlü bırakamamamızı vurgulamıştım.
Şimdi diyeceksiniz ki sen neye devam ediyorsun seçim konularına?
Bu yazımın konusu o minval üzere değil geçmişin oluşumlarından kaynaklanan dostların bir müşahedesi olmakta.
***
Dostlarla selamlaşıp hal hatır sonra çayları içerken günün konusu olan seçime giriliverdi…
Tesadüf aramızda İzmir ve Antalyalı dostların olması ve onların müşahedesi de çeşni getirmişti.
Sohbet iletiminde “biri, o biri” diyerek yer darlığı yapmaktansa soru ve cevapları doğrudan sunmayı yeğledim.
***
“Gazatacı ne diyorsun bu seçim oluşumuna kim kazandı kim kaybetti siyasetçilerden?”
“Gazeteciler böyle toplu yerde fikrini söylemez. Sizlerden aldığı ile kendi düşüncesini yazıya döker. Bu bakımdan asıl siz söyleyiniz ki bende toplayayım…”
“Doğru söylüyor kim kaybetti kim kazandı? Soruma misafirimiz İzmirli dost ne der ki?
“Ne diyeyim öncelikle seçmenin oyuna hürmet göstermeli öküzün altında buzağı aramamalıyız. Aslında hepsi kaybetti ama kazandırdıklarını dillendiriyorlar. Onlara kalırsa, yüzde yüzden de fazla kazandıklarını söyleyenler var.”
“İyi dostum ama. Dün yüzde bir veya beşe varmayan partiler diyor ki ben iki kat oldum. Peki, bu yükselme barajı bile aşamadıktan ve Genel seçim olsaydı vekil bile çıkaramadıktan sonra neyin kazancı?”
“Doğru. Sadece burada SP, MHP, DTP oylarında yükselme olmakta. Belki ilerde ki seçimde bunlar daha da yükselip barajı da aşabilir söz sahibi olabilirler kanısı getirebilir.
Aslında kimsenin kazanmaması yanında asıl kaybeden olarak gerek AKP, gerekse CHP ağır yenilgi aldılar ama iktidar partisinin, yerel seçimde biraz oy kaybına uğraması normaldir, ama ana muhalefetin oy kaybı anormaldir.
Yerel seçimler de marka olan adayların etkisini de göz ardı etmemek gerek. Eskişehir; Büyükerşen, Adana; Aytaç Durak, Urfa; Fakıoğlu, bunlar marka isimler ilçelerde ve beldeler’de de vardır elbette, bunlar gibi markalar…”
“Çok doğru. Bizim Antalya’da da iki örnek var. Büyükşehir’in geçen sefer AKP, bu sefer CHP kazansa da Konyaaltı da Muhittin Böcek, Muratpaşa da Süleyman Evcilmen, Serik de Mehmet Habalı üç seçimdir halkın %60 üstü oy alarak devam etmekteler. Tabii birçok ilçelerde bu şekil marka aday olabilmiştir.”
“Bendeniz birçok kere vurgularım yazılarımda. Yerel seçimde çok bariz olarak görülüyor işte. Genel seçim işlevinde de şahıslar ortaya çıkarılamasa da. Kanun değişimi yapılarak dar bölge yani ilçeler kendi vekilleri olarak görüp tanıdıkları adayları seçmiş olabilseler.
Vekillerin hizmeti kendilerine oy getirebilir. Genel başkanların tayini semere vermemiş olunca daha iyi bir ortamla çalışılır. Özetle Genel Başkan sultası kalkar ortadan.”
“ Antalya yıllarca CHP’nin kalesi gibi idi. Ne oldu da son Genel seçimlerde AKP’yi destekleyiverdi. Bu sefer ki yerel seçim de ise dönüşüm oldu ki?”
“Bizim Antalya, bir defa Deniz beyin memleketi aslında. Her Genel Başkan’ın kendi ilinde ileri gitmesi doğal karşılanmalı derim ama. Türkiye’de malum seçmenin AKP’ye doğrulanmasından Antalya da nasibini aldı Deniz beyi zayıflatıverdi.
Buradaki Büyükşehir değişimini nedense herkese dışarıdan normal dışı gördü aslında başka yerel etkenler de tesir etti gibi.
Benim hatta Antalyalı pek çok dostumun kanısı CHP’ye dönüşten ziyade Esnaf ve bazı meslek dalları ile halkın zorluklarla karşılaşmasının verdiği kızgınlığı da yer almış olup “bu gitsin de…” havasına girmiş olasılığı kısaca normal dışı menfaat ve Rant’ların kesilişi de yatabilmekte…”
“Sözünü kestim. Antalya’ya gidişlerim de hep yeni yatırım ve değişimler görmüştüm iyi bir çalışma. Bizim ile de nasip eder inşallah demiştim.
Çünkü Başkan Türel’in ilk işi önemli zor kavşakları ele alıp dört ayda bitirmiş ve devam ettiği görülüyordu.
Son yıllara kadar yapılamayan bu işleri ile, trafiği kolaylaştırdığı, hemen hemen hiçbir İl’in yapamadığı kaldırım işgallerine son verdiği, Ana caddelerde yüz, iki yüz metrede bir yürüyen merdivenli, engelliler için asansörlü yaya geçitleri yaptırdığı gözlemleniyordu
Tabii temizlik ve diğer beledî hizmetler de eksik olmamıştır. Hele minibüsleri AB standartlarına çevirterek klimalı olması yanında…
Ulaşım vasıtalarında vergi kaçakçılığını da önlemiş olan, E-Kart da bir başarı değil mi?”
“Kazın başka ayağı da var dostum. Menfaat Rant’ların ortadan kaldırılması yanında, sonunda iyi olacak ama verdiği geçici rahatsızlıkların öfkesi de bulunabilmekte.
Siz iyi diyorsunuz ama kaldırımı yıllarca işgal eden esnaf müşteki(!). Yeni ulaşım vasıta aldırırken, birde E-Kart ile alınan kayıt altında olunca vergi kaçırılması ve ayakta yolcu alınmasının önlenmesi.
Pek çok turistik tesisi yapmak için kanun dışı getirim kazanmak isteyenlere set çekilmesi yanında…
Otoray yolu için son yıl başlanıp geçecek caddelerde zorluklarla karşılaşılması. Böylece caddeleri hallaç pamuğuna çevirince toz duman içinde kalınması ve geçit zorluğu yaşanması. Yayalar, otolar ve bilhassa esnafın bundan büyük zarar görmesi.
Görmeyip yaşamayanlar için hoş görülse de yaşayanları öfkelendirmiş oldu..
Ayrıca çalışkan bir başkan istenmezük ola ki. Onu düşürebilmek için, daha evvel haylice oy alan DP’liler halkın sevdiği Hasan beyi bile aday göstermeyip diğer siyasilerle birlikte CHP’ye kuvvet sağlamış olmaları da yabana atılmaz sanırım…”
Antalyalı dostun sözleri, sıcak sıcak gelen meşhur Konya fırın kebabı soğumasın diye herkes ona yumulunca… Sohbet sona erişiverdi.
Ne de olsa her zaman her şeyde Mide(!) ön plandadır.
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…