Allah (c.c.) şöyle buyurmuştur:
“Yine bilmedin mi ki, göklerin ve yerin (hâkimiyet ve idaresi) yalnızca Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost vardır ne de bir yardımcı.” (Bakara Suresi, Ayet: 107)
“Sen onların dinine uyuncaya kadar ne yahûdiler ne de hıristiyanlar senden razı olurlar. De ki, “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur.” Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına bilfarz uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara Suresi, Ayet: 120)
Müslümanların dostu Allah’tır. Müslümanlar da birbirlerinin kardeşi ve dostudurlar. Kâfirler de ancak birbirlerinin dostlarıdırlar. Bir Müslüman, bir kâfire dostum diyemez. Müslümanlar, kâfirleri dost edinemezler. Hiçbir Müslüman kâfirlerle dost olamaz.
Bizim dostlarımız, Allah dostlarıdır. Dost; var günde de, zor günde de dost olandır. İnsan, bazen vefasızlığa uğrar. Vefasız olan insanlar, ikiyüzlü maske takan, yaramaz insanlardır. Gerçek dost; dostuna, dostça davranandır. Dostlukların kalıcı ve ebedi olması gerekir. Gerçek bir dost her zaman ve şartlarda dostunu arayan kişidir.
İkiyüzlülük ve kötü ahlâktan Allah’a sığınmak gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir Hadis-i Şerif’lerinde: “Allah’ım ayrılık ve bozgunculuktan, ikiyüzlülük ve kötü ahlâktan Sana sığınırım” demiştir. (Seçme Hadisler, sh: 17)
Dost kazanmak için tatlı dilli ve güler yüzlü olmak gerekir. Hz. Ali (r.a.), “Tatlı dilli olanların dostları her gün biraz daha artar” demiştir. Hz. Mevlana da, “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır” demiştir. Bu nedenle ancak aynı inanç, duygu ve düşünceleri paylaşanlar dost olabilirler. Dost kazanayım derken, kendi dostlarını ihmal edenlerin akıbetleri çok kötü olur. Bu konuda tarihte yaşanan acı gerçeklere, Eba Müslim Horasani’nin şu tarihi hitabı bir misaldir.
Eba Müslim Horasani:
“Zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını uzak tuttular.
Kendilerine bağlamak ve kazanmak içinde düşmanlarını yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı, ama uzaklaştırılan dost düşman oldu.
Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
“Yine bilmedin mi ki, göklerin ve yerin (hâkimiyet ve idaresi) yalnızca Allah’ındır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost vardır ne de bir yardımcı.” (Bakara Suresi, Ayet: 107)
“Sen onların dinine uyuncaya kadar ne yahûdiler ne de hıristiyanlar senden razı olurlar. De ki, “Doğru yol, ancak Allah’ın yoludur.” Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına bilfarz uyacak olursan, andolsun ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara Suresi, Ayet: 120)
Müslümanların dostu Allah’tır. Müslümanlar da birbirlerinin kardeşi ve dostudurlar. Kâfirler de ancak birbirlerinin dostlarıdırlar. Bir Müslüman, bir kâfire dostum diyemez. Müslümanlar, kâfirleri dost edinemezler. Hiçbir Müslüman kâfirlerle dost olamaz.
Bizim dostlarımız, Allah dostlarıdır. Dost; var günde de, zor günde de dost olandır. İnsan, bazen vefasızlığa uğrar. Vefasız olan insanlar, ikiyüzlü maske takan, yaramaz insanlardır. Gerçek dost; dostuna, dostça davranandır. Dostlukların kalıcı ve ebedi olması gerekir. Gerçek bir dost her zaman ve şartlarda dostunu arayan kişidir.
İkiyüzlülük ve kötü ahlâktan Allah’a sığınmak gerekir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), bir Hadis-i Şerif’lerinde: “Allah’ım ayrılık ve bozgunculuktan, ikiyüzlülük ve kötü ahlâktan Sana sığınırım” demiştir. (Seçme Hadisler, sh: 17)
Dost kazanmak için tatlı dilli ve güler yüzlü olmak gerekir. Hz. Ali (r.a.), “Tatlı dilli olanların dostları her gün biraz daha artar” demiştir. Hz. Mevlana da, “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır” demiştir. Bu nedenle ancak aynı inanç, duygu ve düşünceleri paylaşanlar dost olabilirler. Dost kazanayım derken, kendi dostlarını ihmal edenlerin akıbetleri çok kötü olur. Bu konuda tarihte yaşanan acı gerçeklere, Eba Müslim Horasani’nin şu tarihi hitabı bir misaldir.
Eba Müslim Horasani:
“Zarar vermeyeceklerinden emin oldukları için dostlarını uzak tuttular.
Kendilerine bağlamak ve kazanmak içinde düşmanlarını yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı, ama uzaklaştırılan dost düşman oldu.
Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”