Allah Celle ve Âlâ: “Sana Kitabı indiren O’ dur. Onun (Kur’anın) bazı ayetleri muhkemdir ki, bunlar Kitabın esasıdır. Diğerleri de müteşabihtir.* Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşabih ayetlerin peşine düşerler. Hâlbuki onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek payeye erişenleri ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” (Âl-i İmrân: 7)
Bunun üzerine onlar, Allah Celle ve Âlâ’nın kitabından kazanç elde etmiyorlar ve Nebi (s.av.)’in sünnetinden kazanç sağlamıyorlar. Çünkü onların Kitaba ve sünnete bakışı hidayet talep etmek, dosdoğru yolu elde etmek için değil bilakis (insanları) şüpheye düşürmek, huylandırmak, sapıtmak, yanıltmak, yoldan çıkarmak, aldatmaktır. Bütün bunları göz önüne alarak şüpheden ve şüphe ehlinden sakınmak elzemdir. Çünkü Şüpheler kalbe ardı ardına gelir hatta onu tehlikeye sürükler. Şüphe ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, küfür ehlinden yahut nifak ehlinden olmasın. Daima şüpheler, kalp ile arlarında bir ölüm gerçekleşinceye kadar saldırır. (Yani bunun sonucu ya şüpheler onda ölür yahut o kalp ölür; ikisinden biri ölür.)
Şüpheden ve şüphe ehlinden sakın, onlara kulak verme ve onların ehlinden olma. Onların kitaplarını okuma, onlarla oturup- kalkma, -yani onlarla oturma- Allah Celle ve Âlâ’nın şu sözünde sana emrettiği şekilde onlara muamele et:
“O (Allah), Kitap’ta size şöyle indirmiştir ki: “Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya (konuya geçinceye) kadar kâfirlerle berebe oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.” (Nisa: 140)
“Şüphe ehli, Allah’ın ayetlerinde batıla dalanların en büyüğüdür. Fudayl bin İyaz- rahimehullah- işinde kalbini ifsad eden kimseyle oturmaktan, heva sahipleriyle; dinin tayin ettiği doğrulardan sapan kimselerle oturma, (oturursan) muhakkak ben Allah’ın seni sevmemesinden senden iğrenmesinden korkuyorum!”
Bunda şaşılacak bir durum yoktur. Muhakkak şüphe ehli, mümini dininde Allah ve Rasul’ünün haber verdiği hususlarda şüpheye düşürür… Onlar, Allah’ın kitabına, Resul’ünün sünnetine muhalefeti düzenleme konusunda gayret ederler. Onların görüşleri fasiddir / bozuktur, sağlıksızdır, şüpheleri saçmadır ve zanları; kanaat ve düşünceleri, görüş ve kabulleri ve varsayımları yalandır.
Allah Cella ve Âlâ şöyle buyurur: “(Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür. İş ciddiye bindiği zaman Allah’a sadakat gösterselerdi elbette kendileri için daha hayırlı olurdu.” (Muhammed:21)
Allah Teâlâ buyurdu: “Hâlâ Kur’an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.” (Nisa:82)
Sübhanehu* buyurdu: “Zira o kendilerine kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır) Hâlbuki o, essiz bir kitaptır.” Fussilet: 41)
“Ona önünden de ardından da batıl gelemez. O hikmet sahibi, çok övülen Allah’tan indirilmiştir.” (Fussilet:42
……………….
* Muhkem ve müteşabih ayetler. Muhkem ayetler, tek manası olan ve yoruma müsait olmayan ayetlerdir. Bu ayetler, muamelatla ilgili olan ayetlerdir. Müteşşabih ayetler ise, birden fazla manası olan ve birçok yoruma müsait olan ayet-i kerimelerdir. Bu ayetler, itikat ile, Allah’ın zat ve sıfatları ile cennet ve cehennem ile ilgili ayetlerdir.
Kalbi eğri olan kimseler, müteşabih ayetlere yönelerek yukarıda geçen ayeti kerimede ifade edilen hususların gerçekleşmesini istemektedirler. Ehli kitap’tan kalbi eğri olan hahamlar, Tevrat’taki müteşabih ayetlere, Hıristiyanlardan kalbi eğri olan papazlar İncil’deki müteşabih ayetlere yönelerek, Allah’ın ilmine aykırı olarak, Allah’ın cisim olduğunu ortaya attılar. Bu yüzden Yahudiler, “Üzeyir Allah’ın oğludur.” dediler. Hıristiyanlar da “İsa Allah’ın oğludur.” dediler. (Bkz: Tevbe:30)
*Sübhanehu, Allah bütün noksan sıfatlardan münezzehtir / beridir, manasına gelir.
Kaynak
Salahu’lkulûp, S: 28.29.30; Halid Bin Abdullah bin Muhammed Elmuslıh, Dâru’l vatan linneşr- Riyad (Söz konusu eser Arapçadır.)