Daha hastalık yayılma safhasına geçmeden hastalığa ve aşıya karşı kafaları karıştırdılar. Kim bunlar? Bir kısım kendilerini sağlıkta söz sahibi sanan ilim adamı ile siyasi rant peşinde koşan bir kısım siyasî…
Sağlık ciddi bir konu. Ne siyasî ranta ve ne de şova elverişlidir. Kimisi “Domuz gribi hafif seyreder, korkulacak bir hastalık değildir, mesele abartıldı. Dünyanın parasını verip aşı almaya da gerek yoktu” derken, kimileri de aşının önemine vurgu yapıyordu.
Bu arada aşının yan tesirlerinden, aşıda insan sağlığına çok zararlı cıva bulunduğundan söz ederken, başka bir ilim adamı da çıktı, “Ne var yani, Boğazda yediğiniz balıkta da cıva var” deyiverdi ve aşının gerekli olduğunu savundu.
Hastalıkla ilgili tedbirler konusunda da ihtilâf var. Birileri ellerinizi sık sık sabunla yıkayın derken, birileri de domuz gribi virüsünü ne ıslak mendil ne de sabun öldürür, sadece elinizi temizlemiş olursunuz iddiasını ortaya attı. Bir Müslüman günde beş vakit abdest alır, üç öğün de yemekten önce ve sonra olmak üzere altı kere; toplam on bir defa elini yıkar. Bu da uyku süresi dışında bir buçuk saatte bir el yıkamak demektir. Yapılacak şey sadece bunlara sabun eklemek olacaktır. Gerçekten sık sık el yıkamak önemli bir tedbirse, İslâm ülkelerinde bu alışkanlık zaten var.
Sağlık Bakanlığı ilk salgın dalgasının aralık ayında geleceğini tahmin ederken, salgın kapıya dayanıverdi. Daha biz salgının başındayız. Ama Pazar günkü durum itibariyle domuz gribi dört cana mal oldu. Demek ki bu salgın hafife alınacak bir salgın değildir.
Dünya domuz gribine karşı aşı olurken, (bazı ülkeler nüfus miktarlarından fazla aşı almış) dört sağlıkçının tartıştığı televizyon programında, yöneticinin sorduğu, “Aşı olacak mısınız?” sorusuna ikisi “olacağım” derken, ikisi de “hayır olmayacağım” diyordu. Vatandaş hangisine inanacak? Bu durum karşısında insanın, “Ey sağlıkçılar, ey ilim adamları gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz” deseler yeri değil mi?
Dünkü tarih itibariyle ilk aşılananlar hastalarla bire bir yüz yüze gelen sağlık çalışanları olacaktı. Gerçekten bu hastalığa karşı en büyük risk grubu, bu guruptur. Allah yardımcıları olsun. Diğer risk gruplarını da çocuklar, 65 yaş üzerindeki insanlarla kronik hastalığı olanlardır.
Öyle tahmin diyorum ki bu gruptan aşılanmayan olmayacaktır. Durum birkaç gün içerisinde netleşir ve herkesin tıraşı gözünün önüne dökülür.
Aşı konusunda dikkatimi çeken bir husus da, aşının yan tesirleri var diyenlerin, bir olay dışında başka örnek gösterememeleridir.
Geçenlerde bir ara gazetelerde, “Bir sakız alın”, “Bir simit alın ekonomi canlansın” ilanları vardı. Şimdi soğandan sarımsağa, limondan meyveye, sebzeden çeşitli baharata tavsiyeler var. Temizlik malzemeleri yok satıyor. Bu gidişle domuz gribi pek çok can yakacak amma, bir taraftan da ekonomiyi canlandıracağa benziyor.
Muhibbî mahlasıyla Kanûnî ne güzel söyler:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Sağlık gerçekten önemli, her türlü tedbiri alalım, ondan sonra da Allah’a tevekkül edelim ve katiyen de paniğe kapılmayalım.
Allah cümlemizi arzî, semavî ve salgın hastalıklardan, görünür görünmez kaza ve musibetlerden muhafaza buyursun.
Sağlık ciddi bir konu. Ne siyasî ranta ve ne de şova elverişlidir. Kimisi “Domuz gribi hafif seyreder, korkulacak bir hastalık değildir, mesele abartıldı. Dünyanın parasını verip aşı almaya da gerek yoktu” derken, kimileri de aşının önemine vurgu yapıyordu.
Bu arada aşının yan tesirlerinden, aşıda insan sağlığına çok zararlı cıva bulunduğundan söz ederken, başka bir ilim adamı da çıktı, “Ne var yani, Boğazda yediğiniz balıkta da cıva var” deyiverdi ve aşının gerekli olduğunu savundu.
Hastalıkla ilgili tedbirler konusunda da ihtilâf var. Birileri ellerinizi sık sık sabunla yıkayın derken, birileri de domuz gribi virüsünü ne ıslak mendil ne de sabun öldürür, sadece elinizi temizlemiş olursunuz iddiasını ortaya attı. Bir Müslüman günde beş vakit abdest alır, üç öğün de yemekten önce ve sonra olmak üzere altı kere; toplam on bir defa elini yıkar. Bu da uyku süresi dışında bir buçuk saatte bir el yıkamak demektir. Yapılacak şey sadece bunlara sabun eklemek olacaktır. Gerçekten sık sık el yıkamak önemli bir tedbirse, İslâm ülkelerinde bu alışkanlık zaten var.
Sağlık Bakanlığı ilk salgın dalgasının aralık ayında geleceğini tahmin ederken, salgın kapıya dayanıverdi. Daha biz salgının başındayız. Ama Pazar günkü durum itibariyle domuz gribi dört cana mal oldu. Demek ki bu salgın hafife alınacak bir salgın değildir.
Dünya domuz gribine karşı aşı olurken, (bazı ülkeler nüfus miktarlarından fazla aşı almış) dört sağlıkçının tartıştığı televizyon programında, yöneticinin sorduğu, “Aşı olacak mısınız?” sorusuna ikisi “olacağım” derken, ikisi de “hayır olmayacağım” diyordu. Vatandaş hangisine inanacak? Bu durum karşısında insanın, “Ey sağlıkçılar, ey ilim adamları gölge etmeyin, başka ihsan istemiyoruz” deseler yeri değil mi?
Dünkü tarih itibariyle ilk aşılananlar hastalarla bire bir yüz yüze gelen sağlık çalışanları olacaktı. Gerçekten bu hastalığa karşı en büyük risk grubu, bu guruptur. Allah yardımcıları olsun. Diğer risk gruplarını da çocuklar, 65 yaş üzerindeki insanlarla kronik hastalığı olanlardır.
Öyle tahmin diyorum ki bu gruptan aşılanmayan olmayacaktır. Durum birkaç gün içerisinde netleşir ve herkesin tıraşı gözünün önüne dökülür.
Aşı konusunda dikkatimi çeken bir husus da, aşının yan tesirleri var diyenlerin, bir olay dışında başka örnek gösterememeleridir.
Geçenlerde bir ara gazetelerde, “Bir sakız alın”, “Bir simit alın ekonomi canlansın” ilanları vardı. Şimdi soğandan sarımsağa, limondan meyveye, sebzeden çeşitli baharata tavsiyeler var. Temizlik malzemeleri yok satıyor. Bu gidişle domuz gribi pek çok can yakacak amma, bir taraftan da ekonomiyi canlandıracağa benziyor.
Muhibbî mahlasıyla Kanûnî ne güzel söyler:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Sağlık gerçekten önemli, her türlü tedbiri alalım, ondan sonra da Allah’a tevekkül edelim ve katiyen de paniğe kapılmayalım.
Allah cümlemizi arzî, semavî ve salgın hastalıklardan, görünür görünmez kaza ve musibetlerden muhafaza buyursun.