Türkiye ile ABD arasında yaşanan gerilimin en önemli nedenlerinin başında Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S-400 hava savunma füzeleri geliyor. ABD, Türkiye’nin S-400’leri almasına karşı çıkıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı geçen günlerde yaptığı açıklamada Türkiye’nin bu füzeleri alması durumunda Amerikan yaptırımları ile karşı karşıya kalacağını açıkladı. Öte yandan ABD S-400 füzelerinin alınması halinde Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının teslim etmeyeceğinin sinyallerini veriyor.
Ankara ise bu kararından geri adım atmıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan konu hakkında yaptığı açıklamada S-400 kararından dönüş olmayacağını belirtti. Bu anlaşmazlık piyasalarda yeni bir Papaz Brunson krizi ihtimali olarak yorumlanıyor. Bu durum dolar kurunun düşmemesinde önemli bir etki yaratıyor. Yaklaşık altı aydır döviz birikimlerini kesintisiz artırmaya devam eden bireylerin yabancı para cinsinden mevduat ve fonları 15 Mart haftasında 1.64 milyar dolar artışla 105.7 milyar dolar ile tarihi zirveye yükseldi.
Fiyatlamalara negatif baskı yapan unsurun, YSK’nın “Seçim iptal ve tekrar” kararı olduğunu düşünmüyorum. Politik belirsizlik kuru etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Halk döviz birikimlerini uzun süreçte her hafta aralıksız artışla tarihi zirveye taşıdı. Bankacılara göre hükümetin düşük faiz politikası çerçevesinde son dönemde TL mevduat faizlerinin enflasyonun altına gerilemesi hane halkının dövize yönelmesinde etkili. TL ye olan güven azaldı ve bu süreci fırsata çevirmeye çalışanlar kazandıklarını düşünüyorlar…
Türkiye risk primi (CDS) oranlarının, 25 baz puan artarak L+ 465 seviyesine yükseldiğini gördük. Bu 2018 Eylül ayından beri gördüğümüz en yüksek risk primi oranı.
Kurda da ise yüzde 1’e yakın değer kaybı oluştu. Böylece Türk Lirası’nda yıl başından beri ABD Doları’na karşı değer kaybı yüzde 14’ü buldu. 2 yıllık kayıp ise yüzde 42. 10 yıllık Türk tahvilleri ise 7 ay aradan sonra yeniden yüzde 20’nin üzerine çıktı. 3Gündür yaşanan durumlarda ülke ekonomisinin zararı 780 milyar TL ve artmaktadır .
Merkez Bankası
“Türk lirası zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilebilmesi imkânı azami oranının yüzde 40’tan yüzde 30’a indirilmesine, yabancı para zorunlu karşılık oranlarının tüm vade dilimlerinde 100 baz puan artırılmasına karar verilmiştir. Türk lirası zorunlu karşılıkların döviz cinsinden tesis edilebilmesi imkânına ilişkin yapılan değişiklik sonucunda piyasaya 2,8 milyar dolar likidite verilmesi ve piyasadan 7,2 milyar TL tutarında likidite çekilmesi, yabancı para zorunlu karşılık oranlarında yapılan değişiklik sonucunda ise piyasadan 3 milyar doları likidite çekilmesi beklenmektedir.”