Çevre varlıkların gelişimini ve yaşamını etkileyen dış koşulların toplamıdır. Tabiat ve doğa kavramları çevre içinde tanımını bulur. İnsan ile fiziksel çevresi arasında karşılıklı bir etkileşim vardır. Böylesi bir etkileşimde birey çevresini değiştirirken çevresi de onu birçok yönlü değiştirir ve dönüştürür. Bu sebeple insan davranışlarının etkilenmesinde arka plan olarak çevre ehemmiyetli bir unsurdur. Örneğin düzensiz, dağınık, karışık mekanlar insanı menfi etkiler, sıkar, bunaltır. Ama temiz, düzenli, ferah ortamlar insanın psikolojisini etkileyerek kişiyi rahatlatır, huzurlu kılar.
İnsan ile içinde yaşadığı çevresi arasında çok yönlü ilişkiler mevcuttur. Meselâ insanın içinde bulunduğu aile çevresi, okul ve iş çevresi, sosyal çevresi bunlar fiziksel çevreye girer ve buralarda meydana gelebilecek aksilikler kişiyi etkiler. Ancak biz bu yazımızda ve devam edecek olan diğer yazımızda daha çok fiziksel çevrede doğal çevrenin insanın problemlerine çözümünde sağladığı katkıyı ele alacağız.
Tıpkı diğer canlılar gibi insan da bir çevrede yaşar ve ister istemez yaşadığı çevre insanı etkiler. Bilindiği gibi insanlarla madde arasında sürekli bir enerji alışverişi bulunur. İnsanın bu enerjiden etkileşimi diğer canlılardan farklıdır. Bu etkileşim insanın hem fiziksel hâlinde hem de iç âleminde söz konusudur. Bir yemek kokusu nasıl aç insanda uyarıcı olursa zihinsel (bedensel olarak da) olarak yorgun insan da ancak tabiatla baş başa kalarak dinlenir, çiçeklerin ağaçların kokusu içini açar, onu ferahlatır, zinde yapar. Tabiattaki ahenk insanın iç âlemine de farklı bir ahenk getirir. Bunaltısını giderir, derdini sıkıntısını unutturur. Doğa psikolojik olarak insanı pozitif etkiler.
Yüce Yaratıcı tabiatı ne muhteşem yaratmıştır! Gücün, büyüklüğün, erişilmezliğin işâreti olan dağlar; gündüzün, aydınlığın, ışığın işâreti olan güneş; aslın, vâroluşun, en son dönüşün işâreti olan toprak; insanı farklı âlemlere daldıran, iç sıkıntısını gideren, zihin karışıklığını düzelten deniz ne eşsiz güzelliklerdir! İnsan ve tabiat arasında bir zevk ve lezzet paylaşımı vardır. İnsanı dinlendiren yeşillik ağaçlar, içi sevince boğan çeşitli çiçekler, kokusuyla iç ferahlatan gül, ne güzeldir! Işıl ışıl çiçekler, farklı renk ve kokudaki güller ve sümbüller… Çiçekler umûdun, sevincin, güzelliğin simgesidir. Rengârenk, çeşit çeşit halleriyle ıtır ıtır kokularıyla tüm çiçekler, güller gönlü dinlendirir, ahenklendirir, içi sevince boğar.
Cıvıl cıvıl kelebekler, böcekler, kuşlar, meleşen kuzular… Akasyalar, hanımeller, çınarlar, ıhlamur ağaçları, portakal ve narçiçekleri, bağlar, bahçeler, ormanlar… Yeşilin tüm tonları güzel, yeşile bakmak insanı dinlendirir. Şırıl şırıl akan dereler, nehirler, göller, denizler, gökyüzü maviye doydurur bizi. Yudumlarız âdeta onları dinlenmek için doyasıya… Dağların heybetli mor, gri, kahve, taba renk cümbüşü sergilemesi ne asâlet, ne yükseliş… O yükseklerde iç aydınlatan küme küme bulutlar, umut aşılar insana…
Gündüzler muhteşem tabiatın güzelliklerini net olarak bize aydınlıkta sunarken geceler de güzel… Geceyi aydınlatan ay âdeta karanlık sinmiş yüreklerin üzerindeki karalığı hafifçe aydınlatarak gönlü uyandırır. Ya karanlık gecede bir pırlanta gibi parlayan yüreklere âdeta bir ümit ışığı olan o sayısız yıldızlar, Samanyolu, galaksiler eşsiz farklı bambaşka bir âlem sunar insana.
Oksijen deposu ağaçlar bedenimize tâze kan koyar. Onların o yemyeşil çeşit çeşit latif ve güzel görünüşleri yıkık ruhlara ayrı bir canlılık kazandırır. Çevreye karşı çok duyarlı olan sevgili Peygamberimiz aleyhisselam çevrenin ağaçlandırılarak yeşillendirilmesini hep teşvik etmiştir. Kendi elleriyle sayısız hurma ağacı fidesi dikmiş ve şu meşhur hadisi bizlere miras bırakmıştır; ‘Kıyâmet kopmak üzereyken elinde bir fidan bulunan kimse, imkan bulursa onu diksin.’(1) Böylece iki cihânın sultanı Peygamber aleyhisselam insan hayâtının vaz geçilmez nimetlerinden birisi olan ağaç dikmenin önemini dolayısıyla çevrenin ehemmiyetini insanlara belirtmiştir.
Doğadaki temiz hava kirlilikten bunalan iç organlarımıza rahatlık ve zindelik sağlar. Tabiat ve doğa insana sevgi ve mutluluk çağrıştırır. İnsan tabiatla baş başa olduğunda bütün dertlerinden sıyrılır, farklı âlemlere girer. Böyle hallerdeyken insan kendini rüyâlar ülkesinde sanır. Tabiat insanda biriken menfi enerjileri pozitif hâle çevirir. Ruhsal birikintilerden kurtarır. İnsan doğayla berâberken üzerindeki menfi yükleri atar, rahatlar. Tabiatla birliktelik âdeta insana ruhsal bir tedâvi yöntemidir. Dertli, sıkıntılı, kasvetli ortamlardan doğaya gelen insanlar kendilerini âdeta tüy gibi hafiflemiş hissederler. Doğanın içindeyken insan güler, söyler, neşelenir, gözleri parlar, içi umutla dolar. Kısacası doğadaki ahenk ve güzellik insanın iç âlemine de ahenk getirir, içindeki çirkinlikleri güzelleştirir.(Devam edeceğiz.)
Hayırla kalın efendim.
Kaynak:
1- Buhâri, Edebü’l Müfred a68