Diyarbakır'a öğle saatlerinde giriyoruz...Merkeze yaklaştıkça yollar ve bulvarlar genişliyor...
***
Diyarbakır surları doğal alt geçitler haline dönüşmüş...Etkileyici görünüyor...Diyarbakırlı dostlar buluşuyoruz...
***
Şehirle ilgili kısa bir malumat alıyoruz...Kimle konuşsak devletten alınan hizmetleri yetersiz görüyorlar...
***
Propaganda doğal refleksleri haline gelmiş...
***
“Cemaat ve BDP arasında sıkıştık” diyor bir esnaf...
***
“İkisinden biri olamıyorsan Diyarbakır'da büyüme şansın yok” diyor bir işadamı...
***
Öncelikle taraf olmak şart...Tarafsızlık her iki taraf tarafından ihanetle suçlanıyor...Diyarbakır'ın dengeleri çok hassas....
***
Belediyecilik hizmetleri hak getire...
***
Merkez kış günü kokuyor...
***
Merkezde bulunan bir plazaya çıkıyoruz...Aldığım kokuyu hiç unutamam...Belki de lokal bir sorun olabilir...
***
Karanlıkla birlikte şehir farklı bir görünüme bürünüyor...Hiç kimse hiçbir yer emniyetli degil gibi bir his kaplıyor içimizi...
***
Otele yerleşirken kar yağışı da hızını artırıyor...
***
Karnımız zil çalıyor...
***
Otel görevlilerinden yöresel bir şeyler yemek istediğimizi söylüyoruz... “Kaburga dolmasını” tavsiye ediyorlar...
***
Diyarbakır Dedeman'a yürüyüşle 10 dakikalık bir mesafe tarif ediyorlar...
***
Kar yağışı iyiden iyiye artıyor, arabayla gitmeyi tercih ediyoruz...Meşhur Kaburga Dolmacısı'nda yemek yerken tüm şehrin elektrikleri kesiliveriyor...
***
Diyarbakır karanlıklar altında kalıyor...
**
Otele dönerken yanlış bir sokağa sapıyoruz...Bir daha..Bir daha...
***
Etraf zifiri karanlık...
***
Yol sormak için yanaştığımız herkes tedirgin ve şüpheci...Bir sokağa dönüyoruz, ana caddenin ortasına lastikleri yığılmış caddenin ortası alev-alev...
***
25'e yakın genç araçları durdurup, PKK propagandası yapıyor...Etrafta ve civarda askerden, polisten eser yok...
***
Şehrin göbeğinde kanımız donuyor...Sıra bize geliyor...Elleriyle dur yapıyorlar, duracakmışız gibi yapıp gaza yükleniyoruz...Arkamızdan bağrışmların ve küfürün bini bir para...
***
Zar-zor karanlıkta oteli buluyoruz...
***
Konuştuğumuz herkes, Diyarbakır'da ki bu kaostan bıkmış...Bir avuç organize olmuş gücün çogunluğa hükmetmesi gibi...
***
Diyarbakır normalleştirilirse, “BDP oylarını koruyamaz” bunu müşahade ediyoruz...
***
Kaos herkesi BDP'den güçlü bir tanıdık edinmeye itiyor...
***
Gündüz devletin kontrolündeki şehir, gece bambaşka bir kimliğe bürünüyor...Kim-kime dum-duma misali...
***
Süreç en çok Diyarbakır'ın yerlisini üzüyor...”Şehir avuçlarımızda eriyip gidiyor” diyorlar...
***
Yarın ; Petrol Kralı Batman...