Diyanet: Kesilen Kurbanın Kanını Alnınıza Sürmeyin

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, kesilen kurbanın alına sürülmesinin dinle hiçbir ilgisinin olmadığını açıkladı. Kurban Bayramı'na sayılı günler kala kurban kesimiyle alakalı birçok soru gündeme gelirken, vatandaşların...

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, kesilen kurbanın alına sürülmesinin dinle hiçbir ilgisinin olmadığını açıkladı.

Kurban Bayramı'na sayılı günler kala kurban kesimiyle alakalı birçok soru gündeme gelirken, vatandaşların sorularını değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, birçok konuya açıklık getirdi. Satın alınan kurbanlığın kesilmeden önce ölmesi halinde satın alan kişinin ekonomik durumuna göre farklı hüküm uygulanacağına dikkat çeken Kurul, "Şayet kişi varlıklı ise, yenisini alıp onu keser. Çünkü kendisine vacip olan kurbanı kesmiş değildir. Fakat yoksulsa yenisini almasına gerek yoktur. Çünkü yoksula kurban vacip değildir, satın almakla, satın aldığı hayvanı kesmeyi kendisine vacip kılmıştır. Aldığı hayvan ölünce, vücubiyet düşer ve yenisini almak gerekmez." açıklamasında bulundu.

KURBANIN SATILDIKTAN SONRA SATICININ ELİNDE EMANETEN DURURKEN ÖLMESİ VEYA BAŞKA BİR SEBEPLE KESİLEMEMESİ DURUMUNDA NE YAPILMALIDIR?

Satın alınıp da, korunmak veya beslenmek üzere kurban bayramına kadar satıcının yanında bırakılan kurbanlık hayvan onun yanında emanet hükmünde olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Emanet malın telef olması halinde, emaneti elinde tutanda kasıt, kusur veya ihmal bulunmadığı sürece sorumlu olmaz. Dolayısıyla, satıcı emanet malı, korunması gerektiği şekilde korur da buna rağmen mal telef olursa onu tazmin etmesi gerekmez. Bu durumda, kurbanlık hayvanın daha önce ücreti ödenmemişse, alıcının ödemesi gerekir. Ölen hayvanı satın alan kişi zenginse, yenisini alıp kesmek zorundadır. Yoksulsa yeniden hayvan alıp kesmesi gerekmez. Fakat hayvan elinde emanet olan kişi, ister satıcı olsun ister başkası, onu gerektiği şekilde korumaz veya ihmalkar davranır ve bu yüzden hayvan telef olursa hayvanın değerini tazmin etmesi gerekir. Bu durumda da hayvan sahibi zenginse yenisini alıp keser. Yoksulsa kesmesine gerek yoktur. Çünkü ona kurban kesmek vacip değildi, satın almakla, satın aldığı hayvanı kesmeyi kendisine vacip kılmıştı. Aldığı hayvan ölünce, vucubiyet düşer ve yenisini almak gerekmez." denildi.

KURBAN ETİ NASIL DEĞERLENDİRİLMELİDİR?

Hz. Peygamber'in (s.a.s.) kurban etinin üçe taksim edildiğine işaret edilen din İşleri Yüksek Kurulu açıklamasında, "Bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir. Ailenin fakir olması durumunda etin tamamı da evde bırakılabilir. Ancak, durumu iyi olan Müslümanların, toplumda muhtaçların arttığı bir dönemde kurban etlerinin çoğunluğunu hatta tamamını dağıtmaları uygun olur." ifadeleri yer aldı.

KESİLEN KURBANIN KANINDAN ALINA SÜRÜLMESİ DİNİMİZDE VAR MIDIR?

Bir vatandaşın 'kuyruksuz veya kuyruğu kesik koyunlar kurban edilebilir mi?' sorusunu cevaplandıran Din İşleri Yüksek Kurulu, doğuştan kuyruksuz olan veya besili olması için küçük yaşta kuyrukları boğulmak suretiyle düşürülen koyunların kurban edilmelerinde bir sakınca olmadığına hükmetti. Kurul, bir kaza ile değerini azaltacak şekilde kuyruğunun tamamı veya yarısından çoğu kopan hayvanın kurban edilmesinin caiz olmadığına dikkat çekti. "Kesilen kurbanın kanından alına sürülmesi dinimizde var mıdır?" sorusunu da değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu, "Kesilen kurbanın kanının alına sürülmesinin dinle hiçbir ilgisi yoktur. Güvenilir kaynakların hiç birinde böyle bir bilgi mevcut değildir. Halkımız arasındaki uygulamalara başka kültürlerden girdiği anlaşılmaktadır." açıklamasında bulundu.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri