Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias'ın Avrupa Birliği Yüksek Temsilcisi Borrell ile birlikte Türk-Yunan sınırında sarf ettiği sözlerle ilgili açıklamalarda bulundu. Aksoy, Yunanistan’ın sığınmacılara yönelik insan hakları ihlalleri ve suçlarının AB şemsiyesi altında örtbas etmeye çalışıldığını vurguladı. "Avrupa Birliği ve Yunanistan’ı, ülkemizi suçlamak yerine bir kez daha kendi ahdi sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Sözcü Aksoy, Yunan bakanın, Ege ve Doğu Akdeniz konusundaki ifadelerinin ise gerçeklikten tamamen kopuk olduğunu söyledi. "Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birlikte, Türkiye’yi kendi kıyılarına hapsedebileceği rüyasından artık uyanmalıdır." ifadelerini kullandı.
Aksoy yazılı açıklamasında şunları kaydetti;
"Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın AB Yüksek Temsilcisi Borrell ile birlikte dün Türk-Yunan sınırında sarf ettiği sözler, her şeyden önce Yunanistan’ın sığınmacılara yönelik insan hakları ihlallerini ve suçlarını AB şemsiyesi altında örtbas etme çabasının yeni bir tezahürüdür. AB Komisyonu’nun buna ortak olması ise ibret vericidir.
Sınırımızda bu açıklamaları yapanlara Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Mijatovic’in “Mültecilerin onurunu korumanın üye devletlerin saygı göstermek zorunda olduğu ahlaki ve hukuki bir yükümlülük olduğuna” ilişkin açıklamasını bir kez daha hatırlatıyoruz.
AB ve Yunanistan’ı, ülkemizi suçlamak yerine bir kez daha kendi ahdi sorumluluklarını yerine getirmeye, sığınmacıların haklarına saygı göstermeye davet ediyoruz.
Dışişleri Bakanı Dendias’ın Ege ve Doğu Akdeniz konusundaki ifadeleri ise gerçeklikten tamamen kopuktur. Yunanistan, GKRY ile birlikte, Türkiye’yi kendi kıyılarına hapsedebileceği ve bunun uluslararası hukuka uygun olduğu rüyasından artık uyanmalıdır.
Türkiye’ye karşı şer ittifakları kurma ve AB’yi suiistimal etme teşebbüslerinin Yunanistan’a bir faydası olmaz.
Bunun yerine, Türkiye’nin meşru hak ve çıkarlarına saygı göstermeli; meselelerini bizi şikayet ederek ve başkalarından medet umarak çözmek yerine, bizimle konuşarak çözmeye çalışmalıdır. Uluslararası hukukun ve komşuluğun gereği de budur."