Bu günde gördüğümüz gibi vatanın bölünmesi için yıllar evveli dış mihrakların başlattığı olumsuzluklara halen gezi topluluğunun içindeki ajanlarla tahrikler yapılması ve bu tahrikleri maalesef bazı muhalefet ve Genel başkanları da dış mihraklara mektuplar göndermesi yeni olmuyor demek ki.
Kurtuluş çalışmaları esnasında millete karşı olan İstanbul Hükümeti de yabancı basına, aleyhte bilgiler verdiğini bizzat Mustafa Kemal Paşa’nın İlk Osmanlıca basımlı cildinin 179 sahifesinden anlaşılmakta.
Esas yazılımına dokunmadan Nutuk’tan aldığım oluşumları takip edelim.
***
Enzarı ecanibin lehimize tebeddülü mahzı hakikattir. Ancak bu tebeddül, hiçbir vakit Ferit Paşa hükûmetinin takip eylediği siyaset neticesi değildir.
Bu netice, milletimizin izhar ve ispatı mevcudiyet zımnında bizatihi aldığı, teşebbüsü azimkârane semeresidir.
İşte bu hususta, zâtı şahaneyi iğfal ediyorlar... Çarei necat ve umdei hayat ancak ve ancak -Kuvayi Millîyenin âmil ve iradei millîyenin hâkim- olmasındadır. Bu esası metin ve meşrudan zerretüma inhiraf, maazallahü tealâ, devlet ve millet ve vatanımız için husran elîmi mucip olur.
Harekâtı necibei millîyemizi suitefsir ve ilân etmekten hâli kalmayan, bedhahanı hâksarın çok olduğu muhakkaktır. Fakat şayanı esefi amiktir ki, bu bedhahanı mel'anetin başında, devleti ebet müddetimizin sadrınişini Ferit Paşa ve nezaret mevkilerinde bulunan Adil Bey, Süleyman Şefik Paşa gibi devlet adamları bulunuyor.
Memleketimize takım takım bolşevikler girdiğini ve harekâtı millîyenin bolşevik harekâtı olduğunu resmen ilân ve işaa eden bu bedbahtlardır.
Necip ve nezih harekâtı millîyemizin, ittihatçıların harekâtı mezbuhanesi olduğunu ve ittihatçıların parasile tedvir olunduğunu resmen ve alenen cihana, ecnebî gazetecilerine söyliyen bu gafillerdir.
Anadolu’da, şuriş olduğunu ajanslarla resmen ilân eden ve -mütareke maddei mahsusasına nazaran- muazzez vatanımızı- düşman işgaline maruz bırakmak istiyen bu cahillerdir.
“....Elhamdülillâhi tealâ, bu gayenin temini istihsalinde, artık milletimiz her türlü asarı bedhahaneyi kırmış ve bütün celâdetile hatvei azimkâranesini atmıştır. Ecanip dahi, milletin kuvveti şamilesini ve niyeti azimkâranesini ve buna mukabil hükûmeti merkezîyenin nekadar, biasıl ve millet ile alâkasız, bir heyeti âcize olduğunu takdir etmiştir.
Merzifonu tahliye ettiler. Samsun’u da tahliyeye başladılar. Umuru dahiliyemize ve herekâtı millîyemize karşı bitaraf kalacaklarını ifade ediyorlar. İşte teşebbüsatı millîyemizin, temini istiklâl hususunda istihsaline muvaffak olduğu ilk netice budur.
Cereyanı millî, İstanbul’da, Kanunu Esasî ahkâmına temini riayetle neticepezir olacaktır….”
“… Bugün, her türlü habaset ve hiyanet ve azcü meskenet mevkiinde kaldıktan ve millet de bütün hakayikı ahvale vuzuhu tam ile vâkıf olduktan sonra, bize düflen vazife; en serî hareketle amali millîyeye mutavaatkâr, yeni bir kabinenin mevkii iktidara gelmesini temin etmektir.
Eğer bugünkü kabinenin, şahısları ve hayatları hakkında bir gûna tereddütleri varsa, bugün için bu gibi şeylerle iştigal tenezzülünden pek yüksek olan milletimiz namına kendilerine istedikleri söz ve teminatı vermeyi dahi milletimizin menfaati muktaziyatından addederiz. Fakat, tuttukları, tariki nasavapta taannüt ve temerrüde devamları halinde, hâdis olacak avakıbin mes'uliyeti kendilerine raci olacaktır.
işte, vukubulan teflebbüsü hayırhahîleri münasebetile bir defa daha ve son defa, zatı necibaneleri gibi kalbi cidden vatan ve millet aşkile ve padişaha muhabbet ve sadakatle memlû olan ve hatırai uhuvvetini daima hürmetle muhafaza eylediğim kardeşim Abdülkerim Paşa Hazretleri ile de iblâğ etmiş olmak, bizim için her türlü vicdanî huzurun teeyyüdüne medar olmuştur…”
***
Mustafa Kemal Paşa gelen Kerim Paşa ile akşam başladığı konuşmalar sabaha kadar devam etmiş olmakla Mustafa Kemal Paşa şöyle devam etmektedir.
“…Efendiler, gece yarısından sonra saat 6.10’a gelmiş olmasına rağmen, üçüncü safhanın açılmasına ben sebebiyet verdim.
Merhum Kerim Paşa’nın, pek hoşlandığını bildiğim bir tabirle büyük hazret! Tabir ile söze başladım:
"Mihrabı muallâyı ümmet ve millet olduğu içindir ki maruzatı millîyeyi iblâğa fürceyap olmaya teşebbüsten geri durmadık.”
Kerim Paşa, "Sözü uzatmamak tabii maksudu aslîdir" diye başlayarak sözü lüzumundan fazla uzattı. Bu uzun sözler şu cümle ile hitam buldu.
"Liveçhil vatan, burada, yaptığım şu teşebbüs elbette nezdi ilâhide ve millette, bütün necabetlerile pirayedar kalır ve işin sahibi hakikîsi olan hüdavendi kaadir, millet ve vatanın rehasını temin edecek esasatı müsebbibata böylece rapten ikmal eder, ulu Allahı, hallâli müşk…”
***
Mustafa Kemal Paşa Anadolu hareketinin Padişah ve hükümetini saf dışı etmek istememekte beraber millet için çalışılmasını istemekte ve iletmektedir. Devamla şöyle diyor.
“…Yalnız, büyük bir hatadan zâtı âlinizi tahlis maksadile arzedelim ki, Anadolu umum maruzatının meşmulü lihâzai hilâfetpenahî kılındığı hakkındaki malûmata, milletin henüz itimadı, kat’î değildir. Çünkü, millet emindir ki, Padişah, ihanetleri sabit olan birkaç şahsı millete tercih buyurmazlar."
***
Bu konuşmalardan üç gün sonra Ferit Paşa hükümeti istifa etmiştir.
***
Tüm Müslüman âleminin Mübarek Berat Gecesi’ni tebrikle hayırlara vesile olmasını ve duaların kabulünü dilerim.