Din, yüce Allah (c.c) tarafından insanlara gönderilmiş, onlara dünyada ve ahrette hakiki mutluluğa erişmenin yollarını gösteren kuralların bütünüdür. İnsanın yaratılışındaki amacı, nasıl ve ne şekilde yüce Yaratıcıya ibâdet edileceğini ‘Din’ bildirir. Din insanları dâima hayra yöneltir.
Din, insanların dağınık hareketlerini eşsiz bir ahenkle belirli bir nizâma sokan, planlı-hedefli bir yoldur. İnsanların ruh sağlığını din korur ve yine din insanı itidalli ve dengeli kılar. Ortak değerler koyar ve onların muhafazasını sağlar. Dert ve sıkıntılar karşısında insanlara sabırlı olmayı öğretir.
Toplum kültür-ekonomi-siyâset ve ahlak üzerinde dînin etkisi büyüktür. Din aslında barışa hizmet eder. Din her şeydir. Din hayâtın ta kendisidir. Dinsiz hayat anlamsızdır. Yaşam dinle anlam kazanır, şekillenir, güzelleşir. Güzellikler dinle buluştuğunda hakiki değerini bulur.
Dînin getirdiği inanç esaslarını yaşayan insanlar rûhi yönden huzurludur. Böylesi insanların varlığı çevresindekilere rahatlık getirir. İnanç; insana, çevreye ve topluma güven, destek ve ümit verir. O halde en büyük kazanç îmandır. İman olmadan elde edilen sonuçlar şeytânidr. Hakk’a sarılmak zordur ve bunu engelleyen birçok engel vardır. Nefsin istekleri, kişisel menfaatler, toplumun düşünceleri, azgınların zulmü, karanlık fikirler, zâlimlerin adâletsizliği gibi. Ama bütün bunlara rağmen îman çiçek gibidir o kokusunu içinde sakla-ya-maz, istemese de onun kokusu kendiliğinden çevresine yayılır. İman sâdece harekete geçmeyen iyi ve güzel düşüncelerden ibâret değildir. Yine îman içe dönüktür ama gizli saklı değildir. Îman amel ve aksiyon gerektirir. Kısacası îman kişi için en büyük zenginliktir.
“Îman o cevherdir ki ilâhi ne büyüktür.
Îmansız paslı yürek sinede yüktür” diyor şâir.
Bir düşünür de: “Malını yitiren az bir şey yitirmiştir.
Dostunu yitiren bir şeyler yitirmiştir.
Fakat inancını yitiren her şeyini yitirmiştir.” Diyor.
Doğru söze ne denir? Fe subhânallah!
Dînin muhatabı akıl sâhipleridir. Yâni yaratılmış diğer canlıların içerisinde din yalnızca insanın muhatabıdır. İnsan akıl ve irâdesiyle dîne muhatap olur. Bütün hak dinler vahiy esâsına dayanır. Hak dinlerin kurallarını koyan Allâhu Azûmüşşan’dır. Din insanları îman etmeye ardından da sâlih amel işlemeye teşvik eder. İnsanları, kötülükten, yanlışlıklardan, günahlardan men eder. Onları harama dalmaktan alıkoyar. Ahlâkı güzelleştirerek insanı kemâlat yolunda ilerletir. Böylece insan hem dünya mutluluğu hem de ahiret huzûru temin eder.
İnsanların tüm inanç, fikir, söz ve davranışları dînin ilgi alanı içine girer. Dolayısıyla din, insanın tüm hayat faaliyetleri ile ilgilenir. Bugüne kadar bize lanse edildiği gibi din, Allah(c.c) ile insan arasındaki ilişkileri düzenleyen ve sâdece vicdanlara hapsedilen bir olgu değildir. Din, insanın hem yaratıcısıyla olan ilişkilerini düzenler hem de diğer insanlarla, çevreyle hatta hayvanlarla olan ilişkilere varıncaya kadar bütün varlıklarla münâbetleri düzenlemeye yöneliktir.
Din hususundaki yazı dizimize devam edeceğiz şimdilik hayırla kalınız efendim.
Din, insanların dağınık hareketlerini eşsiz bir ahenkle belirli bir nizâma sokan, planlı-hedefli bir yoldur. İnsanların ruh sağlığını din korur ve yine din insanı itidalli ve dengeli kılar. Ortak değerler koyar ve onların muhafazasını sağlar. Dert ve sıkıntılar karşısında insanlara sabırlı olmayı öğretir.
Toplum kültür-ekonomi-siyâset ve ahlak üzerinde dînin etkisi büyüktür. Din aslında barışa hizmet eder. Din her şeydir. Din hayâtın ta kendisidir. Dinsiz hayat anlamsızdır. Yaşam dinle anlam kazanır, şekillenir, güzelleşir. Güzellikler dinle buluştuğunda hakiki değerini bulur.
Dînin getirdiği inanç esaslarını yaşayan insanlar rûhi yönden huzurludur. Böylesi insanların varlığı çevresindekilere rahatlık getirir. İnanç; insana, çevreye ve topluma güven, destek ve ümit verir. O halde en büyük kazanç îmandır. İman olmadan elde edilen sonuçlar şeytânidr. Hakk’a sarılmak zordur ve bunu engelleyen birçok engel vardır. Nefsin istekleri, kişisel menfaatler, toplumun düşünceleri, azgınların zulmü, karanlık fikirler, zâlimlerin adâletsizliği gibi. Ama bütün bunlara rağmen îman çiçek gibidir o kokusunu içinde sakla-ya-maz, istemese de onun kokusu kendiliğinden çevresine yayılır. İman sâdece harekete geçmeyen iyi ve güzel düşüncelerden ibâret değildir. Yine îman içe dönüktür ama gizli saklı değildir. Îman amel ve aksiyon gerektirir. Kısacası îman kişi için en büyük zenginliktir.
“Îman o cevherdir ki ilâhi ne büyüktür.
Îmansız paslı yürek sinede yüktür” diyor şâir.
Bir düşünür de: “Malını yitiren az bir şey yitirmiştir.
Dostunu yitiren bir şeyler yitirmiştir.
Fakat inancını yitiren her şeyini yitirmiştir.” Diyor.
Doğru söze ne denir? Fe subhânallah!
Dînin muhatabı akıl sâhipleridir. Yâni yaratılmış diğer canlıların içerisinde din yalnızca insanın muhatabıdır. İnsan akıl ve irâdesiyle dîne muhatap olur. Bütün hak dinler vahiy esâsına dayanır. Hak dinlerin kurallarını koyan Allâhu Azûmüşşan’dır. Din insanları îman etmeye ardından da sâlih amel işlemeye teşvik eder. İnsanları, kötülükten, yanlışlıklardan, günahlardan men eder. Onları harama dalmaktan alıkoyar. Ahlâkı güzelleştirerek insanı kemâlat yolunda ilerletir. Böylece insan hem dünya mutluluğu hem de ahiret huzûru temin eder.
İnsanların tüm inanç, fikir, söz ve davranışları dînin ilgi alanı içine girer. Dolayısıyla din, insanın tüm hayat faaliyetleri ile ilgilenir. Bugüne kadar bize lanse edildiği gibi din, Allah(c.c) ile insan arasındaki ilişkileri düzenleyen ve sâdece vicdanlara hapsedilen bir olgu değildir. Din, insanın hem yaratıcısıyla olan ilişkilerini düzenler hem de diğer insanlarla, çevreyle hatta hayvanlarla olan ilişkilere varıncaya kadar bütün varlıklarla münâbetleri düzenlemeye yöneliktir.
Din hususundaki yazı dizimize devam edeceğiz şimdilik hayırla kalınız efendim.