Dinimize göre “gelişmiş” insan, ahlaki değerleri, ilmi birikimi, ibadeti, topluma katkısı ve güzel davranışlarıyla kendisini sürekli olarak geliştiren, Allah’a yakın olmaya ve her hareketinde O’nun rızasını kazanmak için çalışan kişidir. İslam, gelişmiş bir insanın sadece bilgi, servet veya statü sahibi olmasını değil, ahlak, iman ve ibadet gibi manevi yönlerini de güçlü kılmasını önemser. İslam’a göre, gelişmiş bir insanın özelliklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
Takva: İslam’da gelişmiş bir insanın en belirgin vasfı, Allah’a derin bir saygı duyması ve O’nun emirlerine uygun bir hayat sürmeye çalışmasıdır. “Takva” kavramı, kişinin Allah’ın rızasına uygun bir hayat sürme hassasiyetine sahip olması demektir. Kur’an’da birçok ayette Allah katında en üstün olanın en fazla takva sahibi olan olduğu belirtilir (Hucurât Suresi, 13). Onlar her işini ihlasla yapmaya gayret ederler. Rabbin hoşnut olmayacağı işleri yapmak istemezler.
Mesela Üç beş kuruş fazla kazanacağım diye dürüstlüklerini kaybetmemek için çalışırlar, servet değerindeki ihaleler için de (!)
Ahlaki Üstünlük: İslam ahlakı, yalan söylememek, dürüst olmak, merhametli davranmak, adil olmak, kibirden uzak durmak gibi erdemleri içerir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurarak ahlakın ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştır. Gelişmiş bir Müslüman, her durumda yüksek ahlaki değerlere bağlı kalmaya çalışır. Olması gereken budur. Bize emredilen budur. Bugün toplumumuzun ne kadar ahlaktan uzak oluşunu herkes kanıksamış durumda. Herkes ahlakın çöküşünden şikayetçi. Kimse müslümanların ticaretine tam manasıyla güvenemiyor. Bir hocam dün bir anekdot paylaşmıştı. Bundan 300-350 yıl evvel Osmanlı’nın Fransa sefiri ile İstanbul sefiri arasında görev yeri değişikliği icap ediyor. İstanbul sefiri İstanbul hakkında bilgi verirken İstanbul’un kozmopolit bir yer olduğunu söylüyor ve insanların yapıları hakkında tecrübelerini Fransa sefirine anlatıyor. Çok etnik köken var bunların adetleri şöyledir. Bunlarla Ticaret yapacaksan Yahudinin söylediği fiyatın 1/4 ü o ürünün gerçek fiyatıdır. Hristiyan için 1/3, musevi için işte farklı bir oran söylüyor. Ermeni için de öyle. Sıra Müslümanlara geldiğinde ise onlar ne dediyse o fiyat uygundur diyor.
Günümüze geldiğimizde ise yahudinin ticarette ne kadar hassas olduğuna şahit oluyoruz. Mallarının kalitesi övülüyor, insanlar o ürünleri alacakları zaman daha emin bir şekilde alıyorlar. Altında pek bir şey aramadan. Müslümanlarda olması gereken bu özellik ne yazık ki 300-350 yıl gibi kısa sürede değişmiş bulunuyor. Bu durumun irdelenmesi ve incelenmesi gerekiyor. Müslüman kimselerin bu hususa da dikkat etmesi gerekiyor. Bir kişi hem Müslüman olup hem de kendisine güvenilmeyen kimse olamaz. Müslümanları güvenilmez bir konuma düşürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
İlim ve Hikmet Arayışı: İslam’da ilim ve hikmet arayışı, insana Allah’ı daha iyi tanıma ve evrenin düzenini kavrama yolunda önemli bir değerdir. Kur’an’da birçok kez “düşünmeye”, “tefekkür etmeye” ve “akletmeye” davet edilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “İlim öğrenmek kadın erkek her Müslümana farzdır” buyurmuştur. İslam, gelişmiş bir insanın ilim ve hikmet arayışında olması gerektiğini öğütler.
Topluma Hizmet ve İyilik Yapma: Gelişmiş bir Müslüman, sadece kendini değil, çevresini ve toplumunu da düşünür, başkalarına yardım etmek için çaba gösterir. Kur’an’da iyilik yapmaya ve insanlara faydalı olmaya teşvik eden birçok ayet bulunmaktadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” diyerek, toplum yararına katkıda bulunmanın önemini vurgulamıştır.
Rabbimiz yüce kitabımızda bizlere “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.” (Âl-i İmrân, 3,104.) buyurmuştur.
Sabır ve Şükür: İslam, gelişmiş bir insanın sabırlı ve şükredici olmasını tavsiye eder. Sabır, zorluklar karşısında dirençli olmayı ve Allah’a güvenmeyi içerir. Şükür ise Allah’ın verdiği nimetlere karşı minnet duymak ve bu nimetleri doğru şekilde kullanmayı kapsar. Kur’an’da sıkça sabır ve şükür öğütlenir ve bu özellikler, imanlı ve gelişmiş bir Müslümanın en belirgin vasıfları arasında sayılır.
Müslüman kimse bu yüzden sürekli kazançlı halde olur. Başına bir musibet geldiğinde sabrederek kazanır. Nimetler geldiğinde şükrederek kazanır.
Dünya ve Ahiret Dengesi: İslam, gelişmiş bir insanın dünya hayatını ihmal etmeden, ahirete yönelik de hazırlık yapmasını ister. Yani, dünya nimetlerinden faydalanmak için çalışmak, aynı zamanda ahiret için salih amellerde bulunmak önemlidir. İslam, bir Müslümanın hem dünya hem de ahiret dengesini kurarak, yaşamında dengeli ve anlamlı bir hayat sürmesini teşvik eder. Dünyadan uzak bir yerde yaşamayı uygun bulmaz. İnsanların dertlerine derman olmak için çalışır. Lakin bu çizgi çok incedir.
Müslüman kimse dünya nimetlerinden faydalanmak için çalışmalıdır. Ama kalbinde dünya sevgisi bulundurmamalıdır. Günümüzde bunu ıskalıyoruz. Müslümanlar dünya nimetlerinden faydalanacağız diye hassas çizgiyi aşarak hasta oldular. Bu hastalığın adı ise “Vehn” dir. Kişi asıl yurdunu unutur ve geçici olan dünyaya meyil ederek dünyadaki kazancı uğruna neyi kaybettiğini unutur. Rabbimiz bu hastalıktan bizleri korusun.
Doğaya ve Çevreye Saygı: İslam, doğaya ve çevreye saygılı olmayı da teşvik eder. Peygamber Efendimiz, doğanın korunması ve hayvanların haklarına riayet edilmesi konusunda birçok tavsiyede bulunmuştur. Gelişmiş bir Müslüman, doğayı bir emanet olarak kabul eder ve ona zarar vermemeye çalışır. Gelecek nesillere temiz bir dünya bırakmak için çalışır. Gereğinden fazla tüketmez. Yapacağı işler için en temiz yolu aramalıdır.
Kısaca dinimizde gelişmiş insan; ahlaki, ilmi, sosyal ve manevi yönleriyle Allah’a bağlı, ahiret için hazırlık yapan, bilgiye ve hikmete önem veren, topluma yararlı olmaya çalışan, sabırlı, şükredici ve doğaya saygılı bir kişidir. Gelişmiş bir Müslüman, hem kendini hem de çevresini daha iyi bir hale getirmek için çalışır ve bu yolda her zaman Allah’ın rızasını gözetir.
Rabbimiz bizlere hayır versin. Gününüz bereketli olsun.