Gazetecilik yapmak, habercilik yapmak her geçen gün zorlaşıyor. Haber kaynaklarına ulaşmak o kadar zorlaştı ki; kıytırık bir istatistiki bilgiyi almak bile bürokratik bir çileye (!) dönüştü. Bazen çok basit bir bilgi için bile günlerce beklediğimiz zamanlar oluyor…
**
Geçen hafta muhabir arkadaşımız İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nü Konya’da kaç öğrenci karne alacak diye arıyor. Bu kadar basit bir rakamı bile vermediler. Yok dilekçe yazın, yok Valilik’ten izin alın, yok faks gönderin, yok mail atın... Bitmeyen talepler ve sonunda cevapsız kalan sorular…
**
Hantal, tembel memurların aymazlığı ve işbilmezliği yüzünden habercilik yapamaz hale geldik. Resmen kilitlendik. Gazeteciliği zaten yapamaz hale geldik. En azından habercilik yapmaya çalışıyoruz. Artık onu bile çok görüyorlar artık. İş bilmez basın ve halkla ilişkiler görevlileri, acemi memurlar (!) işimizi daha da zorlaştırıyor…
**
Üniversiteler sözde daha özgürlükçü bir ortama sahip. Başka bir muhabir arkadaşımız Konya’da okuyan Erasmus öğrencileriyle önceden randevulaşıyor özel bir röportaj yapmak dondurucu soğukta karda kışta Selçuk Üniversitesi Alaeddin Keykubat kampüsüne kadar gidiyor…
**
Erasmus öğrencilerinin kimi Polonyalı, kimi Çek kimi İrlandalı. Ama içimizdeki bir İrlandalı (!) çıkıyor. “Hayır konuşamazlar. İzin almanız lazım. Dilekçe yazmanız lazım” diyor. Erasmus öğrencilerinin bile konuşmasına izin vermiyorlar… Bürokrasiniz, dilekçeniz yerin dibine batsın..
**
Kraldan da kralcı olan acemi bir memur Erasmus öğrencilerinin yanında hem ülke imajını hem Türkiye’deki gazetecilik mesleğini ayaklar altına alıyor…Bu şahıs üstelik Erasmus Koordinatörlüğü’nde görevli bir şahıs…Bir kişinin densizliği bir kurumu sadece Konya'ya değil dünyaya rezil ediyor...
**
Kim olduğu neci olduğu ne karın ağrısı olduğu umrumda bile değil. Ama yaptığı hadsizlikle, saygısızlıkla sadece bizim iş yapmamızı engellemedi. Erasmus öğrencilerinin gözü önünde ülkemizi ve mesleğimizi küçük düşürdü…
**
Muhabirimiz Erasmus öğrencileriyle keyifli öyle bir röportaj yapacaktı. Ama söz konusu şahıs öğrencilerin konuşmasına izin vermedi…Zehir etti. Avrupalı öğrencilerin gözleri önünde hem ülkemizi hem de üniversitemizi rezil rüsva etti…Kına yaksın artık (!)
**
Düşünün bu öğrenciler memleketlerine döndükleri zaman şahit oldukları bu olayı nasıl anlatacaklar. “Gazetecilerin bizimle röportaj yapmasını engellediler” diye mutlaka anlatacaklar. Biraz da üzerlerine kendileri katar. Alın size Türkiye’de basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü…
**
Röportaj için önce dilekçe yazacakmışız. Bu dilekçe muhabbeti iyice sıktı. İlallah dedirtti artık. Memlekette artık resmen “dilekçeli gazetecilik” dönemi başladı. Kıytırık kurumlara bile dilekçe yapmaktansa “kedi, köpek, ot, böcek”, haberi yaparız daha güzel…
**
Selçuk Üniversitesi hala öğrencisi olduğum bir üniversite. Benim hayatımda ayrı bir yeri var. Hiçbir zaman şehrimizin üniversitesinin imajının böyle saçma sapan bürokrasiler ve şu iş bilmez görevliler yüzünden zedelenmesini istemem…Rektör hocamızın bu yazıyı dikkate almayacağını biliyorum... Ama biz yine de yazalım.. Adet yerini bulsun...
**
Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gelince dilekçe yazmamızı bekliyorlarsa artık çok beklerler. Dilekçe yazıyoruz, mail atıyoruz. Cevap bile vermiyorlar. Her zaman demişimdir “İyi halkla ilişkilerci kurumunu vezir, acemi halkla ilişkilerci kurumu rezil eder.” Oradaki görevliler kimse koskoca bir kurumu rezil ediyor...
**
Bu dilekçe işi, izin alma işi iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Resmi kurumlardan normal bir bilgi almak, istatistiki veriler almak, basit bir söyleşi yapmak artık AB ülkelerinden vize almaktan bile daha zor hale geldi. Bıktık bu acemi, tembel, hantal, cahil memurlardan. Allah rızası için düşün yakamızdan. O kadar sıkıntı arasında bir de bunlarla uğraşıyoruz…