İnsanları korkuları üzerinden tabir caiz ise ağır bir şekilde tahrik edilerek kendi düşündükleri süreler içinde davranışlarının değiştirilmesine yönelik bir korku tüneline sokmaya çalışan küreselcilerin asıl amacının ulus devletlerin olmadığı ve hemen her şeyin şirketlerin kontrolüne geçirterek yönettikleri tek dünya devletidir.
Bu anlamda insanları öncelikle 21. Yüzyılda teknolojiyi yakalayamayanlar teknolojiyi kullananların egemenliğine girerler şeklinde bir korku algısına sokmaya çalıştılar.
Bu şekilde başlayan algı yönetiminde ilk olarak insanların sahip oldukları nakit paraların her an çalınma veya kaybolma ihtimali öne çıkarılarak travmayı artırma yoluyla insanların diğer korkularını da gündeme getirme yolunu seçmişlerdir.
Diğer konularda insanların korkuları sonucu nasıl bir durum oluştu diyenler için örnekleri sıralayalım:
İnsanların sağlıklı yaşam istekleri ile ilgili korkuları gündeme getirilerek öyle bir duruma getirildi ki herkes sağlıklı yaşam konusunda uzaman kesilmesine rağmen günün sonunda sağlıksız ne kadar yiyecek varsa onları tüketir hale getirildiler.
İnsanların yine sağlıklı bir hayat için sağlıklı bir bedene sahip olmaları konusundaki korkuları ve istekleri gündeme getirilerek öylesine bir davranış biçimine yönlendirildiler ki sağlıksız yiyeceklerle doldurulan mideleri sonucunda aldıkları kiloları vermenin her türlü formüllerini öğrenmesine rağmen diyetlerin sonucunda memleketimiz göbekli, kilolu erkek ve kadınlarla dolduruldu.
İnsanların özellikle de çocukları üzerinden hastalanıp işten ve okuldan geri kalma korkuları üzerinden yapılan çalışmalar sonucunda savaş ortamında insanlara karşı kimyasal silah olarak kullanılabilecek ve ne olduğunu hiçbirimizin tam olarak bilmediği sıvıların enjekte edilmesi için günlerce sıralara girmeye mahkûm edildiler.
İnsanların hayatları boyunca rahat ve mutlu bir yaşam sürmeleri için herkesin barışsever olması gerektiğine inandırıldığı dünyamızda geldiğimiz sonuçta herkes barış gönüllüsü gibi davranmasına rağmen anne babası ve komşusuyla bile geçinemiyor bir hale getirildiler.
Yine insanlar için hayat şartlarını ağırlaştığı günümüzde pahalılık çevre ve trafik gibi olumsuzluklardan kurtulmak için gerektiğinde bir uzmandan yardım almaları öğütlenerek yönlendirilmeleri sonucunda herkes psikolog gibi konuşmasına rağmen akıl hastası gibi davranmaktan vazgeçemez bir hale düşürüldüler.
İnsanların en çok mustarip oldukları konuların başında gelen gelecek endişesi üzerinden yapılan algı yönetimleri ile insanlar hayatları boyunca elde edemeyecekleri mal ve mülk alımına sevk edilerek henüz kazanmadıkları paralarla bankalara borçlandırılarak maddeten kazanamayacakları bir yarış içine itildiler.
Zaman zaman insanların kendi şahsi sıkıntıları unutturulmak için çevre sorunları ile ilgili konuların piyasaya çıkarılması sonucunda küresel ısınma adı altında doğal olan ne varsa vazgeçmeye gönüllü hale getirildiler.
Bu çevre gönüllülüğü insanlara öylesine empoze edildi ki insanlar başta et ve süt ürünleri olmak üzere sofralarındaki helal bütün gıdaları reddeder hale getirildiler.
Bunlar olmadı veya bunlar yaşanmadı diyenler elbette olacaktır.
Bu kişiler işe insan merkezli uygarlığın ideolojik, siyasal, kültürel ve ekonomik olarak eleştirilmediği bir günün varlığını yapabilirlerse ispat etmekle işe başlayabilirler.
Bu arada insan merkezli uygarlığa karşı en güçlü, etkili ve kalıcı darbenin toplumu cinsiyetsizleştirme projesi olduğunu ifade etmemiz lazım.
Feminizm maskeli cinsiyet terörünü kullanılarak toplumlara dayatılan adaletsiz ve eşit olmayan yasalarla erkekler sindirilmiş bir hale getirilirken kadınlara ailenin kötü bir şey olduğu dayatılmaktadır.
Sanat bir taraftan güzellikleri ortaya çıkarırken diğer tarafından ise esas olarak insanın özüne yabancı olan olguları da ortaya çıkarması gerekirken şimdilerde sanatçı adı altındaki müptezeller tarafından kadın kadına, ya da erkek erkeğe ilişkiler destekleniyor ve cinsiyet değiştirmelerin normal olduğu gibi bir algı topluma dayatılıyor.
Velhasıl öyle bir zamanda öylesine olaylarla karşılaşıyoruz ki bu gün net bir şekilde bilmediğimiz ve belki de hiçbir zaman öğrenemeyeceğimiz uygulamaların sonuçlarını ancak ilerleyen dönemlerde belki de bizden sonraki nesiller net olarak anlayacaklar.
İnşaallah o zaman iş işten geçmiş olmaz.
FARKINDA MIYIZ?
Dünya egemenlerinin en çok korktukları şey insanların önemli bir kısmının bütün algılar, imgeler ve yalanlara karşı boyunduruğa alınamamış olmasıdır.
Çünkü uyanık bir kişi bütün uyuyanları uyandırabilir.