Devalüasyon ve Türkiye'de Devalüasyonlar

Şevki Çobanoğlu
Devalüasyon, millî paranın dış değerinin, yabancı paralara göre devlet tarafından düşürülmesidir.
Bir ülkenin milli parasının değeri düşünce, dış ülkelere sattığı ihraç mallarının değeri de ucuzlamaktadır. Bu durum görünürde ihracatı arttırsa da, esasta milli ekonomiye büyük bir yara açmakta ve zarar vermektedir. Çünkü devalüasyon sonucu mallar, devalüasyon yapan ülkede eskisine oranla daha ucuz ve düşük fiyatlarla dışarıya gidecektir. Devalüasyon, üretim maliyetini artırır, yatırımları zorlaştırır ve pahalılaştırır.
Sir Themes Gresham kuramına göre; “Kötü para iyi parayı kovar” prensibi para ayarını düşürmek esasına dayanır. Bu sebeple yapılan her devalüasyon da millî paranın değerinin yabancı paralara göre düşürülmesi, kötü paranın iyi parayı kovmasına yol açar. Millî paranın değeri yabancı paralara göre azalır.
Devalüasyonun bütün ekonomik dengeleri alt üst ettiği aşikârdır. Bundan dolayı devalüasyon yapan ülkeler için hiç bir faydası yoktur. Devalüasyon, uluslararası bir ekonomik sömürü aracı olarak kullanılmaktadır. Çünkü bundan devalüasyona sebep olan ülkeler, büyük kârlar elde etmektedirler. Devalüasyona başvuran ülkeler de, hayat pahalılaşır ve adeta çekilmez bir hal alır. İthal edilen emtia fiyatları yükselir. Böylesi bir durumdan Batılı Finans Kurumları ve Çok Uluslu Şirketler avantajlar sağlayarak akıl almaz bir şekilde kârlar elde ederler. Devalüasyon, modern ekonomik sömürü için, sömürgeci güçler tarafından bulunmuş bir tuzaktır.
TÜRKİYE’DE DEVALÜASYONLAR
Türk parasının ABD doları karşısındaki değeri Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi olan 1923 yılında 1 dolar 0,75 kuruş idi. Fakat Türkiye ekonomisinin zaman içinde geçirdiği sarsıntılar ve gittikçe döviz taleplerinin karşılanmasında çekilen güçlükler devalüasyon olgusunu kaçınılmaz hale getirmiştir. Böylece Türkiye’de hükümetler için devalüasyona başvurmak tek çare olarak görülmüştür. 1923’den itibaren ekonomik dengeleri temelden çökerten ve hakikaten kalıcı etkileri olan büyük devalüasyonlara başvurulmuştur.
Birinci Devalüasyon:
Türk parası 1923’den 1940 yılına dek İngiliz Sterling’i karşısında değer kaybına uğrarken, ABD doları karşısında hiçbir değer kaybına uğramadan ve değişmeden gelmiştir. Ancak 1940 yılından sonra dış satımı artırmak ve dış kredi taleplerini gidermek üzere sürekli devalüasyonlar gündemde yer almıştır. 1940 yılında resmi kura ek olarak döviz satışlarında yüzde 48 oranında prim uygulanmaya başlamış olup, 1 dolar 1940’da 1,11 TL, 1945’de de 1,31 TL olmuştur.
Türkiye’de ilk büyük devalüasyon 7 Eylül 1946 tarihinde yapılmıştır. 7 Eylül Kararları olarak adlandırılan ve Recep Peker Hükümeti’nin gerçekleştirdiği bu devalüasyonla yüzde 116 oranında bir artışla ABD dolarının fiyatı 2,83 liraya çıkarılmıştır.
İkinci Devalüasyon:
İkinci devalüasyon Adnan Menderes Hükümetince 4 Ağustos 1958 tarihinde yapılarak 2,83 TL olan ABD doları 9 liraya çıkarılmıştır.
Üçüncü Devalüasyon:
Üçüncü büyük devalüasyon Süleyman Demirel hükümeti tarafından 10 Ağustos 1970 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bu devalüasyonla 1 ABD doları 9 liradan 15 liraya çıkarılmıştır. Daha sonra 1978 yılına kadar değişik zamanlarda mini devalüasyonlar uygulamasına gidilmiştir. Türk Lirası küçük çaptaki devalüe işlemleri ile dolar karşısında bir miktar daha değer kaybına uğrayarak 1978 yılı öncesinde ABD dolarının fiyatı 19 liraya ulaşmıştır.
Dördüncü Devalüasyon:
Bülent Ecevit hükümeti tarafından IMF ile “Niyet Mektubu”nun imzalanmasından önce, 1 Mart 1978’de dördüncü kez büyük devalüasyon yapılmıştır. Bu devalüasyonla doların fiyatı 19 liradan 25 liraya çıkarılmıştır. Turistik döviz ise 1 dolar 38 lira olmuştur.
Beşinci Devalüasyon:
Beşinci büyük devalüasyon da yine Bülent Ecevit hükümeti tarafından gerçekleştirilmiştir. 11 Haziran 1979 tarihinde yapılan yüzde 43.6 oranındaki devalüasyon ile doların değeri 35 liraya çıkmıştır. Ancak tarım ürünleri dış satımı, petrol ve gübre gibi ürünlerin girdilerine 35 liralık kur uygulanırken, diğer konular da doların fiyatı 47 lira olarak belirlenmiştir.
Altıncı Devalüasyon:
Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki altıncı büyük devalüasyon Süleyman Demirel hükümeti tarafından alınan “24 Ocak Kararları”nın uygulamaya konmasıyla gerçekleştirilmiştir. Bu tarihte Turgut Özal Başbakanlık Müsteşarı idi. “24 Ocak 1980 Kararları” olarak adlandırılan bu uygulama ile 24 Ocak 1980’de doların fiyatı yüzde 48,9 oranında bir artışla 47,10 TL’den 71,40 liraya çıkarılmıştır. Gübre ve zirai ilaç ithalatında kur 55 lira olarak belirlenmiştir.
Günlük Kur Ayarlamaları:
“24 Ocak Kararları”ndan sonra devalüasyon yerine “ayarlamalar” a gidilmiş olup, 1980 yılı içerisinde Türk Lirası’nın değeri 14 kez ayarlanmış ve 31 Aralık 1980’de dolar 89.25 TL’ye çıkmıştır. 1 Mayıs 1981 tarihinde günlük serbest kur uygulamasına geçilmiştir. 1 Mayıs 1981’de 99.80 lira olan ABD doları 4 Mayıs 1981’de 100 lira olmuştur. 1 Eylül 1981 tarihinde ise 1 dolar 123,06 liraya yükselmiştir. Bu dönemde günlük kur ayarlamaları sürdürülerek süreklilik kazanmıştır. Zaten “24 Ocak Kararları”nın temelini devalüasyon ve günlük kur ayarlamaları oluşturmaktadır. Bu politikanın sonucu olarak, 4 Mayıs 1987 tarihinde 1 ABD doları 790,20 Türk Lirası olurken 5 Eylül 1988 tarihinde 1.543,14 Türk Lirası olmuştur. 20 Ekim 1992 tarihine gelindiğinde ise 1 ABD doları 7.567,83 TL’ye eşitlenmiştir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.