Efendim Ramazan başladı her yere her zemine huzur doldu, bereket geldi. Ramazan ayında nur yağdı üzerimize, düzen geldi hayâtımıza. Güzellikler girdi kalplerimize, ruhlardan hayır kapıları açıldı. Câmilere, evlere, dahası yüreklere rahmet geldi. Ramazanda lebalep dolu câmiler mümin olarak göğüslerimiz kabartıyor inşaALLAH Ramazan sonrası da ayni bereket muhafaza edilir diyoruz. Tabi bu hususta câmi görevlilerine büyük görevler düşüyor. Cemaatin Ramazan sonrasında da câmiden uzak kalmamasının temini için yılmadan, fedâkarca çaba ve gayret gösterilmesi lâzım geldiğine inanıyoruz. Yalnızca maaş için yapılan görevlerden bereketli neticeler alınamaz. Samimâne bir yürekle sayu gayret gösterilmeli kanaatini taşıyoruz aksi vebaldir.
Orucuyla, Kur’an tilâvetleriyle, terâvihleriyle Müslüman’ı farklı bir mânâ iklimine ve farklı bir mânevi disipline sokan Ramazan, kişiyi tâbiri câizse ‘dünyâyı adam gibi yaşama sanatı’nı öğreten bir kutsi süreçtir. Bu hakikatlerin yanında Ramazanın sayılamayacak çok getirileri vardır. Örneğin Ramazan Müslüman kişiye bir ahlâki olgunluk yaşatır. İnsanın kişilik zayıflıklarını giderir, şahsiyet bozukluklarını tâmir eder böylece müminlerin ahlâki seviyeleri yükselir, fazilet erdemleri gelişir.
Mümin kişinin Ramazan ayı içerisindeki ahlâki değerlerinin her birine ayrı ayrı göz atacak olsak şunları söyleyebiliriz: İnançlı kişiler eğer Ramazan ayını sâdece oruç tutmaktan öte ondaki inceliği kavrayabilmişlerse Ramazan bizleri bencillikten kurtuluşa yoksulun hâlini anlamaya götürür. Yalan söylemekten, aldatmaktan, hilekarlıktan, incitmekten sakındırır. Şuurla Ramazanı değerlendiren kişi günahlarda kaçınır. Elini, belini, ayağını, kulağını, gözünü korumaya çalışır. Haramlara sabreder. Dilini tutarak ağzını gıybet etmekten muhafaza eder. Ayni zamanda mümin kişi yine diliyle mâlayâniye dalmaz, abartılı ve yalan konuşmaz. Zekatını, sadakasını verir, gönüllere muhabbet tohumu eker. Sofrasını açar, yüreğini, sevgisini ortaya koyarak nice gönüller kazanır. Yüreklerde merhamet sümbülleri açtırır…
İşte bu şekilde rûhî inceliğe ve gönül enginliğine erişen Müslüman Ramazan ayının rahmet ve bereketinden ay boyu nasiplenir kalbinde feyiz şebnemleri açar. Farz mükellefiyetlerin yanı sıra terâvihler, teheccüdler ile müminin ibâdetlerine ayrı bir neşe ve ikram katar Ramazan. Okunan Kur’anlar, dinlenen sohbetler, ayı değerlendirmek adına fazladan yapılan zikru tesbihatlar kalbi hayâtın canlanması için yapılan ulvi katkılardır. Bu kutsi katkılar idrak edeni mânevi ikramlara gark eder. Zâten yüceliklere müştak olan ruh Ramazan da aradığı, özlediği zemine kavuşur. Kalp gözü açılır artık gönül sonsuzluk âlemine pencere açar. Hakikaten değerlendirmesini bilene bir başkadır Ramazan günleri…
Ramazanın farklı ikliminde kalbî kazanımlar, rûhi kazanımlar, ahlâkî kazanımlar, uhrevî kazanımlar saymakla bitmez. Bu kazanımlara bugünün bireylerinin ve bugünün toplumunun âcilen ihtiyâcı var. Hatta dünyânın dahi ihtiyâcı var. Çünkü bugün insanlık alarm veriyor. Çok uzağa gitmeye gerek yok. Şurada yanı başımızda en son Irak’ta yaşananlar, Mısır’da cereyan edenler, Suriye’de devam eden savaş ve devletin halkına icra ettiği katliâmlar ve tüm bu olumsuzlukları durup seyredenler.. Bütün bunlar bize insanlığın bittiği yerde olduğumuzu gösteriyor. Evet, insanlığın Ramazan iklimine ve Ramazanın getireceği kazanımlara âcilen ihtiyâcı var. Şimdiye kadar çok hatâlar yapıldı, insanlığın tabiatına aykırı pek çok yanlışlar gerçekleşti ama artık hatâlardan dönme, yanlışları bitirme vaktindeyiz.
Çok geç olmadan, insanlık ve insanlık değerleri daha fazla katledilmeden kendimize dönme zamânı gelmiştir. Kişileri ve toplumları madden fiziksel olarak ve mânen rûhî olarak rahatlatacak mübârek Ramazan ayının ulvi kazanımlarından yararlanma vaktidir şimdiki vakit. Ramazanın kazanımları kişiler için âdeta psikolojik tedâvi yöntemleridir. Yöntemler önümüzde, çâreler elimizde ise başka zeminlerde derdimize deva aramak beyhude yorulmak niye?