Derdi dava olana…!

Kerem İşkan

Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul'u fethetmişti

Atının üzerinde ordusu ve mahiyetiyle şehre giriyordu... Dervişlerden biri, Fatih'in atının yularına yapışıp Padişah’a şöyle seslendi;

“- Padişah’ım! İstanbul’u biz dervişlerin duaları sayesinde aldığını unutma…”

***

Fatih, dervişin bu haline ve sözüne hafifçe gülümsedi atından eğilerek;

“ - Doğru söylersin.” dedi…

Elini kılıcının kabzasına koyduktan sonra da dervişe;

“ - Ama sen de şu kılıcın hakkını unutma…”

***

 Niye anlattık bunu?

Ölülerden diri çıkartmaya bayılıyor birileri…

En iyi yaptıkları aslında…

Bazı hocalar meclislerinde hala demokrasi mitinglerinde savurduklarını süsleyerek, milletin o gece gayretini göstermeden, kendilerine ‘pay’ çıkartmak, ‘ayıplarını’ örtmek için aynı yukarıdaki derviş gibi gündeme ayar vermeye çalışıyor…

 

***

Resulullah (SAV) Cebrail’i (as) altı yüz kanadıyla fıtrî suretinde ancak iki defa görmüş…

Bir defasında Sidretü'l-Müntehâ'da, bir defasında da (Mekke'nin aşağısında) Ciyâd denilen yerde, ufku (her cihetiyle semayı) kaplamış vaziyette." (Tirmizî, Buharî, Müslim)

***

Peygamberin yaratıldığı (fıtrî) şekliyle sadece iki defa gördüğü Cenab-ı Hakk’ın dört büyük meleğinden olan Cebrail Aleyhisselamı bizim hocalar(!) her gün görüyor(!) maşallah…

Her konuda istişare(!) ediyorlar…

“Konya’dan kalkan yatırlar… “

“Uçak kullanan Cebrail Aleyhisselam...”  

Hikayeleri ile siyaset merkezini, gizemli hurafelerle meclislerine yeniden dost edinmeye gayret edenler, çabalarını daha da artırmış görünüyor şimdilerde…

Tek dertleri var…

Rızayı Hak değil dertleri…

Cumhurbaşkanına yeniden yanaşabilmek

Allah’tan değil, devletten bekliyorlar yine…

Yazık…

***

O gece meydanlarda Allah’ın rızası için cihat eden dirilerin destanını, gizemli ölülerle dergahlarına yazma gayretlerini büyük bir ‘saflıkla’(!) millet olarak yine izliyoruz…

Aşer-i Mübeşşere’ye bile bir kez olsun görünmeyen Cenab-ı Hakk’ın elçisi Cebrail Aleyhisselam ile gece gündüz görüşenleri de, dehşetle, ibretle izliyoruz…

***

Biri daha vardı…

Cebrail Aleyhisselam ile uğraşan

Vallahi o kalksa gelse parti kur dese; Kusura bakma Allah’ın elçisi Ey Cebrail bu dediğini yapmam…” diyen…

Rabbim rezil, rüsva etti onu…

Bir diğeri ne demişti;

“Medine’den haber geldi, Davutoğlu’nu Peygamber Efendimiz (SAV) Başbakan olarak görevlendirdi...” demişti…

***

Biri Cebrail Aleyhisselamı korkmadan kendi kirli siyasetine alet eder… Diğeri Peygamberimize iftira eder… Bir diğeri Cebrail Aleyhisselama, Airbus A330VIP Presidental uçağı kullandırır…

***

Biri meydandan dersini 15 Temmuz’da aldı… Bedduası döndü kendini buldu…

Diğeri 15 Temmuz’da bildik(!) hikayelerle meydana daldı

Siyaset kurumu bu saatten sonra bunlara korkmadan mesafe koyar, Fatih Sultan Mehmet Han gibi  o şehitlerin gayretini ve  hakkını hatırlatır mı?

Yoksa, bu hurafecilerin önlerine ‘dua’(!) istemek için yine diz çöker oturur mu?

Bir daha görüşürler mi, buluşurlar mı?

Göreceğiz…

Ama umudumuz yok bilesiniz…

Şayet amin derseniz bizim de bir duamız var;

“Derdi makam olanın derdi bitmesin, derdi dava olana Mevlam dert vermesin...”

Âmin diyin Müslümanlar