'Depremzedeler ile iletişim çok önemli'

Psikolog Ayşe İrem Bekdik, “Depremzedelere uzun cümleler kurmaktan kaçınmalıyız. Onlara hayatta olduğun için şükret, en azından yaşıyorsun gibi cümleleri kurmamalıyız. Evet, kendisi şu an hayatta. Ama belki birçok sevdiğini kaybetti” dedi 

RÖPORTAJ-SAİT ÇELİK 

Psikolog Ayşe İrem Bekdik, “Depremzedelere uzun cümleler kurmaktan kaçınmalıyız. Onlara hayatta olduğun için şükret, en azından yaşıyorsun gibi cümleleri kurmamalıyız. Evet, kendisi şu an hayatta. Ama belki birçok sevdiğini kaybetti” dedi 

Merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilde büyük yıkıma yol açan deprem tüm Türkiye'yi yasa boğdu. Afet sırasında ve sonrasında özellikle çocukları zihinsel ve fiziksel olarak güvende tutmak oldukça önemli. 
Psikolog Ayşe İrem Bekdik, aileler, yetişkinler ve çocukların depremle başa çıkmalarına nasıl yardımcı olabileceklerini gazetemize anlattı.

UZUN CÜMLELER KURMAYIN, KONUŞTURMAYA ZORLAMAYIN

** Depremde yaralanan veya enkaz altından kurtulan vatandaşlara ne gibi destek verilmeli? 
- Öncelikle deprem sonrası verdiğimiz tepkiler anormal duruma karşı verdiğimiz normal tepkilerdir. Depremzedeler şok, inkar, panik, endişe, suçluluk ya da uyku ve yeme bozuklukları yaşayabilirler. Ve bunlar son derece normaldir. İlk etapta onların temel ihtiyaçlarını gidermeliyiz. Barınma, ısınma, yemek, kıyafet gibi daha sonrasında depremzedelere yaklaşırken en önemli destek onları dinlemek ve yanlarında olduğumuzu hissettirmektir. Zorla onları konuşturmamalıyız. Uzun cümleler kurmaktan kaçınmalıyız. Onlara hayatta olduğun için şükret. En azından yaşıyorsun gibi cümleleri kurmamalıyız. Evet, kendisi şu an hayatta. Ama belki birçok sevdiğini kaybetti. Ve kendisi hayatta kaldığı için şu an kendini suçluyor ve bundan utanç duyuyor olabilir ya da aşırı umut verici cümlelerden kaçınmalıyız. Bize soruyorlar, annem yaşıyor mu, kardeşim yaşıyor mu? Babam iyi mi? Çocuklarım ne durumda gibi? Bu soruların cevabını bilmediğimiz halde şu an iyiler, durumları gayet iyi, yaşıyorlar gibi cümleler kurulmaması gerekiyor. Şöyle diyebiliriz; bütün ekipler şu anda ellerinden geleni yapıyorlar. Bununla ilgili bir bilgim yok. Ama senin için öğrenmeye çalışacağım gibi cümleler kurmak, onlara fazla umut aşılamamak bu noktada önemli.

GÖRÜNTÜLER SİZİ ETKİLİYORSA ÇOK FAZLA İZLEMEMELİSİNİZ

** Depreme maruz kalmayan vatandaşlar psikolojisini nasıl yönetebilir? 
- Ülke olarak şu anda yastayız. Depreme maruz kalanlar kadar hepimiz bu süreçten fazlasıyla etkilendik. Travma dediğimiz şey doğrudan örseleyici olayı yaşamanın yanı sıra başkalarının başına geldiğini görme. Buna tanıklık etme. Duymuş olmayı da içeriyor. İlk olarak maruz kalmayan bireylerin de temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. Uyku, yemek yeme, dinlenme gibi eğer televizyon başında vakit geçirmek ve sürekli enkaz altında kalanları izlemek, depreme maruz kalmış kişilerin duygularına tanık olmak, kişi olumsuz etkiliyorsa televizyon başında geçirdiği süre kısıtlama getirilmesi önerilebilir. Kişi kendini iyi hissedecekse yardım kuruluşlarına bağış yapmak, ekiplerin orada elinden geleni yaptığını düşünmek, şu anda kendine güvende olduklarını hatırlatmak önemli. Önce sen iyi olmalısın ki başkalarına yardım edebilesin. Bu çok önemli bir nokta. Önce biz iyi olacağız ki bize ihtiyacı olan diğer insanlara yardım edebilelim.

ÇOCUKLARA DEPREMİ ANLATIRKEN SOMUT YAKLAŞMALIYIZ

** Depreme maruz kalan ve depreme maruz kalmayan çocukların psikolojisi nasıl yönetilmeli? Aileler bu konuda neler yapabilir? 
- Depreme maruz kalan çocukla maruz kalmayan çocuğa yaklaşım biraz değişecek. Depremin yaşamamış fakat depremi çeşitli yerlerden duymuş bir çocuk, size depremi sorduğunda bu hiç gerçekleşmemiş bir durummuş gibi davranmamak gerekir. Depremin tanımını çocuklara, çocuğun yaşına uygun bir şekilde yapmamız gerekiyor. Çocuklara depremi anlatırken somut yaklaşmalıyız. Yani depremi somutlaştırarak anlatmalıyız. Oyun hamurlarıyla, tahta bloklarla anlatmalıyız. Ve bunu yaparken de örneğin toprağın altında çok büyük kayalar var. Ve bazen bu kayalar parçalanabiliyor. Ve böylece diğer kayalar da yerinden oynuyor. Ve deprem dediğimiz doğal afet oluşuyor diyebiliriz. Depremlerin her gün olmadığını, nadir olduğunu belirtmemiz önemli. Bundan sonraki aşama çocuğa güven vermek. Bulunduğu yerin güvende olduğunu çocuğa açıklamak gerekiyor. ‘Bizim şu anda bulunduğumuz ev güvenli bir yer. Sağlam ve güçlü bir ev hem biz büyükler nerede ve ne zaman olursak olalım çocukları koruruz’ gibi cümleler kurulabilir. Eğer deprem bölgesinden uzakta bir yerde yaşıyorsanız çocuğa istersen onlara yardım gönderebiliriz. Onlar için dua edebiliriz. Onlara bir mektup yazabilirsin gibi çocuğun toplumsal dayanışma becerisini arttırıcı yöntemler uygulanabilir. Peki depremi yaşamış bir çocuğa nasıl yaklaşmamız gerekiyor? Burada tutumumuz daha farklı olacak çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmış olması birincil en önemli etken. Karnı aç mı? Üşüyor mu? Uykusu var mı? Susamış mı? Gerekli tıbbi müdahaleler yapılmış mı? İlk etapta bunlara dikkat edilmesi gerekir. Herkes gibi çocukta güvende olduğunu hissetmek ister. Çocuklar için güvenli alanları genellikle evleri ya da okullarıdır. Bu çocuklar güvende hissettikleri yerleri bir anda kaybederler. Çocuklara tekrar güvende hissettirilmeleri gerekir. Bu sürekli hediye almak gibi değil ama onlara samimi bir ilgi göstermek ve ardından da çocuğa hayat devam ediyor mesajını vermek gerekir. Yani onların rutinlerini sürdürmek gerekir. Peki bu rutinleri sürdürürken neler yapılabilir? Onlarla oyun oynamak. Onların depremle ilgili düşüncelerini dinlemek, hatta gerekirse ağlamalarına izin vermek onların iyileşme sürecine yardımcı olur. Buna ek olarak çocukların medyaya çok fazla maruz kalmasını engellememiz gerekiyor. Haberlerde gösterilen görseller, yıkıntılar veya yaralanmış insanların fotoğraflarını sürekli görmeleri onlar için fazlasıyla rahatsız edici olabilir.

AFET BÖLGESİNDEN FOTOĞRAF PAYLAŞILIRKEN HASSASİYET GÖSTERİLMELİ 

** Deprem anında enkaz altından çıkarılan insanların doğrudan videolara alınması, haber yapılması, fotoğraflarının yayınlanması, onlar üzerinde ne gibi etkiler oluşturur?
- Afet görüntülerinin hiçbir süzgeçten geçirilmeden gerçekliğinden emin olunmadan, görüntü ve videoların paylaşılması toplumun tutumlarını, algısını ve davranışlarını farklı bir yöne çekebilir. Ve kontrol edilmesi zor bir hale getirir. Bunun yanı sıra olmadan görüntüleri paylaşılan depremzede yaşamının ilerleyen dönemlerinde bu görüntülerden rahatsız olabilir ve yaşamış olduğu travma tekrar tetiklenebilir. Afet durumlarında afetzedelerin dramatize edilmemesi Yanlış bilgilerin aktarılmaması, görüntülerin izinsiz paylaşılmaması gerekir. Çünkü travmalar sadece travmaya maruz kalan kişileri değil, travmaya tanık olmuş kişileri de etkileyebilmektedir. Görüntü ve video kısmına değinmişken şunu da eklemek istiyorum. Özellikle çocukların videolarını ve görüntülerini paylaşırken daha hassas davranılması gerekiyor. Kayıp olarak paylaşılıyor, enkaz altında, göçük altında diye paylaşılıyor. Böyle durumlarda ihmal ve istismara açık bir duruma geliyor çocuk. Ve çocuğun zarar görmemesi için buna da dikkat edilmesi gerekir.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri