Demokrasi büyüklerin ve büyüyünce yönetme arzusundan hasisleşmiş insanların bilya’sıdır. Her insan hayatını oyun ve oyalanma mekanı dünya arenasında, aranarak yaşamaya devam eder.
Kimi bela arar, kimi Mevla..!
Arayan bulduğunun, kaybı olduğunu düşünse de, iyi düşünüldüğünde bulduğu ayıbıdır. Bir örnekle ifade etmek gerekirse. Siyasinin tezgahında konuşulan “Demokratikleşme Paketi.” Şu vereceğimiz örneğe benzer..
Uzun ve karanlık bir gecede, arabasıyla ve ağababasıyla hareket eden, medeniyetler it(tifakının) sizi bir tavşana benzeterek, gözlerinize aracının farını doğrultmasıdır.
Siz tavşan şirinliği ile, aha ışık, aydınlık ve güzellik diye bakarken.. Az sonra üzerinizden geçecek lastiklerin hesabını yapmaz, ve göbek atmaya kalkarsanız…
Ezilmiş ve yaşayan halk değil.. Ezilmiş ve parçalanmış bir toplum olursunuz…
E hadi diyelim..! Bize de geldi demokrasi kabul ettik… Bravo tebrikler, dedik güzellemeler yazdık…
Hani biz memnun olmayız, hep muhalefetiz ya, hadi diyelim bu sefer muhalefet olmadık…
Gereksiz ve anlamsız muhalif cümleler de kurmadık… Demokratikleşme paketini ayakta alkışladık..
O ışık bizimde gözlerimizi kamaştırdı… Donduk kaldık, helal olsun ya.. İşte Başbakan dedik…
Hesap soruyor, gerekeni yapıyor… Dedik…
Peki sizde şunları diyebilecek misiniz?
. 9 Haziran 2004’te G-8 zirvesine Bush tarafından “demokratik ortak” olarak çağrılan bizim Canımız ciğerimiz, Başbakanımız değil miydi? Mısır, Ürdün ve Tunus çağrıldığı halde, katılmadı. Ama bizim Başbakanımız koşa koşa gitmemiş miydi?
. ABD’nin Ankara Büyükelçisi 2006 yılının başında yaptığı bir açıklamayla Türkiye’nin Ortadoğu coğrafyasındaki ülkeler için “Model Ülke” olarak gösterip. “Türkiye verdiğimiz dersleri yerine getiriyor.” Küstahlığı ile konuştuğunda, Susan Başbakanımız bizim başbakanımız değil miydi?
. ABD’nin neo-klasik imparatorluk projesinin Irak ve Afganistan’da batağa saplanmasından sonra “teröre karşı cephe ülkesi” olarak tanımadığı ülke..
. Yıllarca Avrupa’dan bize hayır gelmez denen toplumun oylarını alıp Avrupa Birliği Bakanlığı oluşturan Başbakan? Nerenin başbakanı?
· Salt çoğunlukla geldiği halde bile 10 yılın üzerinde geçen zamana rağmen, oyalayarak, oy alan başbakan? Hangi ülkenin başbakanı acaba?
· Amerikan Askerlerine “Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.” Diyen Başbakan kim?
· ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz: “Biz Irak’a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir.” Bu cesur başbakan, kimin başbakanıdır acaba?
· İspanya Başbakanıyla beraber Medeniyetler arası İttifak(!?) eşbaşkanı oldu. (Medeniyetler arası ittifak, Dinlerarası diyaloğun diğer bir ismidir. Acaba bu Eşbaşkan olan Başbakan kimdir?
· 29 Ekim 2004 tarihinde AB Anayasası’nı imzaladılar. Nerede? “Bütün Türkler yok edilmeden Hristiyan dünyası rahat etmeyecek.” diyen Papa Cixtus’un (1585-1590) heykeli altında, manevi huzurunda… kimdi acaba? bu imzayı atanlar..!
· 4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’da ‘cami’ kelimesi ‘ibadethane’ olarak değiştirilerek apartman kiliselerinin önündeki yasal engel kaldırıldı. (25173 sayılı Resmi Gazete – Yayın tarihi: 19 Temmuz 2003 Cumartesi) Acaba el kaldıran eller, hangi ellerdi?
· Domuz etinin reyonlarda olması, lezbiyenlerin dernek açması, Süryanilere hakları iade edilirken. Ayasofya’nın mahzun kalması…. Bunları hiç yazmayacağım bile.
Sıkıldım yazmaktan, daha onlarca madde ve davranış yazılabilir… Ne güzelde demokratikleşiyoruz değil mi?
Başımızı örttük, andımızı kaldırdık, herkese ana dilde konuşma ve yazma hürriyeti verdik ya çok mutluyuz değil mi?
Yabancılara satılan topraklar, peşkeş çekilen kurumlar, kuruluşlar fabrikalar felan aman boş verelim değil mi?
Ekonomik çatlaklar, BDPS KRS zulmü devam ede dursun bize ne değil mi:)
Bankalar vergi rekortmeni olsun, bırak dünya üzerinde Müslüman kanını içsin kan emici vampirler, “One minute” dedik ya mutluyuz…
Bırakın bu demokrasi martavallarını, masallarını…
Demokrasi paketi dediğiniz şey, İsrail’in Amerikan minderi üzerine koyduğu paketinin, rahat etmesi için ortaya atılmış bir itenektir. BU toplumun zihnini, umuda iteleyerek… Umudun kıskacında, yoğurup sindirmenin tiyatrosundan başka bir şey değildir.
Demokrasi dünya genel evindeki, en şuh fahişedir.
Ve müşterisi Amerika ve İsrail’dir.