Konya Milletvekili Prof. Dr. Sami Güçlü, sorularımızı açık yüreklilikle cevaplandırdı. Numune’nin yeni projesi ile Dış Çevre Yolu Projesi’ndeki gecikmeyi kabul eden Güçlü, milletvekillerinin yüzde 40 ila 50’sinin değişebileceği tahmininde bulundu.
**
Sami Güçlü ile gündem üzerine…
Eski Tarım Bakanı ve AK Parti Konya Milletvekili Prof. Dr. Sami Güçlü, yatırımlar ve Konya’nın sorunları ile ilgili sorularımızı cevaplandırdı. Türkiye’de 2002’den bu yana önemli olayların yaşandığını belirten Prof. Dr. Sami Güçlü, ülkede her kurumun kendi işini yapması için adımlar atıldığını ve daha demokratik bir ortamın sağlandığını söyledi. Ülkede yeni Anayasa’nın şart olduğunu aktaran Prof. Dr. Güçlü, yeni yapılacak Anayasa ile yüksek mahkemelerin ve askerin siyasetten arınarak asli görevlerini yapacaklarını dile getirdi. 2007 seçimleri öncesi hedefleri arasında yer alan Dış Çevre Yolu Projesi’nin gelecek döneme kaldığını vurgulayan Prof. Dr. Güçlü, “Şehrimiz için birçok önemli yatırım yaptık. Mavi Tünel ve hızlı tren hayata geçiriliyor. Ancak 2007 seçimlerinde gündeme gelen Dış Çevre Yolu ve Numune Hastanesi Projeleri yatırımlarında sorunlar yaşandı. Bu yatırımlarda yaşanan sorunlar bize ders olacak nitelikte” diye konuştu. Prof. Dr. Güçlü, iki dönemdir yapılmasına dair vatandaşlara söz verilen metro projesi ve tramvayların yenilenmesi hakkında sorduğumuz soruyu ise sözün sahibi Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’in cevaplamasını istedi.
**
* Öncelikle geçtiğimiz dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz. Önünüzde 2011 Genel Seçimi hazırlıkları var, bununla ilgili bilgi verebilir misiniz?
— Türkiye’de 2007’den 2011’e gelirken neler oldu diye düşündüğümüzde, birincisi 2007 seçimi Cumhurbaşkanlığı sorunu nedeniyle öne alındı. Temel sorun çözümü konusunda millet iradesinin de tercihini değiştiren bir yapı içerisine girildi. Akabinde Anayasa değişikliği halkoyuna sunuldu. Türkiye’de 2007 seçimleri ile birlikte bu zamana kadar birçok önemli olay ve süreç gerçekleşti. Bu zaman içerisinde çok güzel gelişmeler yaşandı. Mesela Cumhurbaşkanını artık millet seçecek, ancak 2008 yılında partimize kapatma davası açıldı. Türkiye’de yüzde 48 oy alan bir partinin kapatılması istendi. Bunun en temel gerekçesi Anayasa değişikliği ve basından çıkan haberlerdi. Anayasa Mahkemesi 6’ya 5 karar alarak kapatma konusunda tercih çoğunluğu sağlayamadı. Ancak mahkeme AKP’yi laikliğe karşı bir odak olarak kabul etti ve bir kısım uyarılarda bulundu. Bu kadar yüksek oy almış bir partinin böyle bir durumla karşılaşması demokrasi açısında çok olumsu durumdur. Bu zaman zarfı içinde Ergenekon süreci devam etti. Ergenekon süreci içerisinde yeni yeni iddialar gündeme geldi. Ülkemizde bu olaylar cereyan ederken biz ülkemizin özellikle dış politikada ve ekonomik alanda gelişme kaydettik. Dünyada yaşanan küresel ekonomik krize rağmen Türkiye’nin kendi dengelerini koruyabilmesi bunun sonucudur. Ayrıca 2010 yılında kısmi Anayasa değişikliğinin ülkemiz için kaçınılmaz bir durum olduğu gündeme geldi. Çünkü ülkenin, asker ve yargı vesayetinden kurtarılması konusundaki bir mecburiyet vardı. Bununla ilgili de 12 Eylül’de referandum yapıldı. Halk değişikliğin yapılmasını kabul etti. Bu süreç sonrası ülkemizde yine önemli değişmeler meydana geldi. Artık suç işleyen herkesin yargılanabileceği, yüksek mahkemelerin asli görevlerine dönerek siyasetle uğraşmasının artık gerekli olmadığı belirtildi. Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinden sonra yüksek yargıda güzel gelişmeler oldu. Bu gelişmelerle yargıda reform yapıldığını söyleyebiliriz. Önümüzdeki günlerde Meclis’e Anayasa Mahkemesi’nin yeni yapısı ili ilgili düzenleme görüşülecek. Bu görüşmeler sonrası Anayasa Mahkemesi ile ilgili süreç tamamlanmış olacaktır. Türkiye bu dönemde normalleşme konusunda atmış olduğu bu adımlar başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar önemlidir. Türkiye’nin ister muhalefet açısında ister halk açısından veya isterse siyaset kurumu açısından bakıldığında, temel sorunlarını temel alanlarında düzeltme yapmıştır. Bu büyük bir başarıdır. AKP 2011 seçimleri sonrası 3. dönemde de iktidar olacak ve bu dönem Meclisi, Türkiye’nin yeni kurucusu şeklinde olacaktır. Bu zamana kadar ekonomide, dış politikada, bürokraside ve siyasetteki gelişmesini muhafaza ederek büyüyecektir. Partimiz açısından 2011 Genel Seçimlerine baktığımızda 2002 seçimlerindeki gibi heyecanlı 2007 seçimlerindeki gibi de kararlı olacaktır. Şu an partimize büyük bir kamuoyu desteği bulunmakta. Partimizin bu zamana kadar yaptıklarını milletimiz çok iyi idrak etmiş durumda. Konya ise bu zamana kadar partimize göstermiş olduğu büyük desteği önümüzdeki seçimde de göstereceğini umut ediyoruz.
* Konya’nın milletvekili sayısı 16’dan 14’e düştü bu sizin seçim sürecinizi nasıl etkileyecek?
— Konya’nın milletvekili sayısının düşme sebebi Konya’nın nüfus göçü vermesi değil. Şehrimizin belde sayısı çok olduğu için tasnif etmediğimiz durumlardan dolayı milletvekili sayısı fazla gösteriliyordu. Tasnif edilmeyen durum nedeniyle günümüzde bu şaibeli durumun sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Sonuç olarak milletvekili sayısının 14’e düşmesi elbette ki bizi etkileyecektir. Şu an Konya’dan 14 milletvekilimiz var. Partimizin milletvekili sayısının 11 veya 12’ye düşeceğini tahmin ediyorum. Ancak zayıf bir tahmin olarak da MHP’nin seçim barajını aşamaması sonucunda milletvekili sayısında bir değişiklik olmayabilir düşüncesindeyim.
“MERKEZ PARTİSİ OLDUĞUMUZ İÇİN İLGİ NORMAL”
* 24. Dönem Milletvekilliği aday adaylığı sürecinde AKP’ye çok büyük bir ilgi var. Listede ne gibi değişiklikler olur ve siz yerinizi banko olarak görüyor musunuz?
— Partimiz ideolojik, marjinal, mezhep veya etnik bir tabakaya mensup değil. AKP merkez sağı temsil eden bir konumuna gelmiştir. Merkez sağ partimizden önce bizim oluşturduğumuz koordinatlarda değildi. Türkiye’de sağ muhafazakârlaşmıştır. Biz de muhafazakâr bir hareketiz. Bunu övünerek ve savunarak söylüyorum. Toplumumuz da kendi görüşünde olan partimize yüzde 50’ye yakın oy vererek bağlılığını göstermiş ve yine gösterecektir. Böyle bir partiye toplumun fertlerinin milletvekilliği aday adaylığı sürecinde büyük ilgi göstermesi çok normal bir durumdur. İnsanların bu derece büyük ilgi göstermeleri zaten bekleniyordu. Aday adayları arasında toplum nezdinde itibarı olanlar, süzülerek milletvekilliğine gelecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, AK Parti’nin felsefesiyle ve dünyaya bakış açısıyla bir olan insanların milletvekilliğine seçilmesidir ve kamuoyunu rahatsız edici kişilerin seçilmesini önlemektir.
* Sizce şu anki milletvekillerinin kaç tanesi değişebilir?
— Bizim alanımız yani siyaset alanı Türkiye’de adeta bir sahne gibi ışıklar altında dikkatlerin buraya çevrildiği alandır. Dolayısıyla bu alanda hatalarda, pozitif özelliklerde çok çabuk topluma yansır. En küçük bir hata herkes tarafından öğrenilir. Bu, alan içerisine girmiş ve temsil rolü oynayan insanlarda yıpranmaya sebep oluyor. Değişim, değişimin tabiatında var. Değişimi tabanımız da istiyor. Seçim çalışmalarına çok büyük bir emek, zaman ve kaynak oluşturulmakta. Şu anki milletvekillerinin kaçı değişir konusunda oran veremeyiz ama yüzde 40 veya 50 arasında değişimi bekleyebiliriz. Bu oranların altında veya üstünde de değişim olabilir. Yeni insanlar yeni ümitler oluşturur. Doğru tercihlerin olduğu takdirde değişim çok iyi olacaktır. Biz parti olarak yenilenmeye ve değişmeye özen gösterdiğimiz için milletvekillerinde değişme elbette ki olacaktır. Ama bu değişime net rakam veremeyiz.
DIŞ ÇEVRE YOLU GECİKTİ
* 2007 seçimleri öncesi sizinle yaptığımız röportajda Dış Çevre Yolu’nun kısa sürede yapılacağını söylemiştiniz. Ancak Dış Çevre Yolu Projesi’nde hiçbir gelişme olmadı ve yatırım programından çıkarıldı. Yani 2007 seçimlerinde verilen söz yerine getirilmemiş oldu. Siz bu konuda ne diyorsunuz?
— Doğrusu Dış Çevre Yolu Projesi’nin hazır olmaması ve Bakanlığın da bu projeye çok sıcak bakmaması nedeniyle verilen söz gerçekleştirilmedi. Projenin 2007 seçimlerinde önümüzdeki hedef olarak açıklamıştık, bakanımızda o an tamam demişti ancak olmadı. 20 gün önce Ulaştırma Bakanımızla bu meseleyi tekrar konuştum. Sonuçta insanlara böyle bir söz verildiğini hatırlattım. Bu proje sizlerinde açıklama yaptığını söyledim. Projenin 2011 yılında Konya’nın doğusu ile kuzeybatısı arasında bağlantıyı sağlayacağını ve önemli sonuçlar alacağımızı anlattım. Ama 120 kilometrelik bir çevre yolu projesinde bakanımızın bize söylediği; bu proje için çok büyük bir kaynağın gerektiğini, yarım kalabilecek işe girmeyi kendisinin doğru bulmadığını cevabını verdi. Bakanımız ayrıca yarım girilecek projenin bizim açımızdan da doğru olmayacağını vurguladı. Biz geç de olsa verilen sözden vazgeçmedik, projenin tamamlanması ve gerekli kaynağın sağlanması sonrası yapılmasını istiyoruz.
“NUMUNE’DE GECİKMEYİ KABUL EDİYORUM”
* Numune Hastanesi’nin Projesi’nde de daha önce ortaya koyduğunuz hedeflerin gerçekleştirilmesi anlamında bir gecikme oldu. Yeni Numune’nin temelinin atılması aşamasına ne zaman gelinecek?
— Numune Hastanesi’nin uygulama projenin teslim tarihi 15 Mart’ı. Uygulama projesi teslim edildikten sonra inşaat ihalesine çıkarılacak. İnşaat ihalesi öncesi TOKİ ile görüşme yapıldı. Projenin TOKİ ile yapılmasına karar verildi. Sağlık Bakanlığı ve İnşaat Yatırım Daire Başkanlığı hastanenin projesini istediler. Projenin içinde değişikliler yapılacak. Mesela hastane 500 yataklı olacak. Numune Hastanesi Projesi de bize ders olacak bir durum söz konusu. Numune Hastanesi Projesi’nin hayata geçirilmesi konusunda Dış Çevre Yolu Projesi’nde olduğu gibi gecikme yaşandı. Projenin hayata geçirilmesi konusunda tüm yetkili kişilerin kararı almıştır ve gerekenler yapılacaktır.
* Konya’nın sivil hava alanı umudu artık ortadan kalktı mı? Ulaştırma Bakanı, ‘Konya’nın sivil havaalanına ihtiyacı yok’ diyor. Ancak iş dünyası başta olmak üzere şehirde yaşayanlar böyle bir ihtiyacın olduğunu belirtiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
— Bakanlık, ‘sivil havaalanına gerek yok’ diye beyanda bulundu. Şu an kullanılan havaalanının sivil havaalanı gibi kullanılması için tüm eksikleri tamamlanıyor. Yeniden yapılacak havaalanı yerine bu şekilde bir dönüşüm var. Şu an kullanılan havaalanının kaldırılması çok güç. NATO’nun bu kadar yatırım yapması ve kısa sürede bu havaalanın kaldırılması imkânsız gibi bir şey. Bu nedenle şu anki havaalanını sivil havaalanı olarak dönüştürülmesi için tüm eksiklerinin yapılması daha görülür bir sonuç. Burada yeni bir havaalanı yapmak yerine vatandaşlarımızın hava yolu hizmetinden yararlanması için çalışılmaktadır.
METRO SÖZÜNÜNÜN AKIBETİNİ AKYÜREK AÇIKLASIN
* Büyükşehirlerin hemen hemen hepsinde metro ve hafif raylı sistem yatırımları yapıldı, yapılıyor. Ancak Konya’da Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, iki dönemdir metro sözü vermesine rağmen ne metro yatırımı, ne de tramvayların yenilenmesi konusunda adım atılabilmiş değil. MHP Milletvekili Mustafa Kalaycı da geçtiğimiz günlerde bununla ilgili soru önergesi vermişti. Acaba burada Konya’yı yönetenler mi diğer büyükşehirleri yönetenlere nazaran zayıf kalıyor, yoksa diğer büyükşehirleri yönetenler mi daha iyi çalışıyor?
— Konya’nın rekabet edeceği şehirler var. Bu şehirler Bursa, Eskişehir, Adana, Gaziantep, Trabzon ve Samsundur. 2002 – 2010 yılları arasında bizim iktidarımızda Konya bu şehirlerden daha fazla kamu yatırımı almıştır. Ayrıca Konya bu rekabet içinde olabileceği iller arasında da en iyisi konumundadır yapılan yatırımlar ve hizmetler hususunda. Şehrimiz tüm göstergelerde nispi derecede de olsa durumunu iyileştirmiştir. Bu şehirler arısında şehrimiz ayrıca ulaştırma sorunu en az olan ildir. Metro ve hafif raylı sistem araçların yenilenmesi yani tramvayın yenilenmesi hususunda da yetkili kişi Büyükşehir Belediye Başkanının açıklama yapması daha iyi olacaktır. Bu nedenle bu konuda konuşmak istemiyorum. Çünkü sözün sahibi Tahir Akyürek’tir…
ÇETİN ORANLI
**
* Öncelikle geçtiğimiz dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz. Önünüzde 2011 Genel Seçimi hazırlıkları var, bununla ilgili bilgi verebilir misiniz?
— Türkiye’de 2007’den 2011’e gelirken neler oldu diye düşündüğümüzde, birincisi 2007 seçimi Cumhurbaşkanlığı sorunu nedeniyle öne alındı. Temel sorun çözümü konusunda millet iradesinin de tercihini değiştiren bir yapı içerisine girildi. Akabinde Anayasa değişikliği halkoyuna sunuldu. Türkiye’de 2007 seçimleri ile birlikte bu zamana kadar birçok önemli olay ve süreç gerçekleşti. Bu zaman içerisinde çok güzel gelişmeler yaşandı. Mesela Cumhurbaşkanını artık millet seçecek, ancak 2008 yılında partimize kapatma davası açıldı. Türkiye’de yüzde 48 oy alan bir partinin kapatılması istendi. Bunun en temel gerekçesi Anayasa değişikliği ve basından çıkan haberlerdi. Anayasa Mahkemesi 6’ya 5 karar alarak kapatma konusunda tercih çoğunluğu sağlayamadı. Ancak mahkeme AKP’yi laikliğe karşı bir odak olarak kabul etti ve bir kısım uyarılarda bulundu. Bu kadar yüksek oy almış bir partinin böyle bir durumla karşılaşması demokrasi açısında çok olumsu durumdur. Bu zaman zarfı içinde Ergenekon süreci devam etti. Ergenekon süreci içerisinde yeni yeni iddialar gündeme geldi. Ülkemizde bu olaylar cereyan ederken biz ülkemizin özellikle dış politikada ve ekonomik alanda gelişme kaydettik. Dünyada yaşanan küresel ekonomik krize rağmen Türkiye’nin kendi dengelerini koruyabilmesi bunun sonucudur. Ayrıca 2010 yılında kısmi Anayasa değişikliğinin ülkemiz için kaçınılmaz bir durum olduğu gündeme geldi. Çünkü ülkenin, asker ve yargı vesayetinden kurtarılması konusundaki bir mecburiyet vardı. Bununla ilgili de 12 Eylül’de referandum yapıldı. Halk değişikliğin yapılmasını kabul etti. Bu süreç sonrası ülkemizde yine önemli değişmeler meydana geldi. Artık suç işleyen herkesin yargılanabileceği, yüksek mahkemelerin asli görevlerine dönerek siyasetle uğraşmasının artık gerekli olmadığı belirtildi. Anayasa değişikliğinin kabul edilmesinden sonra yüksek yargıda güzel gelişmeler oldu. Bu gelişmelerle yargıda reform yapıldığını söyleyebiliriz. Önümüzdeki günlerde Meclis’e Anayasa Mahkemesi’nin yeni yapısı ili ilgili düzenleme görüşülecek. Bu görüşmeler sonrası Anayasa Mahkemesi ile ilgili süreç tamamlanmış olacaktır. Türkiye bu dönemde normalleşme konusunda atmış olduğu bu adımlar başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar önemlidir. Türkiye’nin ister muhalefet açısında ister halk açısından veya isterse siyaset kurumu açısından bakıldığında, temel sorunlarını temel alanlarında düzeltme yapmıştır. Bu büyük bir başarıdır. AKP 2011 seçimleri sonrası 3. dönemde de iktidar olacak ve bu dönem Meclisi, Türkiye’nin yeni kurucusu şeklinde olacaktır. Bu zamana kadar ekonomide, dış politikada, bürokraside ve siyasetteki gelişmesini muhafaza ederek büyüyecektir. Partimiz açısından 2011 Genel Seçimlerine baktığımızda 2002 seçimlerindeki gibi heyecanlı 2007 seçimlerindeki gibi de kararlı olacaktır. Şu an partimize büyük bir kamuoyu desteği bulunmakta. Partimizin bu zamana kadar yaptıklarını milletimiz çok iyi idrak etmiş durumda. Konya ise bu zamana kadar partimize göstermiş olduğu büyük desteği önümüzdeki seçimde de göstereceğini umut ediyoruz.
* Konya’nın milletvekili sayısı 16’dan 14’e düştü bu sizin seçim sürecinizi nasıl etkileyecek?
— Konya’nın milletvekili sayısının düşme sebebi Konya’nın nüfus göçü vermesi değil. Şehrimizin belde sayısı çok olduğu için tasnif etmediğimiz durumlardan dolayı milletvekili sayısı fazla gösteriliyordu. Tasnif edilmeyen durum nedeniyle günümüzde bu şaibeli durumun sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Sonuç olarak milletvekili sayısının 14’e düşmesi elbette ki bizi etkileyecektir. Şu an Konya’dan 14 milletvekilimiz var. Partimizin milletvekili sayısının 11 veya 12’ye düşeceğini tahmin ediyorum. Ancak zayıf bir tahmin olarak da MHP’nin seçim barajını aşamaması sonucunda milletvekili sayısında bir değişiklik olmayabilir düşüncesindeyim.
“MERKEZ PARTİSİ OLDUĞUMUZ İÇİN İLGİ NORMAL”
* 24. Dönem Milletvekilliği aday adaylığı sürecinde AKP’ye çok büyük bir ilgi var. Listede ne gibi değişiklikler olur ve siz yerinizi banko olarak görüyor musunuz?
— Partimiz ideolojik, marjinal, mezhep veya etnik bir tabakaya mensup değil. AKP merkez sağı temsil eden bir konumuna gelmiştir. Merkez sağ partimizden önce bizim oluşturduğumuz koordinatlarda değildi. Türkiye’de sağ muhafazakârlaşmıştır. Biz de muhafazakâr bir hareketiz. Bunu övünerek ve savunarak söylüyorum. Toplumumuz da kendi görüşünde olan partimize yüzde 50’ye yakın oy vererek bağlılığını göstermiş ve yine gösterecektir. Böyle bir partiye toplumun fertlerinin milletvekilliği aday adaylığı sürecinde büyük ilgi göstermesi çok normal bir durumdur. İnsanların bu derece büyük ilgi göstermeleri zaten bekleniyordu. Aday adayları arasında toplum nezdinde itibarı olanlar, süzülerek milletvekilliğine gelecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, AK Parti’nin felsefesiyle ve dünyaya bakış açısıyla bir olan insanların milletvekilliğine seçilmesidir ve kamuoyunu rahatsız edici kişilerin seçilmesini önlemektir.
* Sizce şu anki milletvekillerinin kaç tanesi değişebilir?
— Bizim alanımız yani siyaset alanı Türkiye’de adeta bir sahne gibi ışıklar altında dikkatlerin buraya çevrildiği alandır. Dolayısıyla bu alanda hatalarda, pozitif özelliklerde çok çabuk topluma yansır. En küçük bir hata herkes tarafından öğrenilir. Bu, alan içerisine girmiş ve temsil rolü oynayan insanlarda yıpranmaya sebep oluyor. Değişim, değişimin tabiatında var. Değişimi tabanımız da istiyor. Seçim çalışmalarına çok büyük bir emek, zaman ve kaynak oluşturulmakta. Şu anki milletvekillerinin kaçı değişir konusunda oran veremeyiz ama yüzde 40 veya 50 arasında değişimi bekleyebiliriz. Bu oranların altında veya üstünde de değişim olabilir. Yeni insanlar yeni ümitler oluşturur. Doğru tercihlerin olduğu takdirde değişim çok iyi olacaktır. Biz parti olarak yenilenmeye ve değişmeye özen gösterdiğimiz için milletvekillerinde değişme elbette ki olacaktır. Ama bu değişime net rakam veremeyiz.
DIŞ ÇEVRE YOLU GECİKTİ
* 2007 seçimleri öncesi sizinle yaptığımız röportajda Dış Çevre Yolu’nun kısa sürede yapılacağını söylemiştiniz. Ancak Dış Çevre Yolu Projesi’nde hiçbir gelişme olmadı ve yatırım programından çıkarıldı. Yani 2007 seçimlerinde verilen söz yerine getirilmemiş oldu. Siz bu konuda ne diyorsunuz?
— Doğrusu Dış Çevre Yolu Projesi’nin hazır olmaması ve Bakanlığın da bu projeye çok sıcak bakmaması nedeniyle verilen söz gerçekleştirilmedi. Projenin 2007 seçimlerinde önümüzdeki hedef olarak açıklamıştık, bakanımızda o an tamam demişti ancak olmadı. 20 gün önce Ulaştırma Bakanımızla bu meseleyi tekrar konuştum. Sonuçta insanlara böyle bir söz verildiğini hatırlattım. Bu proje sizlerinde açıklama yaptığını söyledim. Projenin 2011 yılında Konya’nın doğusu ile kuzeybatısı arasında bağlantıyı sağlayacağını ve önemli sonuçlar alacağımızı anlattım. Ama 120 kilometrelik bir çevre yolu projesinde bakanımızın bize söylediği; bu proje için çok büyük bir kaynağın gerektiğini, yarım kalabilecek işe girmeyi kendisinin doğru bulmadığını cevabını verdi. Bakanımız ayrıca yarım girilecek projenin bizim açımızdan da doğru olmayacağını vurguladı. Biz geç de olsa verilen sözden vazgeçmedik, projenin tamamlanması ve gerekli kaynağın sağlanması sonrası yapılmasını istiyoruz.
“NUMUNE’DE GECİKMEYİ KABUL EDİYORUM”
* Numune Hastanesi’nin Projesi’nde de daha önce ortaya koyduğunuz hedeflerin gerçekleştirilmesi anlamında bir gecikme oldu. Yeni Numune’nin temelinin atılması aşamasına ne zaman gelinecek?
— Numune Hastanesi’nin uygulama projenin teslim tarihi 15 Mart’ı. Uygulama projesi teslim edildikten sonra inşaat ihalesine çıkarılacak. İnşaat ihalesi öncesi TOKİ ile görüşme yapıldı. Projenin TOKİ ile yapılmasına karar verildi. Sağlık Bakanlığı ve İnşaat Yatırım Daire Başkanlığı hastanenin projesini istediler. Projenin içinde değişikliler yapılacak. Mesela hastane 500 yataklı olacak. Numune Hastanesi Projesi de bize ders olacak bir durum söz konusu. Numune Hastanesi Projesi’nin hayata geçirilmesi konusunda Dış Çevre Yolu Projesi’nde olduğu gibi gecikme yaşandı. Projenin hayata geçirilmesi konusunda tüm yetkili kişilerin kararı almıştır ve gerekenler yapılacaktır.
* Konya’nın sivil hava alanı umudu artık ortadan kalktı mı? Ulaştırma Bakanı, ‘Konya’nın sivil havaalanına ihtiyacı yok’ diyor. Ancak iş dünyası başta olmak üzere şehirde yaşayanlar böyle bir ihtiyacın olduğunu belirtiyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
— Bakanlık, ‘sivil havaalanına gerek yok’ diye beyanda bulundu. Şu an kullanılan havaalanının sivil havaalanı gibi kullanılması için tüm eksikleri tamamlanıyor. Yeniden yapılacak havaalanı yerine bu şekilde bir dönüşüm var. Şu an kullanılan havaalanının kaldırılması çok güç. NATO’nun bu kadar yatırım yapması ve kısa sürede bu havaalanın kaldırılması imkânsız gibi bir şey. Bu nedenle şu anki havaalanını sivil havaalanı olarak dönüştürülmesi için tüm eksiklerinin yapılması daha görülür bir sonuç. Burada yeni bir havaalanı yapmak yerine vatandaşlarımızın hava yolu hizmetinden yararlanması için çalışılmaktadır.
METRO SÖZÜNÜNÜN AKIBETİNİ AKYÜREK AÇIKLASIN
* Büyükşehirlerin hemen hemen hepsinde metro ve hafif raylı sistem yatırımları yapıldı, yapılıyor. Ancak Konya’da Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, iki dönemdir metro sözü vermesine rağmen ne metro yatırımı, ne de tramvayların yenilenmesi konusunda adım atılabilmiş değil. MHP Milletvekili Mustafa Kalaycı da geçtiğimiz günlerde bununla ilgili soru önergesi vermişti. Acaba burada Konya’yı yönetenler mi diğer büyükşehirleri yönetenlere nazaran zayıf kalıyor, yoksa diğer büyükşehirleri yönetenler mi daha iyi çalışıyor?
— Konya’nın rekabet edeceği şehirler var. Bu şehirler Bursa, Eskişehir, Adana, Gaziantep, Trabzon ve Samsundur. 2002 – 2010 yılları arasında bizim iktidarımızda Konya bu şehirlerden daha fazla kamu yatırımı almıştır. Ayrıca Konya bu rekabet içinde olabileceği iller arasında da en iyisi konumundadır yapılan yatırımlar ve hizmetler hususunda. Şehrimiz tüm göstergelerde nispi derecede de olsa durumunu iyileştirmiştir. Bu şehirler arısında şehrimiz ayrıca ulaştırma sorunu en az olan ildir. Metro ve hafif raylı sistem araçların yenilenmesi yani tramvayın yenilenmesi hususunda da yetkili kişi Büyükşehir Belediye Başkanının açıklama yapması daha iyi olacaktır. Bu nedenle bu konuda konuşmak istemiyorum. Çünkü sözün sahibi Tahir Akyürek’tir…
ÇETİN ORANLI