Nasıl ki dünya değişiyor gelişiyor, hiçbir şey eskisi gibi kalmıyorsa insan hayâtında da olumlu yönde değişimler olmalı. Belli aralıklarla eğer bu değişim yaşanmaz ise sürekli karşılaşılan her gün her gün yaşanıp duran olaylar sıradan şeyler hâline geliyor ve hayat monotonlaşır. Her gün tekrarlamaya alıştığımız şeyler artık bize heyecan katmaz, durağan bir hayat bizi donuklaştırır. Bunun neticesinde insan pek çok şeye duyarsız kalır, bezginleşir, sıkılır, usanır. Hayat çekilmez olur.
Halbuki yenilikler insana ve hayâtına renk katar,onu canlı tutar, dinginleştirir. Bu değişim insanın hâdiseleri farklı yorumlamasına vesile olur. Netice de pozitif gelişmeler yaşanır. Hayâtımıza kattığımız değişimlerle bulunduğumuz mekânın, karşılaştığımız vakaların görünmeyen yüzlerini görebilir devam edenlerin ise bizim için aslında eski tazelikte bulunduğunu idrak edebiliriz. Değişim içte, ruhta, özde oluşur. Fakat insan öyle yoğun yaşıyor ki bunu fark edecek ne zamânı, ne gücü ne de mecâli yok. Oysa değişimi yaşayan hayâtı monotonluktan kurtaracak olan insanın bizzat kendisidir.
Ancak insan etrafında kendisine dayatılanlardan kendisi olamıyor ki? Kendisi olabilse belki kendisini değiştirmeyi bunun neticesinde de geliştirmeyi başaracak.
İnsanın ruh hâli her gün bir farklı boyutta olur. Bir gün canı sıkılır, bir gün hayat ona yaşanmaz gelir, bir gün problemlerin altında kendisini ezilmiş hisseder, bâzen dünyânın en dertlisi olduğunu düşünür. Bâzen her esen rüzgar onu bir tarafa savurur. Kimi zaman günlük yaptığı rutinler onu bunaltır, her gün gördüğü yüzler onu sıkar bir daha görmek istemez…
Günlük yapmaya alışık olduğumuz şeyler her gün yapıldığı için bizdeki farkındalık bilincini zayıflatıyor. O yüzden zaman zaman rutinin dışına çıkıp yeni şeyler yapmak bize her gün yaptığımız şeylere dahi değişik baktıracaktır emin olun. Ama tabi bu risk ve fedakarlık istiyor. Rutinin dışına çıktığımızda o gün karşımıza farklı bir pozisyon çıkacaktır. Bu da bizi farklı davranmaya sevk edebilir. Ancak risk almadan da güzeller, kâmiller yakalanamıyor, bunu da unutmayalım. Karşımıza çıkan olumsuz bir tablo da; ‘Ben bu işin acemsiyim, ne yapacağım şimdi, keşke girişmeseydim’ demeden içinde bulunduğumuz yeni durumu müspet bir muhakemeyle çözerek o yeniliğin bize kattığı huzurla değişik bir heyecan ve farklı bir huzur bulabiliriz.
Yukarıda ruh hâlimiz değişkendir dedik, meselâ, gecenin bir seher vaktinde kalksak, teheccüd namazları kılsak, Hakk’ın divânına dursak tevbe etsek, ağlasak, yalvarıp yakarsak bunalan iç âlemimizi rahatlatmış olmaz mıyız? Rûhumuzu mânen beslemiş olmak insanın ertesi günü yaşayacağı hâdiselere farklı bakmasında etkili olur. Olayları size olumlu yorumlatır. Her gün yaşayıp durduğu sıkıntılara ufak bir değişiklikle farklı bir boyuttan bakma imkanı elde edilir. Ve belki de kişi der ki; ‘Ya ben gözümün önündeki güzellikleri hep sıkıntı olarak görmüşüm meğerse hayat ne güzelmiş!’
İşte böylesi bir değişim, hayâtınıza olumlu gelişmeler sağlar.
İnsan bu! Bu dünyâda âdeta bir yolcu gibidir. Konanlar-göçenler, doğanlar-ölenler, girenler-çıkanlar… Önemli olan hayâtı monotonluktan çıkaran değişimleri hayâta koymaktır. Bu değişimler tabi olumlu ve müspet mânâda olursa bunlar kişiler için bir kazanım mâhiyetindedir. Yeniliklerden korkmamak, kaçmamak lâzımdır. Şimdiye kadar yapmadığımız ibâdet, çeşitli okumalar, tesbihatlar gibi değişimlerle hayâtımıza farklı bir gelişim sağlayabiliriz. Bugün buna çok ihtiyâcımız var.