Davutoğlu’ndan Musul’dan Çekilme Hakkında Açıklama

Türkiye'nin Musul'daki Başika kampındaki askerlerinin bir bölümünün yeni düzenleme kapsamında kuzeye doğru intikal etmesi hakkında, Başbakan Ahmet Davutoğlu,"Musul'daki Türk Kampı'ndan bir grup askerin çekilmesi gereklilik çerçevesinde yapılmıştır" dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu,Türkiye'nin Musul'daki Başika kampındaki askerlerinin bir bölümünün yeni düzenleme kapsamında kuzeye doğru intikal etmesi hakkında, "Musul'daki Türk Kampı'ndan bir grup askerin çekilmesi gereklilik çerçevesinde yapılmıştır" dedi.

ADVERTISEMENT

A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, başkanlık tartışmalarına ilişkin olarak, "Bunların tartışılması doğal, Sükunet sağlanmadan kutuplaşma içinde yeni anayasa yapılamaz" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 10 Aralık Perşembe günü Irak'la yaşanan Musul'a asker gönderme krizini değerlendirerek "Bizim askerlerimiz eğitimci olarak oraya gitti. Geri çekilmek gibi bir şey söz konusu değil" açıklaması yapmıştı.

Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

 "Musul'da askeri gereklilikler neyse onu yaptık"

Irak ve Suriye ile ilgili, hiçbir ülke bizim durumumuzda değil. Suriye rejiminin kontrol ettiği sınır çok marjinal bir sınır. Irak'ta ise sınırını kontrol edemeyen bir hükümet var. Suriye ile muhatabımızın meşruyetini kaybetmiş olmasından dolayı tek taraflı tedbirler aldık. Irak'ta ise attığımız her adımı istişare içinde atmaya özen gösterdik. Askeri tedbirlerin ise önceden ikili planlanması zor oluyor. Atılan adımlar askeri gereklilik adımlarıdır.

Sayın Abadi'nin geçen seneki ve benim bu seneki ziyaretlerimde ortak bir mücadele konusunda anlaşmıştık. Diana eğitim kampını ziyaret etmiştim, son Sincar operasyonununda da başarılı olmasını bana Barzani anlattı. Bu tek taraflı değil, uluslararası hukuk çerçevesinde. Başika'da, Diana'da olan eğitim üslerimizin meşruyeti su götürmez. Bizim buraya yönelik saldırılara karşı tedbir alma zaruriyetimiz çıktı. Birliğimiz orada olmaya devam edecek. Burada bir güç kaydırması oldu.

Askerlerimiz muharip olarak değil, eğitim amaçlı. Takviye güçleri ise onları korumak için. Biz askeri gereklilikler neyse onu yaptık, gerekiyorsa güç kaydırdık ya da yeniden tanzim için adımları attık. Tehdit varsa tanzim yapılır, yoksa başka yere kaydırılır. Bugün de atılan adımlar da yeniden tanzim şeklindedir. İlgili güvenlik birimlerimiz yaptığı değerlendirmelere göre bu ihtiyacın hasıl olduğu ortaya çıktı. Türk askeri eğitim için orada olmaya devam edecek. Bugün yapılan tanzim askerlerimizin güvenliği için.

"Sükunet sağlanmadan kutuplaşma içinde yeni anayasa yapılamaz"

Başkanlık sistemi ve referandum. Cumhurbaşkanı iki ayrı referandumdan bahsetti.

Bu konu hep gündemde. Sadece bizim dönemde değil. 12 Eylül’den beri bu anayasanın getirdiği keşmekeş konusunda tartışma sürdü. Tartışılması doğal. Seçim beyannamemizde, hükümet programımızda tutumumuzu ortaya koyduk. Eylem planında açık şekilde söyledim. Bazıları var ki AK Parti’nin tek başına, hemen yapabileceği hususlar.

Bazı hususlar var ki, AK Parti’nin diğer partilerle işbirliği içinde yapması gerekenler var. İki meydan okuma var önümüzde. Biri terörle mücadele. Bu konuda Irak ve Suriye’den kaynaklı ek güvenlik riskleri de var. AK Parti’nin tek başına yürütebileceği, toplum psikolojisi olarak herkesin birlikte hareket etmesi gereken bir alan.

Rus uçağının düştüğü gün, ilk günden güvenlik krizi başladı.

Ağır ve travmatik sancılar bunlar. Aynı şekilde şimdi de birkaç gün sonra açıklanacak, FED kararının ekonomi üzerindeki etkiler olmak üzere, küresel ekonomik krizin etkileriyle hükümet uğraşmak zorunda. Üçüncü bir taraf, verdiğimiz vaatler var. Biz dikkatimizi hiç dağıtmadan, terörle mücadele, ekonomik reformlar ve Suriye-Irak eksenli gelişmelere dikkat etmek zorundayız.

Bütün bunlarla birlikte dikkat çekmemiz gereken bir yer de yeni anayasa. Ana gibi herkesi kuşatacak bir anayasa çağrısında bulundum. Bir taraftan bu mücadeleyi yürüteceğiz, bir taraftan bütçeyle ilgili atacağımız adımlar sonrasında, muhalefetle bütçeyi, anayasayı ve reformları konuşacağız.

Bu acil gündem üzerinde çalışırken, diğer taraftan da sakin bir şekilde olayları hiçbir şekilde kişiselleştirmeden, sadece AK Parti’nin, benim ya da Cumhurbaşkanı’nın sahiplendiği bir mesele değil, toplumun tüm kesimlerinin ön şart dayatmadan sakin bir tartışmaya ihtiyacımız var. Bu sükunet sağlanmadan kutuplaşma içinde anayasa yapılamayacağını gördük. Matematiksel olarak da psikolojik olarak da mümkün değil.

Bir taraftan mücadele edeceğiz, yoksa soyut olarak anayasa tartışmasını başlattığınız zaman buralarda zaafa uğrarız. Anayasanın sükunetle tartışılmasını sağlayacak bir ortam sağlayacağız. Kutuplaşma atmosferinden çıkmak, herkesin kendi mahallesinden çıkması, başka çevrelerle konuşur hale gelmesi... Kastım şu, herkes kendi mahallesinden çıksın. Türkiye’de en büyük tehlike Alevilerin sadece Alevilerle, Sünnilerin Sünnilerle, Türklerin Türklerle, Kürtlerin Kürtlerle  konuşmaması gerek. Böyle olursa yeni bir anayasa yapamayız

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri