Davutoğlu: Türkiye Işid’e De, Esed’e De Karşıdır Ve Karşı Olmaya Devam Edecektir

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği iddialarını reddederek, “Türkiye IŞİD’e de Esed’e de karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir.” dedi. Davutoğlu, “Esed’in zulümlerine karşı mazlumları koruduğumuz...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiği iddialarını reddederek, “Türkiye IŞİD’e de Esed’e de karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir.” dedi. Davutoğlu, “Esed’in zulümlerine karşı mazlumları koruduğumuz için bana dışişleri bakanlığım döneminde bana sayısız gensoru verdiler. Bütün meseleleri Suriye rejimini ve Esed’i korumak. Zihniyet aynı zihniyet. Esed Arap Baas’ı, CHP Türk Baas’ı HDP de Kürt Baas’ı.” diye konuştu.

AK Parti’nin Meclis’teki Grup Toplantısında konuşan Davutoğlu, konuşmasının belli bir kısmını Suriye ve IŞİD konusuna ayırdı. Bu konuda muhalefetin tutumunu da eleştiren Davutoğlu, “Türkiye uluslararası toplum gereğini yapmadan, tek başına birileri istedi diye herhangi bir maceraya girmez." dedi. 30 Eylül’de bakanlar kurulunda tezkereyi görüştüklerini ve aynı gün çözüm süreci mekanizmasını ilan ettiklerini anlatan Davutoğlu, çözüm süreci ile tezkerenin irtibatlandırılmasını sert bir şekilde eleştirdi.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN ŞANTAJ UNSURU OLARAK KULLANILMASINA İZİN VERMEYİZ"

Ardından tezkereyi anlatan Davutoğlu, “Tezkereye gideceğiz, tezkerede zalimlerin hepsinin oluşturacağı tehdide karşı mazlumları koruma, bu konuda elimizden geleni yapma kararı aldık. Tezkereye hayır demeyin dedik. Bakınız HDP’nin tutumu ne oldu? Önce çözüm süreci ve Kobani’yi irtibatlandırarak bize şantaj yapmaya kalktılar. Çözüm sürecinin şantaj unsuru olarak kullanılmasına izin vermeyiz. Çözüm sürecinde samimilerse bunun tarafları ve atılacak adımlar Türkiye’dedir. Dışardaki hiçbir olayın bununla ilgisi ilişkisi yoktur. Ayrıca Kobani’ye nasıl yardım ederiz diye sorarsanız oturup konuşuruz. Kobani bize tarihin bir emanetidir. Ama çözüm sürecinin bir şantaj aracı haline getirilmesine izin vermeyiz. Çözüm süreci kararlılıkla sürdürülecek. Ama kimsenin bunu bir şantaj aracı olarak kullanmasına izin vermeyiz.” ifadelerini kullandı.

"KARARLAR ANKARA’DA ALINIR, ADIMLAR ANKARA’DA ATILIR"

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sonra da önce bu bağlantıyı kurdular, sonra da tezkereye hayır dediler. Hayır derken de şunu demiş oldular, Türkiye Kobani’ye girmesin. Bunu da ifade ettiler. PYD’nin oradaki temsilcileri. Peki ne yapmamız isteniyor? Mültecileri alıyoruz, Kobani’ye ne kadar insani yardım varsa gönderelim diyoruz. Müdahale edilmesini de siz istemiyorsanız ne istiyorsunuz? İstediğiniz şey kargaşa çıkarmaksa buna da izin verilmeyecek. İstediğiniz şey Türkiye’yi uluslararası alanda zor durumda bırakmaksa, Türkiye geçmişte çok test edildi, uluslararası alanda gelecek hiçbir baskıyla hiçbir adım atmadığımızı cümle alem bilir. Kararlar Ankara’da alınır adımlar Ankara’da atılır.”

"ESED ARAP BAAS’I, CHP TÜRK BAAS’I, HDP KÜRT BAAS’I"

Davutoğlu, ardından CHP’yi eleştirmeye devam etti: “CHP’nin tutumu ne oldu? ‘Eğer tezkerede Esed varsa biz yokuz’ dediler. Nedense Kılıçdaroğlu’nun Esed’i koruma altına alma gibi bir gayreti hep oldu. Zulümleri Suriye rejimi yapmışsa, kimyasal silah da kullanmışsa Scud füzesi de kullanmışsa eyvallah. Ama ona dokundurtmadı. Şimdi iki partinin de savunduğu iki argüman: Birisi Türkiye’nin IŞİD’e destek verdi argümanı. Önce HDP bölgede bunu yaydı sosyal medya üzerinden. Sonra da CHP’nin genel başkan yardımcısı bunu destekleyici provokatif tweetler attı. Kılıçdaroğlu da bir ana muhalefet partisi lideri olarak bu ülkenin huzurundan sorumlu bir anayasal konumu olan biri olarak utanç verici tavır sergiledi, önce herkes sakin olsun dedi sonra da bütün bunların sorumlusu IŞİD’e destek veren hükümettir dedi. Yani aslında o provokatörlerin argümanlarına katkı sağladı, o argümanları destekledi. Sokakta olanlara dedi ki, o sosyal medyadaki kampanyalar doğrudur, Türkiye IŞİD’e destek veriyor, bu şiddeti devam ettirin mesajı gönderdi. Dünyaya bizi şikayet etmeye kalktı. Bu nasıl bir sorumsuzluktur? Güvenlik güçlerimiz alanda bu kara propaganda ile mücadele edip şiddete karşı direnirken ana muhalefet lideri o kara propagandaya malzeme taşıyor. Şimdi bir kez daha söylüyorum: Türkiye IŞİD’e de Esed’e de karşıdır ve karşı olmaya devam edecektir. Esed’e de IŞİD’e de karşı olmamızın yanında bu zalimce yapılan zulümler karşısında mazlumların da yanındayız. Peki Kılıçdaroğlu bugün aynı netlikte biz IŞİD’e de Esed’e karşıyız diyebilecek mi? Onların zulümlerine aynı ölçüde karşıyız diyebilecek mi? HDP diyebilecek mi? Esed’in zulümlerine karşı mazlumları koruduğumuz için bana dışişleri bakanlığım döneminde bana sayısız gensoru verdiler. Bütün meseleleri Suriye rejimini ve Esed’i korumak. Zihniyet aynı zihniyet. Esed Arap Baas’ı, CHP Türk Baas’ı HDP de Kürt Baas’ı.”

"ÜLKEYİ STATÜKOCU SİYASİ AKIMLARA TESLİM ETMEYECEĞİZ"

Davutoğlu, gerekçelerini ise şöyle sıraladı: “Bunların zihninde hiçbir zaman insan hakları olmadı. CHP’ye fırsat verseniz statükocu bir devlet kurar, aynı Esed’in kurduğu gibi. HDP’ye fırsat geçse ellerine bakın AK Parti binalarına saldırdıkları gibi, Güneydoğu Anadolu’da kendilerinden farklı düşünen, bırakın partiyi farklı düşünen Kürtler var. Bu bölgedeki özgürlüklerin en büyük düşmanı böyle Kürt Baas’ı gibi davrananlardır. Gidin Kobani’de Haseki’deki halka sorun kendileri gibi düşünmeyen Kürtlere PYD’nin nasıl zulmettiğini. 3 gün 4 gün o bütün güzel şehirleri o tarihi şehirleri talana yangına boğanlar, Baas rejimini taklit ediyorlar. Esed Şam’a nasıl bakıyorlarsa onlar da öyle bakıyorlar. Dersim’i bile eleştiremeyen CHP tabi ki Esed’i eleştiremez, çünkü zihniyet aynı zihniyet. Bu ülkeyi bu statükocu baskıcı siyasi akımlara teslim etmeyeceğiz. 2015 seçimlerine kadar da hem kamu düzenini koruyacağız, hem 2015 seçimlerinde Türkiye’nin her bir köşesinden bu Meclisin çatısı altında yeni Türkiye’yi inşa etme faaliyetine devam edeceğiz.”

"ELİNDE İSPATI OLAN GELSİN"

Davutoğlu, Türkiye’nin IŞİD’e destek verdiğini iddia edenleri de bunu ispat etmeye çağırdı: Ben elinde ispatı olan varsa getirsin diye meydan okudum IŞİD’e Türkiye’nin desteği konusunda. Böyle bir rezillik yok. Birilerini yanıltmak için düzmece bir takım şeyler çıkarabilirler. Bir Genel Başkan Yardımcıları bir Adana Savcısı ki hatırlarsınız bu milletin bu devletin istihbarat teşkilatına karşı operasyon yapma ihanetini gösterenlerin verdiği belgeyi gösterdi. Devletin istihbarat teşkilatının taşıdığı yardım malzemelerini sanki teröristlere yardım gibi göstermeye çalışan o belge aslında şunu da ortaya koydu. O belgeyi göstererek aslında Kılıçdaroğlu, ellerine ne tutuşturulursa onu gösterdiklerini ortaya koydular. Paralelciler ellerine neyi tutuşturuyorsa onu gösteriyorlar. Kılıçdaroğlu’na sesleniyorum; kendiniz olun, Türkiye’nin dışarıdan bir takım propogandalarla Türkiye’ye yönelik suçlamalarını kullanmayın, paralelci çetelerin sizin elinize tutuşturduğu belgeleri kullanmayın. Geçmişte CHP cuntacılarla darbecilerle iş yaparak iktidara gelmeye çalıştı şimdi de paralelci vesayetle siyasi güç oyununa girmeye çalıştı. O gösterdikleri belge aslında ihanet belgesidir. Bu konularda bizim tutumumuz kesinlikle hakkın mazlumun yanında olan bir tutumdur. Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da Suriye’de ve dünyada zulüm yapan kim olursa olsun karşısında olacağız. Zulüm yapanın dinine etnik kökenine bakmayacağız mazlumun yanında olacağız. Kobani’deki kardeşlerime de sesleniyorum, sizlerin de Suriye’deki bütün mazlumların da dünyadaki bütün mazlumların hamisi gerektiği anda biziz.”

"TAMPON BÖLGE DEĞİL GÜVENLİ ALAN"

Davutoğlu, bu konudaki sözlerini şöyle noktaladı: “Biz Kürtlerin de Türkmenlerin de Arapların da Suriye’deki bütün kardeşlerimizin de istedikleri talep ettikleri anda onlara sunulan bir emniyet alanı, güvenli ülke olmaya devam edeceğiz. Suriye’ye dönük tutumumuz da açıktır. Biz tek boyutlu politikaları doğru görmüyoruz. Diyoruz ki, Suriye’deki zulüm bitmedikçe, o zulmün müsebbipleri adaletin karşısına çıkarılmadıkça, Suriye’nin her bir köşesindeki mazlumlar kendi evine dönmedikçe Suriye’de kalıcı barış sağlanamaz. Bunun da olması için Türkiye’nin katkısı önemli herkes zikrediyor, Suriye’de mazlumların sığınabileceği güvenli alanların oluşması, bakın tampon bölge demiyorum, bilhassa öyle demeye çalışıyorlar, herhangi bir askeri tanım kullanmıyorum, mazlumların sığınacağı güvenli bölgelerin oluşması şarttır. Suriye rejiminin zulümlerden kaçan insanları havadan bombalamasına sebep olacak şekilde bir politika takip etmesini engellemek için uçuşa yasak bölge ilan edilmesini talep ediyoruz. İstediğimiz ve görmek istediğimiz husus, kendi içinde, bütün etnik ve mezhebi kesimleriyle barış içinde bir Suriye, komşularıyla barış içinde bir Suriye. Ancak 911 kilometrelik sınırımızda barış istiyoruz, huzur istiyoruz. Türkiye topraklarına ilişkin herhangi bir tehdit olursa, aynı anda cezalandırırız. Tezkerenin esası da budur. Çünkü Türkiye’nin istikrarı ve huzuru sadece Türkiye için değil, çevredeki dost ve kardeş halklar da Türkiye’nin huzuruna bakıyorlar.”

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri