Son günlerde Gelecek Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun, 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayının seçimi kazanması durumda alacağı kararlarla ilgili sözleri tartışma konusu oldu.
Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı karar alırken bizi dinlemez kendi karar alırsa kriz çıkar, Meclis desteğini kaybeder, ülke yeniden seçime gider” diyerek, 6’lı masada ‘sorun mu var’ sorularını akla getirdi.
***
Başbakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı döneminde de fazlasıyla romantik bulduğum Davutoğlu’nun, dış politikada ‘başarılı’ olduğu söylenemezdi. Suriye iç savasıyla birlikte öngörü eksikliğiyle ilk başta ABD’nin politikalarına hizmet edildi. Suriye’nin parçalanmasına, Türkiye’ye milyonlarca mültecinin gelmesine, PKK, PYD’nin Suriye topraklarında güçlenmesine, DEAŞ gibi bir belanın bu coğrafyada palazlanmasına neden olundu. Tüm bu süreçlerde Davutoğlu, ‘Suriye ile ilgili pişmanlığının’ olmadığını söylese de, stratejik derinlik analizlerinin ‘sığ’ kaldığını gözlemledik. ‘Komşularla sıfır sorun’ diye yola çıkıp, ‘değerli yalnızlık’ ile son bulan sözde doktrinde Davutoğlu’nun eseri.
Suriye sınırında Rus savaş uçağının düşürülmesi talimatını vererek, iki ülke arasında büyük krize neden olan da aynı Davutoğlu.
***
Konya’da referandum öncesi ‘evet’ demeden ‘evet’ mitingine katılarak savrulmalar yaşayan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baskısıyla Başbakanlığı bırakan, sonrasında “Sayın Cumhurbaşkanı aleyhinde tek bir söz şimdiye kadar duyulmadı bundan sonra da duyulmayacak. Onun onuru benim onurumdur, onun ailesi benim ailemdir" dedikten sonra, sert muhalefetini sürdüren de kendisi.
7 Haziran-1 Kasım arasında bombaların patladığı kaotik bir dönem için, “Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır” diyen, ama o konuda net bilgi vermeyen Davutoğlu, profesör kimliğiyle abarttığı özgüveni nedeniyle hatalarına devam ediyor.
Partisinin anketlerde yüzde 1-2 bandında görülen oyuna rağmen 6’lı masadaki ‘yanlış’ beyanları bu özgüvenin sonucu.
***
Davutoğlu, takımı gol atacakken gereksiz çıkışlarıyla ofsayta düşen santrafor gibi. Bazen rakip oyuncuya da hakeme de takım arkadaşına da kızıyor. Tribündeki taraftarlar ise olan biteni görüyor.
Davutoğlu’nun partisinin oy oranını ve geçmişteki hatalarını göz önüne alarak yeni politikalar ve yeni söylemler üretmesi Türkiye’nin hayrına olacak.
Yoksa yayayken araçlara, araçtayken yayalara sinirlenenler gibi çelişkileriyle baş başa kalacak.