Davutoğlu: Bakanlık Fanidir, Hocalık Bakidir

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ben dışişleri bakanı olduğumda, daha önce beni öğretim üyesi ve başbakan baş danışmanı olarak tanıyan büyükelçilerimiz, bir müddet 'hocam' diye hitap etmeye devam ettiler. Her seferinde de özür dilediler....

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Ben dışişleri bakanı olduğumda, daha önce beni öğretim üyesi ve başbakan baş danışmanı olarak tanıyan büyükelçilerimiz, bir müddet 'hocam' diye hitap etmeye devam ettiler. Her seferinde de özür dilediler. Bir kaç kere dinledikten sonra şunu söyledim, 'Bir daha bu sebeple benden özür dilerseniz bana ve değer verdiğim en büyük makama bunu hakaret telakki ederim. Bakanlık geçicidir, hocalık bakidir." dedi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nin yeni akademik yılı açılış törenine katıldı. Davutoğlu, burada 'Yeni Türkiye Vizyonu ve Üniversiteler' konulu ilk dersi verdi. Gittiği her şehre; o şehrin tarihteki yeri, önemiyle ilgili bir isimlendirme yaptığını belirten Davutoğlu, Mardin için 'biblo şehir', Konya için 'merkez şehir', Erzurum için 'kale şehir', İzmir için 'ufuk şehir' Bursa için 'ulu şehir', Kırşehir için 'tohum şehir' dediğini hatırlattı.

Davutoğlu, şöyle konuştu: "Samsun'a gelirken düşündüm, Samsun'u nasıl isimlendirmek lazım diye; Aklımdan 'meşale şehir' geçti.

İstiklalimizin meşalesinin, istikbalimizin meşalesinin parladığı şehir. Samsun, çok köklü bir geleneğin, büyük bir devlet ve kültür geleneğinin, tam da dumura uğradığı zannedildiği bir dönemde; esaretin, istiklalin, o onur verici görkemli geçmişini örteceği zannedilen bir dönemde, 19 Mayıs günü Gazi Mustafa Kemal'in Samsun'a gelişiyle bir meşalenin yakıldığı ve o meşaleye her zaman ev sahipliği yapmaktan da onur duyan bir şehrimizdir. Eğer o meşale yakılmamamış olsaydı ve o meşale etrafında kitleler, Anadolu'nun her yanından saf saf, fevc fevc Erzurum Kongresi'ne, Sivas Kongresi'ne, Ankara'ya Büyük Millet Meclisi'nin açılışına yürümemiş olsalardı, biz de başka bir çok milletler gibi belki de bir dönem sömürgecilik gibi bir zilleti yaşamak durumunda kalabilirdik. Eğer onu yaşamamışsak ve tarihimize geriye dönüp baktığımızda, hep özgür ve başı dik bir millet olma onurunu bugün de taşıyorsak, Samsun'da başlatılan, yanan o meşalenin büyük bir payı vardır. Onun için Samsun, tarihimizin meşale şehridir ve bu meşale samsun'da yandıkça, ilelebet bu topraklar hür ve özgür bir milletin mekanı olacaktır. Onun için buraya gelirken, sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin 62. dönem hükümetinin başbakanı olarak, o büyük ağır sorumluluğu üstlenmiş bir başbakan olarak değil, bu özgürlüğün gelecekteki teminatı ve bekçisi olacak olan gençliğimizi yetiştiren eğitim kurumları olarak ve öğretim üyeleri, meslektaşlarım olarak sizlerle dertleşmeye geldim. Onun için dikkat ederseniz, protokoler bir giriş yapmadım. Burada benim zihnimdeki yeni zihniyetin, sadece yeni Türkiye değil, dünyada oluşmakta olan yeni zihniyetin ve bunun yansıması olarak yeni Türkiye'deki üniversite ve entellektüel zihniyetin temellerini sizlerle tartışmak ve paylaşmak istiyorum. Burada konuyu aktarırken de bir hoca ve bir öğretim üyesi kimliğiyle bulunduğumu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Çünkü gerçekten özlüyorum. Ders salonlarını, sınıfları özlüyorum. Bu özlemle bazen başladığımda beni kolay kolay durduramıyorlar. Onun için dersimin ne kadar süreceği konusunda size ne işaret verildi bilmiyorum ama benim için önü açık bir ders."

Öğretimin bir insani ilişki olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Öğretim insandan insanadır, araç ne kadar gelişirse gelişsin, hocayla talebenin yan yana oturmasından göz göze bakmasından, gönül gönüle bakmasından doğan verimi ve felsefi derinliği ikame edemez. Hiç bir iPad veya diğer bir çok teknolojik araç, bilgisayar onun yerini ikame edemez ve hiç bir unvan ondan daha önemli değildir. Ben dışişleri bakanı olduğumda, daha önce beni öğretim üyesi ve başbakan baş danışmanı olarak tanıyan büyükelçilerimiz, bir müddet 'hocam' diye hitap etmeye devam ettiler. Her seferinde de özür dilediler. Bir kaç kere dinledikten sonra şunu söyledim; 'Bir daha bu sebeple benden özür dilerseniz bana ve değer verdiğim en büyük makama bunu hakaret telakki ederim. Bakanlık geçiçidir, hocalık bakidir.' Bir insana 'hocam' demek için. Ölümle de son nefesle de bitmez. Hala ben görmediğim hocalarım vardır açık söyleyeyim. Rüyalarımda bazan Gazali ile Hegel ile tartıştığımı hatırlarım doktora tezimi yazarken. Görmediğim halde onlar benim hocam. Ben onları hayal ederek, kitaplarını okurken hangi medeniyetten, hangi kültürden olursa olsun, onların dünyasına nüfuz ederek okumaya çalışırım. Onlar neyle hesaplaştılar?" şeklinde konuştu.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri