Davutoğlu: 2013 Mayıs'ında Beklenti Terör Unsurlarının Türkiye'yi Terk Etmesiydi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz yıl çözüm sürecine ivme katma iradesi gösterdiklerini belirterek mart, nisan aylarında TBMM'de Çözüm Komisyonu, Nisan 2013'te de Akil İnsanlar Heyeti'nin oluşturulduğunu hatırlattı. Ardından "Beklenti,...

Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz yıl çözüm sürecine ivme katma iradesi gösterdiklerini belirterek mart, nisan aylarında TBMM'de Çözüm Komisyonu, Nisan 2013'te de Akil İnsanlar Heyeti'nin oluşturulduğunu hatırlattı. Ardından "Beklenti, mutabık kalınan husus neydi?" diye soran Davutoğlu, "Mayıs ayında bu terör unsurlarının Türkiye'yi terk etmeleriydi. Terk ettiler mi? Mayıs ayında bunu ilan etmelerine rağmen Türkiye'yi terk edip, silahsızlanma yönünde herhangi bir adım attılar mı? Hayır. Çünkü onlar bu zamanı kazanıp, Türkiye'yi tekrar istikrarsızlaştırma çabası içine girdiler." diye konuştu.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, TMM'deki AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada çözüm sürecinde gelinen noktaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Hükümetin çözüm süreciyle aidiyet ve kardeşlik bağını güçlendirmeye çalışırken birilerinin de aidiyet bağını zayıflatmaya çalıştığını iddia eden Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Kobani bahane edilerek yapılan eylemlerden sonra şimdi herkesin bir muhasebe yapma vaktidir. Biz 2005'te sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakan olarak Diyarbakır'da yaptığı konuşmadan sonraki bütün o süreçte aslında insan haklarına ve özgürlüklerin yaygınlaşmasına dayalı olarak Türkiye'nin evrensel standartlarda demokratik bir ülke olması ve vatandaşların özelliklerinin her bir özelliğine saygı gösteren bir siyaset anlayışını ilan ettik. O günden bugüne ne zaman Türkiye'de bütün vatandaşlar kenetlenmiş ve yeni bir Türkiye idealiyle yola çıkmışsa engellenmeye çalışıldı. Bu ilk defa olmuyor. 2005'te bu yaklaşım Diyarbakır'da ilan edildikten sonra 2006'da o zaman adından başka hiçbir özelliği cumhuriyet ile bağdaşmayan ve darbe çağrıları yapan cumhuriyet mitingleri yapıldı. Arkasından 'e-muhtıra' verildi. Biz yılmadık. Bütün yolları, yöntemleri değerlendirerek bu terör belasından, bu sorundan ülkemizi kurtarmak için yoğun bir çaba içine girdik. Arkasından Oslo süreciyle ilgili provokasyonlar yaşandı. Dün dinlediniz şimdi HDP sözcüleri sanki barış melekleri gibi çağrıda bulunuyorlar. Sanki onların Kobani bahanesiyle yapılan o talandan, o vandalizmden, o baskıdan, o zulümden hiç hisseleri yokmuş gibi hükümete çağrıda bulunuyorlar. Bu çağrıların karşılık bulması için herkesin dürüst bir şekilde muhasebe yapması lazım."

Geçtiğimiz yıl çözüm sürecine ivme katma iradesi gösterdiklerini belirterek Mart, Nisan aylarında TBMM'de Çözüm Komisyonu, Nisan 2013'te de Akil İnsanlar Heyeti'nin oluşturulduğunu hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "Beklenti, mutabık kalınan husus neydi? Mayıs ayında bu terör unsurlarının Türkiye'yi terk etmeleriydi. Terk ettiler mi? Mayıs ayında bunu ilan etmelerine rağmen Türkiye'yi terk edip, silahsızlanma yönünde herhangi bir adım attılar mı? Hayır. Çünkü onlar bu zamanı kazanıp, Türkiye'yi tekrar istikrarsızlaştırma çabası içine girdiler. O günlerde tam da çözüm ümitleri büyük bir ivme kazanmışken Türkiye'de Gezi provokasyonları yaşandı. Bu gezi provokasyonları dolayısıyla hemen geri adım attılar. Arkasından hükümetimiz kararlı bir şekilde çözüm iradesini, demokratikleşme iradesini gösterdi. 30 Eylül demokratikleşme paketini açıkladı. 12 yılın en kapsamlı demokratikleşme paketini devreye soktu. 16 Kasım'da Diyarbakır'da Sayın Başbakanımız ile birlikte Sayın Barzani'nin birebir yaptıkları çağrılarla çözüm süreci tekrar ivme kazandı. Bu sefer 17 ve 25 Aralık provokasyonlarıyla yine darbe vurmak istediler. O zaman bu darbe teşebbüslerine karşı da HDP kararlı bir tavır ve tutum sergilemedi. Buna rağmen biz kararlılıkla çözüm süreci irademizi ortaya koyduk. Hiç tereddüt etmedik. Çünkü biz birilerini memnun etmek için değil, ezelde kardeş olan bu milletin her bir ferdini ebediyete kadar kardeş kılmak için çözüm süreci iradesini ortaya koyduk. Malazgirt'te Alparslan'ın ordusunda yan yana duranların, İstiklal harbine kadar her bir meydan okuma karşısında yan yana duran bu tarihi kardeşliğin ebediyete kadar sürmesi ve Cumhuriyet idealinde herkesin birleşmesi, eşit vatandaşlık idealinde birleşmesi için bu çözüm iradesini ortaya koyduk. Haziran ayında bunun için yasa çıkardık. Biz bu yasalarla çözüm sürecine bütün tarafların ve onların da istediği gibi bir hukuki çerçeve oluştururken, onlar, Ankara'da siyaset yaparken ilişkide oldukları bazı gruplar şehirlerimizin etrafında kendilerine has bir düzen kurma çabası içine girdiler. Eşkıyalık yapmaya ve haraç almaya kalktılar, tehditler, şantajlar yaptılar. Biz bunların hepsini takip ettik. Hepsinin üzerine gitmek kararlılığını gösterdik ve bekledik ki HDP çıksın ve kendi çözüm süreci perspektifini açık bir şekilde ortaya koysun."

'ZULÜMDE BERABERLER, ZALİMLİKTE BERABERLER'

Yeni hükümeti kurduktan sonra daha güvenoyu almadan yaptıkları ilk toplantının çözüm süreci mekanizmasını oluşturma toplantısı olduğunun altını çizen Başbakan Davutoğlu, "1 Ekim'de Başbakanlık Kararnamesiyle çözüm sürecinin mekanizmasını ortaya koyduk. Peki cevap ne oldu? 6-7 Ekim'de eşkiyalıklarını zirveye çıkardılar. Biz bunlara sessiz mi kalacağız? Şunu mu bekliyorlar; biz bu iradeyi sürdürelim ki sürdüreceğiz. Bizim bu irademiz onlarla değil, barış isteyen bu ülkede hiçbir ananın yüreğine acı düşmesine razı olmayan 77 milyon vatandaşımız adına bu süreci yürütüyoruz. Ama beklentileri şuysa, bir taraftan 'çözüm' ama diğer taraftan kamu düzenini aşındıra aşındıra Doğu'da aynı Kobani'de, Haseke'de başka yerlerde olduğu gibi kendilerinden başka hiçbir siyasi gruba hak, hayat alanı tanımayan bir defakto durum oluşturalım diyorlarsa buna izin vermeyiz. Bu kürsüde 2 hafta önce 'CHP ve HDP niye Esed'i destekliyorlar biliyor musunuz? Birisi Türk Baas'ı diğeri Kürt Baas'ı' demiştim. Hemen teyit edici hamle geldi. HDP'li bir milletvekili döndü AK Parti'ye karşı seküler güçlerle işbirliği çağrısında bulundu. Aynen 2006'da Cumhuriyet Mitingleri görüntüsü altında 'ordu göreve' diye çağrı yapanlar gibi. Şimdi HDP pozisyonunu tespit etsin. Eğer çağrısı CHP'ye ise daha Dersim'den özür dileme erdemi bile göstermeyen bir partiyle bir arada olacaklarsa beraberlikleri hayırlı mübarek olsun. Zulümde beraberler, zalimlikte beraberler. IŞİD'i desteklemekte, Esed'i desteklemekte eğer beraberlikse buyursunlar. Biz ise bu topraklardaki her bir kardeşimizle beraber hiçbir ayrım, etnik ve mezhebi fark gözetmeden her biriyle beraberiz." dedi.

'6-7 EKİM'DE YAPILANLAR DEMOKRASİYE DE ÇÖZÜM SÜRECİNE DE İHANETTİR DESİNLER'

Ardından HDP'ye çağrıda bulunan Başbakan Davutoğlu, "Dün 'siyasi parti olarak davranırlar ve yasal çerçeve içinde hareket ederlerse tabi ki çözüm sürecinde herkes bizim muhatabımızdır' dediğim zaman alınmışlar. Ama kusura bakmasınlar yapmaları gereken şey barışçıl, demokratik siyaseti kabul etmeleridir. Şiddeti mazur gördükleri zaman bu siyasetin dışına çıkarlar ve muhatap olma niteliğini kaybederler. Çıksınlar ve açık bir şekilde '6-7 Ekim'de yapılanlar demokrasiye de çözüm sürecine de ihanettir' desinler. Sadece Türkiye'nin geneliyle ilgili değil, bölgeye de gittiklerinde Diyarbakır'da, Van'da, Bitlis'te, Muş'ta, Siirt'te, Batman'da, Şırnak'ta, Hakkari'de sıradan vatandaşlara gidip sorsunlar. Bu olayları kimse onaylamıyor, çünkü bu vatandaşlarımız biliyorlar ki çözüm süreci demek barış ve istikrar demek. Çünkü bu vatandaşlarımız biliyorlar ki çözüm süreci demek Türkiye'nin ekonomik kalkınmasından bütün bölgenin pay alması demek. Onun için işyerlerini yıkmaya kalkıştılar. Şimdi bir kez daha buradan sesleniyorum; hükümetimizin çözüm süreci konusundaki iradesi tam ve kesindir. Kimse bundan şüphe etmesin. Ama çözüm sürecinin başarıya ulaşması için kamu düzenini koruma konusundaki irademiz de aynı ölçüde kesin ve kararlıdır. Eğer bu hususlarda mutabık kalınırsa Türkiye'de bütün aktörler elinden gelen çabayı gösterirse bizim için de herkes muhataptır. Nihayet bütün bu zor ve çetin yolları beraber yürüttük. Ama beraber yürüme iradesi birlikte yol yürürken bir taraftan da sağı solu yakıp yıkmak haline dönüşürse, bu yol yürüme iradesinin dışında bir yere yönelmiş demektir. Bu kararlılığımızı sürdüreceğiz. Çözüm sürecindeki bu kararlılığımızı istismar etmek isteyen MHP'ye de CHP'ye de buradan bir kez daha sesleniyorum. Türkiye'nin birliğini, beraberliğini korumak, savunmak Ankara'da olmaz; alana inin alana."

'TAVRIMIZ DEĞİŞMEDİ'

Davutoğlu, konuşmasının sonunda ise partilerinin tavırlarının kurulduğu günden bu yana değişmediğini savundu: "Karşımıza kim çıkarsa çıksın, kim engel olmaya çalışırsa çalışsın AK Parti kadroları Türkiye'nin her yerinde al bayrağı da dalgalandıracak, vatanın birliğini de insanların hak ve özgürlüğünü de savunacak. Nasıl dünyada biz Brüksel'de Avrupalı, Taşkent'te Asyalı, Ortadoğu'da Ortadoğulu gibi konuşuyorsak Türkiye'de de Edirneliyle konuşurken Edirneli'nin diliyle, ruhuyla konuşuruz. Diyarbakırlıyla aynı dilde konuşuruz. İzmirliyle, Trabzonluyla, Hakkariliyle, Kayseriliyle, Samsunluyla konuşuruz. Bu şehirlerimizin bu şehirlerdeki hemşehrilemizin hepsiyle konuşabilen tek parti AK Parti'dir. 2002 3 Kasım'ından bu yana Genel Başkanımızı yasakladılar, bu tavrımız değişmedi. Darbe teşebbüsleri organize edenler oldu, bu tavrımızı değiştirmedi. E-muhtıra verildi, tavrımızı değiştirmedi. Parti kapatma davası açıldı, tavrımız değişmedi. Gezi provokasyonları yapıldı, tavrımız değişmedi, 17-25 Aralık provokasyonları yapıldı, tavrımız değişmedi. Kobani provokasyonu yapıldı, tavrımız değişmedi. Çünkü bizim tavrımız, milletin ve tarihin tavrıdır, bir siyasi partinin tavrı değildir sadece. Bizler sinmedik, Allah da şahit, millet de şahit, zikzak yapmadık, verdiğimiz sözden geri durmadık, cahilin tehdidinden geri adım atmadık, namerdin tuzağına hiçbir zaman boyun eğmedik. Sadece milleti dinledik, sadece vicdanımızı dinledik, sadece tarihten gelen ecdadın sesini dinledik ve dinlemeye devam edeceğiz. Biz gönül kulağıyla duyar, gönül diliyle konuşuruz. Gönül kulağıyla duyan, gönül diliyle konuşanlar milletle beraber aynı hissiyatı yaşarlar." CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri