Okullardaki veli toplantıları ile bireysel görüşmelerde olduğu gibi tercih danışmanlığına da genelde anneler geldi. Anneleri görünce de Rabbim iyi ki “Cenneti annelerin ayakları altına(dır)” (Nesâî, Cihad, 6) koymuş diyorum. Yoksa cennet babaların ayakları altına konulmuş olunsaydı herhalde çocukların işi bugünkünden çok daha zor olurdu diye düşünüyorum.
Tercih danışmanlığına genelde anneler geldi dedik. Bu da çocuk eğitiminde annelerin fedakârlığının yanı sıra babalar tarafından annelere gereken desteğin verilmediğini de göstermektedir. Babalar genelde işin maddiyatına bakmaktadırlar. Başka bir ifade ile bankamatik görevi yapmaktadırlar. Oysa çocuk eğitiminde anneleri yalnız bırakmayan babalar, ağırlıklarını hissettirdiklerinden bu, çocukların başarısını artırmaktadır. Bu konuda İmamı Gazali: “Baba, baba olduğunu ve büyüklüğünü hissettirmelidir. Anne de çocuğunu baba ile korkutmalıdır…” der.
Evet, babalar bugün çocuklara ağırlıklarını hissettir(e)memektedirler. “Biz görmedik onlar görsünler…” diyerek çocukların her istediklerini alarak rahata alıştırmaktadırlar. Bu da çocukların sorumluluk bilincinin gelişmesini engellemektedir.
Çocukların ihtiyacı olduğu zamanlarda gerekli ilgi ve sevgiyi göstermeyen babalar, vicdanlarını rahatlatma adına işi sadece maddiyatla çözmeye çalışmaktadırlar. Hal böyle olunca da babalar ağırlıklarını hissettir(e)memektedirler. Bugünün çocuklarının maddiyata değil baba ile geçirilen kaliteli zamana ihtiyaçları vardır.
Evde babanın ağırlığı olmayınca çocuklar, anneleri de pek dikkate almamaktadırlar. Evde kendi başına buyruk olan çocuklar, ders çalışma konusunda da bildiğini okuyacak ve ders çalışmayacaklardır. Zamanında ağırlığını hissettir(e)meyen babalar; çocukların puanlarını görünce de hocam: “Aslında çok zeki fakat ders çalışmadığından düşük aldı. Oysa bir ders çalışsa çok iyi puan alacaktı.” serzenişinde bulunmaktadırlar.
Evet, eskiden olduğu gibi günümüz çocuklarında da zekâ problemi yok. Bu çocuklarda zekâ problemi olmadığına göre tek problem ders çalışmayı öğrenememeleridir. Hocam bunda ne var öğrenemeyecek. Gitsin çalışma masasına otursun başlasın çalışmaya. Bu söylemde güzeldir. İşte en büyük problemde çalışma masasına oturamamaktır. Bu konu ayrı bir yazı konusu olduğu için buraya girmeyeceğim. “Çalışma Masasına Oturmayı Öğrenemeyen Çocuklar” yazımı (Bayramlık İstemeyen Çocuklar, 4.Baskı, Tebeşir Yayınları, Konya,2016) okuyabilirler.
“Hocam hangi meslek lisesi daha iyi ya da şu meslek lisesi nasıl?” sorusu karşılaştığımız soruların başlarında yer almaktadır.
Velilerin ve öğrencilerin en büyük eksikliği meslek liselerindeki bölümlerinden haberdar olmamalarıdır. Velilere ve öğrencilere meslek liselerinin isimlerinden daha çok bölümlere göre tercih yapmaları gerektiğini söyledik. Çünkü İmam Hatip Liseleri dışındaki Meslek Liseleri aynı isimle eğitim öğretim yapmaktadırlar. Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi.
Meslek liselerinin isimleri aynıda olsa içindeki bölümler farklı olduğundan tercih yaparken ilgi ve yeteneklerine göre tercih yapılması gerektiğini ifade ettik. Mesela hemşirelik, adalet, bilişim, makine gibi bölümleri okumak isteyenlerin meslek ve teknik liseye gitmesi gerektiğini ancak her mesleki ve teknik lisede bu bölümlerin olmadığını ifade ettik.
Veliler yine: “Hocam çocuk aslında zeki fakat çalışmadığı için düşük puan aldığını bizde biliyoruz. Bu çocuğu özel okula versem nasıl olur?” sorusuyla çok kez karşılaştık.
İşte diyoruz sorunda burada ya. Çalışmayan ya da çalışmayacak bir çocuğu özel okula göndermekle ne değişecek. Bana sorarsanız değişecek tek şey de babanın kendini rahatlatma adına vicdanıdır. Çalışmayacak çocuk, devlet okuluna gitse ne olacak özel okula gitse ne olacak. Onun için bu konuyu iyi düşünmek ve babanın vicdanı ile çocuğunun ders çalışma kararı sağlıklı bir şekilde değerlendirilerek karar verilmelidir. Okumayacak ya da okula gidip de ders çalışmayacak çocukları okumaya zorlayarak hem çocuklara hem de kendilerini sıkıntıya sokmamalarını tavsiye ettik. Bu çocukları açık liseye kayıt yaptırarak bir iş ve mesleğe yönlendirmelerini önerdik.
Sonuç olarak ders çalışma konusunda “Yazın başı pişenin kışın aşı piştiğini” bir kez daha gördük. Sanal âlemde fazla gezinen çocukların TEOG da olarak iyi bir puan çıkaramadıklarını gördük. Evde ağırlığını hissettiren babaların çocuklarının daha başarılı olduklarını gördük. Maddi açıdan daha çok manevi açıdan ailesinden destek alan çocukların daha başarılı olduklarını gördük. Son olarak Rabbim ilmi isteyene verdiğini gördük.