Flört yangını kitabım (16)
Flört ederken dağılan ve kopan flört örmekleri ve bunların çok yüksek olan oranlarda olmaları başta kızlarımızı ve hepimizi korkutmalıdır.
Münevver Karabulut ve Cem Gariboğlu’da böyle bir sevdaya yakalanmış gençlerdi. Ancak bu flört hikayesi, kızımızın bizzat flört ettiği ve “seni deliler gibi seviyorum” dediği delikanlı tarafından öldürülmesi ile sonuçlandı.
Flört yangının büyük bu kadar boyutlara ulaşması, TV’ler ve orada yayınlanan diziler kanalıyla gerçekleştirilmektedir. Bu adamların tek derdi daha çok reyting ve daha çok para kazanmaktır. Ülke gençliği, ülkenin flörtle dökülen kızları, dağılan aileler, yıkılan yuvalar, boyunları bükük kalan çocuklar onların umurlarında değildir.
İnternettte bana gelen ve flörtüm tehlikelerini ortaya koyan yaşanmış iki hikâyeyi size sunmak istiyorum.
İlki televizyonlarda dizilerin çocuklar ve gençlerin üzerindeki olumsuz tesirlerini göstermektedir. Olay bir televizyon kanalı sahibinin odasında geçmektedir.
<> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <>
Özel kalem müdürü, telaşla girdi.
- Efendim, çok özür dilerim. Bir şey arz etmek istiyorum.
- Söyle bakalım…
- Efendim, şu anda bizim kanalımızda biraz erotik bir film oynuyor... İzleyicilerden büyük tepki var... Telefonlar susmuyor... Aileler, çocuklarına zarar verdiğini söylüyorlar... Filmi keselim mi?
- Ne münasebet canım. Hangi çağda yaşıyoruz? Biraz çağdaşlık öğrensinler. El âlem cinselliği okulda ders olarak öğretiyor...
Görevli dışarı çıktı...
On dakika kadar geçmişti ki, program müdürü geldi.
- Şey, efendim... Çok özür dilerim... Faks, e-mail ve telefon yağmuruna tutulduk.
- Santrallarımız kilitlendi. Millet ölçüyü kaçırıp, sövmeye de başladı. Şu filmi kaldırsak mı acaba?
- Olmaz dedim ya… Hem bu filmde ne var anlayamadım? O arayanların cinsel hayatı yok mu?
- Ama çocuklar…
- Çocukların da gözü açılsın. Bırak da bir şeyler öğrensinler...
- Peki efendim.
Adam dışarı çıktı. Bir çeyrek geçmemişti ki, tekrar göründü. Patron konuşturmadı bile.
- Ulan gene aynı mevzuysa sakın girme! Bir şey söyleme! Yeter be…
- Adam kapının aralığından:
- Başka bir konu var efendim.
- Neymiş o?
- Kızınız efendim... Bale kursundan çıkıp eve giderken, 4 sapık tarafından tecavüze uğramış.
Çocukcağız perişan. Şu an hastanede!!!
- Neeee? Ulan bu memlekette hiç mi ahlâk, namus kalmadı be…
Yazar, yazının devamında kendi bu konu ile ilgili görüşünü anlatıyor.
Aynen, hikâyedeki gibi... Ama ateş, ''düştüğü yeri'' yakıyor…
Hele ''nasır''a basılınca; ''Cayırtı''nın bini bir para…
''Neee!.. Ulan bu memlekette hiç mi ahlâk, namus kalmadı be…
Bıraktınız mı ki, kalsın...
Alın işte; ''flört etmekten ne çıkar?'' diyerek, ''kız-erkek muhabbeti''ni teşvik ederek, ''Namus apışarasında değil, beyindedir'' diyerek, ''çocuk'' denecek yaştaki bir ''genç kız''ın daha hayatını kararttınız... Haberiniz var mı?
Hasan Karakaya
<> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <> <>
Gonca Gül rumuzuyla yazan bir okuyucu da;
Selam herkese.
Üç ay önce birisiyle tanıştım ve tanışmamızdan kısa bir süre sonra sevgili olduk.
Her şey çok güzel gidiyordu, ruh ikizimi bulduğumu düşünüyordum.
Çok âşık olup, çok kapılmıştım.
Ta ki, onun bir dikkatsizliği sonucu, aslında 2 yıldır nişanlı olduğunu ve 1 ay sonra evleneceğini öğrenene kadar...
Şu an bana yalvarıp yakarıyor, onunla bazı şeyler yaşandığı için onu yüz üstü bırakamam ama seni çok seviyorum, seninle olan dünyam apayrı, oraya ikimizden başka kimse müdahale edemez diye…
Ben ısrarla reddediyorum ama ona karşı olan zaafımı biliyor ve bırakmıyor peşimi.
İşin kötüsü ben de onu çok sevmiştim ve onun da beni sevdiğine inanıyorum.
Napmalıyım ben, kendimi o kadar çaresiz hissediyorum ki...