Cumhuriyet Yazarı Sordu: Değdi mi Yalçın Akdoğan

Binali Yıldırım, Erdoğan'ın onayıyla yeni kabineyi dün açıkladı. 8 Bakan koltuğuna veda ederken en dikkat çeken isim Yalçın Akdoğan oldu. Cumhuriyet Yazarı da sordu: Değdi mi Yalçın Akdoğan?

Resmi olarak 65. Cumhuriyet Hükümeti, Sözcü'ye göre 7. Tayyip Hükümeti ve Kılıçdaroğlu'na göre "Saray Hükümeti" diye nitelendirilen, Erdoğan'ın mutlak karar verici olduğu yeni Hükümet dün Başbakan Binali Yıldırım tarafından Başbakanlık yerine Saray'da açıklandı.

Aslında son dönemin moda kelimesiyle ifade edecek olursak Türkiye dün itibariyle "fiili" olarak "Partili Cumhurbaşkanlığına" da geçmiş oldu.

Saray'da açıklanan ve bugün ilk toplantısını Saray'da Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkanlığında yapacak olan yeni hükümette 8 Bakan koltuğuna veda etmek zorunda kaldı.

HEM PARTİDEN HEM DE HÜKÜMETTEN TASFİYE

Bir gün önce partinin en üst düzey karar organı olan MKYK'dan tasfiye edilen Akdoğan, bir gün sonra da Kabinedeki koltuğunu kaybetmiş oldu.

Öte yandan Yalçın Akdoğan'ın tasfiye edileceğini Yeni Bakanlar Kurulu açıklanmadan bir gün önce Twitter fenomeni Fuatavni de yazmıştı.

ÇÖZÜM SÜRECİ AKDOĞAN'A, SURİYE DAVUTOĞLU'NA

Akdoğan'ın tasfiyesiyle ilgili kulislerde Dolmabahçe fotoğrafı gerekçe gösteriliyor. Hatta Suriye fiyaskosunun "Devrik Başbakan" Ahmet Davutoğlu'na, Çözüm Süreci'nin faturasının da Yalçın Akdoğan'a kesileceği ifade ediliyor.

Cumhuriyet Yazarı Mustafa Halif, yeni Bakanlar Kurulunu değerlendirdiği bugünkü yazısında Yalçın Akdoğan'a "Yaptıklarına değdi mi Yalçın Akdoğan" diye sormuş...

HDP'nin yüzde 13 oy aldığı, AKP'nin tek başına iktidarını kaybettiği 7 Haziran sonrası Yalçın Akdoğan, "HDP artık çözüm sürecinin filmini çeker" demişti. Hem partide hem de Hükümette koltuğunu kaybetmesi sonrası Yalçın Akdoğan'la ilgili sosyal medyada dün konuşulanlardan birisi de "Artık Çözüm Süreci'nin filmini çeker" paylaşımlarıydı...

İşte Cumhuriyet Yazarı Mustafa Halif'in değerlendirmesi;

Günlerdir konuşuluyor kimlerden oluşacak diye... İsimler, eğilimler hepsi masaya yatırılıyor. Sanki koltuklarını doldurabileceklermiş, özgürce icraat yapabileceklermiş gibi. 65. Hükümet’in üyeleri kelimenin tam anlamıyla “bakan”lar kurulunu oluşturuyor.

İradelerini, icraatlarını “tek bir adam”a teslim etmiş, onun ağzının içine, oradan çıkacak “kutsal emirlere” “bakan”lar... İtaatte kusur etmeyen, yıllardır gözünün içine bakan da “baş bakan”...

Bugün millete “külliye” diye pazarlanmaya çalışılan, 1000 odalı, yüzme havuzlu Saray’a gidecekler, ilk toplantılarını “huzur”da gerçekleştirecekler. Ne mutlu onlara tarihe geçecekler... Kendi bulundukları parlamentoya, koltuklara ihanet edip ülkeyi “tek adam rejimine” götürme çalışmasını yapan ekip olarak hatırlanacaklar. Pazar günkü atama kongresinde de dünkü grup toplantısında da Binali Yıldırım açıkça ilan etti: Yolları; Erdoğan yolu, işleri; şu an anayasa, kuvvetler ayrılığı tanımadan fiilen ülkeyi yöneten Erdoğan’a yasal bir meşruiyet sağlamak...

Dün grup toplantısında konuşmaya çalışırken izledim Yıldırım’ı... Kendinden, yapacaklarından çok Erdoğan’dan ve onun haklarından bahsetti. Dedi ki:

“Şimdi diyorlar ki değerli arkadaşlar, efendim Cumhurbaşkanı memleket meselelerine karışıyor, eskiler gibi otursun orada. Temsili olsun. Ben soruyorum şimdi, milletime soruyorum. 21.5 milyon vatandaşın oyunu alan bir Cumhurbaşkanı ne yapacak? Millete karşı sorumluluğu var, ben sorumsuzum diyemez. Siyasi sorumluluğu var. İşte Cumhurbaşkanımız da bunun gereğini yapıyor. Ülke güvenliği için, ekonomi için, barış için, kardeşlik için, kurumların uyum ve ahenk içinde çalışması için her türlü inisiyatifi kullanıyor, bundan sonra da kullanmaya devam edecek.”

Tabii şimdi yandaşlar “güvenlik, ekonomi, kurumların çalışması için her türlü inisiyatifi o kullanıyorsa siz ne yapacaksınız?” diye sormayacak. Eski “merkez”in “fatihleri” ne başarılıydı yazılarından fırsat bulup bu çarpıklığı sorgulamayacak. Biz hepsinin yerine yaparız, sorarız...

Bu arada AKP’nin “içeridekilerden” çok “dışarıdakilerden” haber veren bir kaynağım önceki gün partinin önemli isimlerinden birinin istifa hazırlığında olduğunu aktardı. Bu “çiçek” gibi kulis doğrulanmadı ama başka bilgiler akmaya başladı. Abdullah Gül’ün etrafında her geçen gün biraz daha büyüyen bir halka oluşmaya başladığı... Bu halkanın AKP içinde ya da dışında nasıl bir oluşum gerçekleşebileceği konusunda fikir jimnastiğini artırdığı... Kaynak “aslında AKP’den dışlananlar adeta bir gölge kabine” dedi... Gül “başbakan”, Bülent Arınç “başbakan yardımcısı”, Ali Babacan “Ekonomiden Sorumlu Bakan”, Hüseyin Çelik “Milli Eğitim Bakanı”, Cemil Çiçek “Adalet Bakanı” diye saymaya başladı. Ben sadece dinledim. Oturup teker teker bu isimlerin “muktedir” oldukları günlerde yaptıkları olumsuzlukları ya da göz yumduklarını tartışmadım...

BİR DÖNEMİN "MEDYA KOMİSERİ"

Bitirirken önceki gün AKP’nin MKYK’sinde, dün kabinede ve MYK’de yer bulamayan bir isimden Yalçın Akdoğan’dan bahsetmek istiyorum. Kendisi Erdoğan adına medyaya “neyi nasıl yapacakları talimatlarını ileten, atılması gereken gazetecileri patronaja bildiren” isim olarak sivrilmişti. Kürt sorununda Dolmabahçe mutabakatındaki fotoğrafta yer almış, ancak.

Erdoğan’ın işaretiyle kısa süre sonra “şahinleşmişti”... Şimdi ne kabinede var, ne partinin yönetim kurullarında... Bol vakti olacak “özeleştiri” için... Belki bu süreçte kendine sorduğu sorulardan biri de “değdi mi” olur. İktidar gelir geçer, etraf boşaldığında en yakıcı soru sanırım budur.
 

ADVERTISEMENT

Şüphesiz en dikkat çeken isim Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan oldu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Medya Haberleri