Bizlere bugüne kadar hep Cumhûriyetin, demokrasinin en iyi idâre şekli olduğu söylendi, okullarda öğretildi hatta neredeyse kafamıza kazındı desek doğru söylemiş oluruz. İyi tamam da nedir, bunların ifâde ettiği hayat tarzı? Daha düne kadar herkesin keyfine dokunulmasın, çıkarı giderilmesin de nasıl yaşanırsa yaşansın gibi bir anlayış benimsendiği gözlemleniyordu. Yine dün halkı idâre etmek için çıktıkları kürsülerden: ‘Şöyle yapacağım, böyle yapacağım. Halkıma en yüksek refah seviyesi sunacağım.’ Diye nutuk atıp sonra hiç birini yerine getirmeyen bir sürü sahtekara alkış tutan bir halk vardı geçmişte. Fakat artık halk uyandı, her söylenene inanan, her söze alkış tutan biraz argo kaçacak ama ‘şakşakçı’ bir millet yok şimdi. Kendini hiçe sayanı millet de oylarıyla hiçe saydığını ispatlıyor. Bugün halk kendini idâre edenlerin yanlışlarını sorgulayan, uğradığı haksızlıkların hesâbını vermeye mecbur eden bir misyonda. Bunu öğünerek söyleyebiliriz. Milletimiz her türlü insan hakları ihlallerinde gâyet duyarlı. Geçmişte yenen haklarını geri almaya kararlı. Bu asil milletten beklenen buydu.
Ancak bugün milletimiz uyandı. Ama yaşadığımız rejimi ve demokrasiyi iyi bilmek durumundayız. Bize ne öğretildi bugüne kadar demokrasi ve cumhûriyet için. İyi bir rejim… gerisi… Neler var içinde? Ne gibi hak ve hürriyetler var. Bunları iyice bilmemiz gerekiyor.
Cumhûriyet, halk egemenliğinin ülkede hâkim olmasıdır. Cumhûriyet, bir devlet yönetim biçimidir. Esâsını iktidar oluşturur kaynağı ise halktır. Cumhûriyeti benimsemiş ülkelerin yönetim biçimi demokrasi iledir. Her ülkenin demokrasiden ne anladığı önemlidir. Genelde demokrasiyi bizim gibi sonradan benimseyen ülkelerde, tatbik safhasında çok ilkellikler yaşanır. Demokrasisi olmayan ülkelerde cumhûriyetin bir anlamı yoktur. Demokrasi yaşanmak içindir yaşanmayan bir lüks veya fantâzi olarak kalmamalıdır. Demokratik devletlerde, devlet, varlığını halkının ihtiyaçlarını görüp gözettiği sürece hayâtiyetini devam ettirebilir. Devlet halkının yararına hizmetler yapmakla yükümlüdür. Hatta devletin bu hizmetlerinin içinde halkının inançları noktasında her bireyin Cenâbı Hak ile olan ilişkilerini özgürce yürütmek için gerekli düzenlemelerin yapılmasına imkan sağlayabilme hususu da vardır. Demokrasilerde devlet, milletinin ortak ihtiyaçlarını temin etmek için gerek siyâsi gerekse hukûkî zeminlerde en iyi çözümleri halkına sunmak zorundadır. Devletin yaşaması için insanların memnun edilmesi mutlu kılınması elzemdir. Yaşadığı ülkede hep horlanan, küçümsenen, dışlanan bir yurttaş nasıl cumhûriyetin güzelliğinden dem vurabilir?
Oysa demokrasi içi boş bir fikir olmasa gerektir. Her bireyin kendi başına ahlâkî değerleriyle kıymetli görüldüğü, kendisine tanınan hak ve özgürlüklerinin korunmasının kaçınılmaz olduğu, özellerine dokunulmasının yasak bulunduğu, her türlü can ve mal emniyetinin sağlandığı mümbit bir zemindir demokrasi. İnsanların kültürel, etnik, dînî ekonomik farklılıklarına saygı gösterilmesi esastır demokraside. Demokratik ülkelerde başı örtülü başı açık, Kürdü Lazı Çerkezi Türkü hepsi eşittir. Ülkeyi oluşturan tüm vatandaşlar eşit haklara sâhiptir. Bürokratlar üs sınıf halk alt sınıf ya da câhiller gurûhu olarak görülmez. Toplum içindeki farklılıkların çoğulcu varlığının temsîlinin pek tabî olduğu ve farklı hayat tarzlarının bir arada olabilmesini sağlanır demokraside. Hatta devlet, bu farklılıkları birbirleriyle yarışabilir veya rekâbet edebilir hâle getirerek aralarında uzlaşı sağlar. Sosyal ve siyâsal alanlarda halkın önüne ‘tek’ tip dayatmalarla çıkılmaz. Herkesin serbestçe birbirleriyle zaman zaman rekâbet edeceği zaman zaman da uzlaşacağı kamusal etkinliklerin icra edildiği alanlarda icra edilir demokrasi. Meselelerin çözümünde birçok alternatifi içinde barındıran çoğulculuğu hedef koyan bir düzen şeklidir. Osmanlı bünyesinde neredeyse kırk bin çeşit milleti en âdil bir şekilde barındırdı. Şimdi ki demokrasilerde her millet özerkleşmeye kalkarsa birçok etnik yapıyı bünyesinde barındıran her demokratik ülkenin ayrışması kaçınılmaz olurdu. Unutmayalım ölesiye savunulan demokrasi çoğulculuğu içinde barındırır.
Cumhûriyetin bugün en çok savunulan yönetim biçimi olmasının sebebi halkın yararını gözettiği içindir. Halkın temel hak ve özgürlüklerin anayasa ile güvence altına alındığı erdemli bir rejimin adıdır demokrasi. Demokrasilerde halk egemenliğini, kendi hür irâdesiyle seçimlerde belirlediği iktidarlarla kendini yöneten idârecileri, yine kendi özgür irâdesiyle kullandığı oylarla belirler. İktidârı elinde bulunduran hükümetlerin icraatlarını beğenirse diğer seçimlerde yine onu seçer yoksa onu oylarıyla sandığa gömer başkasına hayat hakkı tanır. Demokrasilerde paşalar gibi pazarcılar da söz sâhibi ve haysiyetlidir. Demokrasiyi yaşatan; ‘Her yurttaş eşittir ilkesidir.’ Demokrasinin olmadığı ve demokrasinin yaşanmadığı cumhûriyetlerin bir anlamı yoktur. Demokrasiler yeri geldiği zaman vitrine konan, alınıp kullanılan yeri geldiği zaman da rafa kaldırılan bir düşünce sistemi değildir. Hele halkı yöneten din düşmanı elitlerin elinde hiç değildir. Halkın bir zamanlar canı pahasına sâhip çıktığı değerleri yerin dibine batırmak için türlü tezgahlar düzenleyen düzenbazların sâhip çıktığı bir düzen olamaz demokrasi. Askeri, sivil bürokratı el ele vererek halkı cumhûriyetin kıyısına itip aklılarınca ‘Cumhûriyeti korumak ve kollamak vazifesi’ icra eden, kendi halkını ölüm kuyularına gönderen seçkinlerin anladıkları demokrasi anlayışına bugün bütün dünya lânet etmektedir. Bütün bunlar ne için ve kime karşı yapıldı? Sözde halk için ve halka karşı cumhûriyet kollandı. İyi ya Cumhûriyet kimin kardeşim? Kimin rejimi cumhûriyet? Şurası kesin biline; “Cumhûriyet halkın rejimi”dir seçkin elitlerin değil. Demokrasi halkın kendi kendisini idâre etmesidir. Cumhûriyetlerde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir halkı küçük görenlerin değil.
Kalın sağlıcakla.
Ancak bugün milletimiz uyandı. Ama yaşadığımız rejimi ve demokrasiyi iyi bilmek durumundayız. Bize ne öğretildi bugüne kadar demokrasi ve cumhûriyet için. İyi bir rejim… gerisi… Neler var içinde? Ne gibi hak ve hürriyetler var. Bunları iyice bilmemiz gerekiyor.
Cumhûriyet, halk egemenliğinin ülkede hâkim olmasıdır. Cumhûriyet, bir devlet yönetim biçimidir. Esâsını iktidar oluşturur kaynağı ise halktır. Cumhûriyeti benimsemiş ülkelerin yönetim biçimi demokrasi iledir. Her ülkenin demokrasiden ne anladığı önemlidir. Genelde demokrasiyi bizim gibi sonradan benimseyen ülkelerde, tatbik safhasında çok ilkellikler yaşanır. Demokrasisi olmayan ülkelerde cumhûriyetin bir anlamı yoktur. Demokrasi yaşanmak içindir yaşanmayan bir lüks veya fantâzi olarak kalmamalıdır. Demokratik devletlerde, devlet, varlığını halkının ihtiyaçlarını görüp gözettiği sürece hayâtiyetini devam ettirebilir. Devlet halkının yararına hizmetler yapmakla yükümlüdür. Hatta devletin bu hizmetlerinin içinde halkının inançları noktasında her bireyin Cenâbı Hak ile olan ilişkilerini özgürce yürütmek için gerekli düzenlemelerin yapılmasına imkan sağlayabilme hususu da vardır. Demokrasilerde devlet, milletinin ortak ihtiyaçlarını temin etmek için gerek siyâsi gerekse hukûkî zeminlerde en iyi çözümleri halkına sunmak zorundadır. Devletin yaşaması için insanların memnun edilmesi mutlu kılınması elzemdir. Yaşadığı ülkede hep horlanan, küçümsenen, dışlanan bir yurttaş nasıl cumhûriyetin güzelliğinden dem vurabilir?
Oysa demokrasi içi boş bir fikir olmasa gerektir. Her bireyin kendi başına ahlâkî değerleriyle kıymetli görüldüğü, kendisine tanınan hak ve özgürlüklerinin korunmasının kaçınılmaz olduğu, özellerine dokunulmasının yasak bulunduğu, her türlü can ve mal emniyetinin sağlandığı mümbit bir zemindir demokrasi. İnsanların kültürel, etnik, dînî ekonomik farklılıklarına saygı gösterilmesi esastır demokraside. Demokratik ülkelerde başı örtülü başı açık, Kürdü Lazı Çerkezi Türkü hepsi eşittir. Ülkeyi oluşturan tüm vatandaşlar eşit haklara sâhiptir. Bürokratlar üs sınıf halk alt sınıf ya da câhiller gurûhu olarak görülmez. Toplum içindeki farklılıkların çoğulcu varlığının temsîlinin pek tabî olduğu ve farklı hayat tarzlarının bir arada olabilmesini sağlanır demokraside. Hatta devlet, bu farklılıkları birbirleriyle yarışabilir veya rekâbet edebilir hâle getirerek aralarında uzlaşı sağlar. Sosyal ve siyâsal alanlarda halkın önüne ‘tek’ tip dayatmalarla çıkılmaz. Herkesin serbestçe birbirleriyle zaman zaman rekâbet edeceği zaman zaman da uzlaşacağı kamusal etkinliklerin icra edildiği alanlarda icra edilir demokrasi. Meselelerin çözümünde birçok alternatifi içinde barındıran çoğulculuğu hedef koyan bir düzen şeklidir. Osmanlı bünyesinde neredeyse kırk bin çeşit milleti en âdil bir şekilde barındırdı. Şimdi ki demokrasilerde her millet özerkleşmeye kalkarsa birçok etnik yapıyı bünyesinde barındıran her demokratik ülkenin ayrışması kaçınılmaz olurdu. Unutmayalım ölesiye savunulan demokrasi çoğulculuğu içinde barındırır.
Cumhûriyetin bugün en çok savunulan yönetim biçimi olmasının sebebi halkın yararını gözettiği içindir. Halkın temel hak ve özgürlüklerin anayasa ile güvence altına alındığı erdemli bir rejimin adıdır demokrasi. Demokrasilerde halk egemenliğini, kendi hür irâdesiyle seçimlerde belirlediği iktidarlarla kendini yöneten idârecileri, yine kendi özgür irâdesiyle kullandığı oylarla belirler. İktidârı elinde bulunduran hükümetlerin icraatlarını beğenirse diğer seçimlerde yine onu seçer yoksa onu oylarıyla sandığa gömer başkasına hayat hakkı tanır. Demokrasilerde paşalar gibi pazarcılar da söz sâhibi ve haysiyetlidir. Demokrasiyi yaşatan; ‘Her yurttaş eşittir ilkesidir.’ Demokrasinin olmadığı ve demokrasinin yaşanmadığı cumhûriyetlerin bir anlamı yoktur. Demokrasiler yeri geldiği zaman vitrine konan, alınıp kullanılan yeri geldiği zaman da rafa kaldırılan bir düşünce sistemi değildir. Hele halkı yöneten din düşmanı elitlerin elinde hiç değildir. Halkın bir zamanlar canı pahasına sâhip çıktığı değerleri yerin dibine batırmak için türlü tezgahlar düzenleyen düzenbazların sâhip çıktığı bir düzen olamaz demokrasi. Askeri, sivil bürokratı el ele vererek halkı cumhûriyetin kıyısına itip aklılarınca ‘Cumhûriyeti korumak ve kollamak vazifesi’ icra eden, kendi halkını ölüm kuyularına gönderen seçkinlerin anladıkları demokrasi anlayışına bugün bütün dünya lânet etmektedir. Bütün bunlar ne için ve kime karşı yapıldı? Sözde halk için ve halka karşı cumhûriyet kollandı. İyi ya Cumhûriyet kimin kardeşim? Kimin rejimi cumhûriyet? Şurası kesin biline; “Cumhûriyet halkın rejimi”dir seçkin elitlerin değil. Demokrasi halkın kendi kendisini idâre etmesidir. Cumhûriyetlerde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir halkı küçük görenlerin değil.
Kalın sağlıcakla.