Güncel olaylar yazı serisi
Eskiden mevzi (yerel) kaldığı için dikkatimizi çekmeyen ama “Ateş, düştüğü yeri yakar” kaidesince anaları, babaları ve dostlarını perişan eden “Çocuk kaçırma olayları” şimdilerde büyük gürültülere sebep olmaktadır. Zira artık bu tür olayları gazeteler ve TV’ler “sansasyon (çekici)” bulmakta ve bu tür haberleri dönüp dönüp vermektedirler. Tabii bu tutum aslında iyi de olmakta kaçırılan çocuğun kendisi bulunması mümkün olmuyorsa hiç olmazsa başka aileler çocukları üzerindeki dikkatlerini artırarak onları daha çok koruma altına almaktadırlar.
2008 yılında kaçırılan ve bulunamayan çocuk sayısı 3000 çıvarında iken 2009’un Ekim ayı başında bu rakama ulaşılmış olduğu yetkililer tarafından açıklanmaktadır.
Bu küçük çocuklarımız kendi kendilerine ihtiyaçlarını gideremeyeceklerine göre bu çocukların başına gelenler nelerdir? Niçin kaybolan çocuklar bir türlü bulunamamaktadır? Hele kamuoyunda büyük infial doğuran “Kayseri de Ramazan Bayramı şeker toplamak üzere evlerinden ayrılan ve bir daha dönmeyen 3 yavrumuzun…” bulunabilmesi için bizzat Reis-i Cumhurun devreye girmiş olmasına rağmen onlardan bir ize rastlanamaması, kaçırma olayının profesyonelce yapılmış olduğunu göstermekte değil midir?
KİMLER NEDEN KAÇIRIYORLAR
Bu konuda elime geçen bazı önemli bilgileri sizlerle paylaşmak ve işin boyutları hakkında bilgi verebilmek için “Milli Gazete’nin 9.Kasım.2009 sayılı baskısında Filistinli çocukların organlarını çalıyorlar” başlıklı yazıdan bazı bölümler aktarmak istiyorum.
“İsveçli gazeteci Donald Buastrum, İsveç Eftum Biladit gazetesinde yayınlanan yazısında, başında ABD’li hahamların ve siyasilerin yer aldığı organ mafyası makalesiyle dikkatleri üzerine çekti” diyerek başlayan haberinde; Acı ama gerçek olan Siyonist organ mafyasının birçok Filistinli gencin iç organlarını çıkarıp çaldığıdır. Birçok Filistinli aile, çocuklarının akıbeti hakkında bilgisizdir. Aynı durum Cezayir ve Irak’ta da mevcut. Bu sorun sadece Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı bir sorun olmaktan daha büyük bir sorundur. Bu uluslararası hukukça da büyük bir sorun olarak durmaktadır” demiştir.
Buastrum konuşmasında sadece Filistinli çocukların değil Cezayirli çocukların da kaçırılarak iç organlarının alındığını ve ABD’de satıldığını bildirdi. Buastrum, Siyonist organ mafyasının öncelikli pazarının ABD olduğu ve birçok üst düzey siyasetçi, haham, akademisyen ve işadamı tarafından bu organ mafyasının idare edildiğini belirterek bu organ mafyasının 1948 yılından beri var olduğunu söyledi. Bir soru üzerine Donalt Buastrum;
KONU ÇOK ÖNEMLİYDİ
“Son kitabım üzerinde din adamları ve rahibelerle görüşmelerde bulundum. Biri bu dönem içinde BM’de çalıştığını söyledi ve organ mafyası hakkında bana önemli bilgiler verdi. Edindiğim bilgileri gazetemde neşrettim. Dünyada yankılanan bu olayın ardından İsrail iddiaları tekzip etti. Ben de edindiğim bilgilerin yabana atılır bilgiler olmadığını söyledim. Ele geçirdiğim Filistinli gençlerin listesini yayınladım. Acı ama gerçek bunlar…
İddianızı ispatlayan delillerin elinizde midir, sorusuna ise; Evet görüştüğüm adı saklı kişilerden ve kendi araştırmalarımla önemli bilgilere ulaştım. İçleri boşaltılmış gençlerin mezarlarına da ulaştım. Bunların bilgileri elimde var. Siyonist organ mafyası gayri meşru yollarla Filistinli gençlerin bedenlerinden iç organlarını çıkartarak batılı ülkelere kaçırmaya devam ediyor, dedi.
Bu haberiniz birçok Filistinli aileyi tedirgin etti. Çünkü birçok ailenin evlatlarının başına benzer bir hadisenin gelmiş olabileceği şüphesini uyandıran defin olayları var ortada.
Evet, acılarına bir acı daha eklenen Filistinli aileleri anlıyorum. Acı ama gerçek olan Siyonist organ Mafyasının birçok Filistinli gencin iç organlarını çıkarıp çaldığıdır. Birçok Filistinli aile çocuklarının akıbeti hakkında bilgisizler. 17 sene çocuklarından haber alamayan bir aile ile karşılaştım.
El-Cezire televizyonu da geçtiğimiz aylarda Telaviv’e yakın Ebu Kebir merkezinin müdürü olan Prof. Dr. Yahuda Heys adında bir cerrahın 2005 yılında 125 kadar Filistin gencin cesedinde gayri meşru otopsi yaparak iç organlarını çıkardığı itirafı yayınlanmıştı.
ORGAN FİYATLARI ÇOK YÜKSEK
100–150 bin dolar arasında fiyatlarla başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesine bu organlar götürülüp satılıyor. ABD California Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nancy Shaybaroz da bu konuda bir kitap hazırlıyor. CNN yaptığı açıklamasında organ ticaretinde İsrail’in birinci sırada yer aldığını ve Çin’e, Avrupa ülkelerine ve de en çok ABD’ye organ götürdüğünü söyledi. Özellikle ABD üzerinde durarak ABD’de birçok Yahudi hahamın ve birçok siyasinin bu organ mafyasının tepe kademesinde yer aldığını o da açıkladı. Bu iş için “organ mafyası iş başında…” harıl harıl çalışmaktadır, dedi.
Organ mafyası çocukları kaçırarak bu işleri yapıyorsa, buralarda da haber alınamayan kayıp çocuk sayısı fazlaysa, akla ister istemez böyle bir soru hem geliyor hem de işaretler bir adresi gösteriyor. Ancak bu ülkelerdeki kayıplar için henüz çalışmalarımı yayamadım. Filistin ile sınırlı kaldım. Başta da dediğim gibi büyük bir organ mafyası var ve İslam ülkelerinde çocukları kaçırarak organlarını çıkartıyorlar, batılı ülkelere satıyorlar.
Bir gazeteci olarak ben, önemli bir kapı açtım. Ancak ben, tek başıma bu sorunun üzerine bu kadar gidebilirdim. Bu sorun bir gazetecinin tek başına kalkamayacağı kadar güç ve büyük bir sorun. Arap ülkeleri, sivil toplum kuruluşları ve daha birçok teşkilat bu alanda önemli araştırmalar yaparsa daha fazla belge ve delil elde edebileceklerdir. İnanıyorum ki kısa zamanda da bu alanda daha fazla çalışmalar yapılacaktır”
Yıllardır CIA (Amerikan haber alma örgütü) MOSAD (İsrail gizli örgütü) gibi birçok ülkenin adamlarının ülkemize “Barış gönüllüleri” adıyla girmelerine ve ellerini kollarını sallaya sallaya çalışmalarına izin verilmesi bu vahim olayı meydana getiren ana sebeplerdendir. Hele “Dinler arası diyaloğ” zırvalarıyla “Hıristiyan misyonerlerinin” İncil dağıtmaları ortadayken, açtıkları apartman kiliselerini bu işler için bir üs gibi kullanıp kullanmadıkları mutlaka araştırılmalıdır. Belki de Kayseri’den kaçırılan 3 çocuk bir kilisenin bodrumundadır, olamaz mı? Çünkü bunların, kendilerine kucak açarak barındıran Osmanlıya birçok ihanet yaptıkları tarihi belgelerle sabittir.
Eskiden mevzi (yerel) kaldığı için dikkatimizi çekmeyen ama “Ateş, düştüğü yeri yakar” kaidesince anaları, babaları ve dostlarını perişan eden “Çocuk kaçırma olayları” şimdilerde büyük gürültülere sebep olmaktadır. Zira artık bu tür olayları gazeteler ve TV’ler “sansasyon (çekici)” bulmakta ve bu tür haberleri dönüp dönüp vermektedirler. Tabii bu tutum aslında iyi de olmakta kaçırılan çocuğun kendisi bulunması mümkün olmuyorsa hiç olmazsa başka aileler çocukları üzerindeki dikkatlerini artırarak onları daha çok koruma altına almaktadırlar.
2008 yılında kaçırılan ve bulunamayan çocuk sayısı 3000 çıvarında iken 2009’un Ekim ayı başında bu rakama ulaşılmış olduğu yetkililer tarafından açıklanmaktadır.
Bu küçük çocuklarımız kendi kendilerine ihtiyaçlarını gideremeyeceklerine göre bu çocukların başına gelenler nelerdir? Niçin kaybolan çocuklar bir türlü bulunamamaktadır? Hele kamuoyunda büyük infial doğuran “Kayseri de Ramazan Bayramı şeker toplamak üzere evlerinden ayrılan ve bir daha dönmeyen 3 yavrumuzun…” bulunabilmesi için bizzat Reis-i Cumhurun devreye girmiş olmasına rağmen onlardan bir ize rastlanamaması, kaçırma olayının profesyonelce yapılmış olduğunu göstermekte değil midir?
KİMLER NEDEN KAÇIRIYORLAR
Bu konuda elime geçen bazı önemli bilgileri sizlerle paylaşmak ve işin boyutları hakkında bilgi verebilmek için “Milli Gazete’nin 9.Kasım.2009 sayılı baskısında Filistinli çocukların organlarını çalıyorlar” başlıklı yazıdan bazı bölümler aktarmak istiyorum.
“İsveçli gazeteci Donald Buastrum, İsveç Eftum Biladit gazetesinde yayınlanan yazısında, başında ABD’li hahamların ve siyasilerin yer aldığı organ mafyası makalesiyle dikkatleri üzerine çekti” diyerek başlayan haberinde; Acı ama gerçek olan Siyonist organ mafyasının birçok Filistinli gencin iç organlarını çıkarıp çaldığıdır. Birçok Filistinli aile, çocuklarının akıbeti hakkında bilgisizdir. Aynı durum Cezayir ve Irak’ta da mevcut. Bu sorun sadece Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı bir sorun olmaktan daha büyük bir sorundur. Bu uluslararası hukukça da büyük bir sorun olarak durmaktadır” demiştir.
Buastrum konuşmasında sadece Filistinli çocukların değil Cezayirli çocukların da kaçırılarak iç organlarının alındığını ve ABD’de satıldığını bildirdi. Buastrum, Siyonist organ mafyasının öncelikli pazarının ABD olduğu ve birçok üst düzey siyasetçi, haham, akademisyen ve işadamı tarafından bu organ mafyasının idare edildiğini belirterek bu organ mafyasının 1948 yılından beri var olduğunu söyledi. Bir soru üzerine Donalt Buastrum;
KONU ÇOK ÖNEMLİYDİ
“Son kitabım üzerinde din adamları ve rahibelerle görüşmelerde bulundum. Biri bu dönem içinde BM’de çalıştığını söyledi ve organ mafyası hakkında bana önemli bilgiler verdi. Edindiğim bilgileri gazetemde neşrettim. Dünyada yankılanan bu olayın ardından İsrail iddiaları tekzip etti. Ben de edindiğim bilgilerin yabana atılır bilgiler olmadığını söyledim. Ele geçirdiğim Filistinli gençlerin listesini yayınladım. Acı ama gerçek bunlar…
İddianızı ispatlayan delillerin elinizde midir, sorusuna ise; Evet görüştüğüm adı saklı kişilerden ve kendi araştırmalarımla önemli bilgilere ulaştım. İçleri boşaltılmış gençlerin mezarlarına da ulaştım. Bunların bilgileri elimde var. Siyonist organ mafyası gayri meşru yollarla Filistinli gençlerin bedenlerinden iç organlarını çıkartarak batılı ülkelere kaçırmaya devam ediyor, dedi.
Bu haberiniz birçok Filistinli aileyi tedirgin etti. Çünkü birçok ailenin evlatlarının başına benzer bir hadisenin gelmiş olabileceği şüphesini uyandıran defin olayları var ortada.
Evet, acılarına bir acı daha eklenen Filistinli aileleri anlıyorum. Acı ama gerçek olan Siyonist organ Mafyasının birçok Filistinli gencin iç organlarını çıkarıp çaldığıdır. Birçok Filistinli aile çocuklarının akıbeti hakkında bilgisizler. 17 sene çocuklarından haber alamayan bir aile ile karşılaştım.
El-Cezire televizyonu da geçtiğimiz aylarda Telaviv’e yakın Ebu Kebir merkezinin müdürü olan Prof. Dr. Yahuda Heys adında bir cerrahın 2005 yılında 125 kadar Filistin gencin cesedinde gayri meşru otopsi yaparak iç organlarını çıkardığı itirafı yayınlanmıştı.
ORGAN FİYATLARI ÇOK YÜKSEK
100–150 bin dolar arasında fiyatlarla başta ABD olmak üzere birçok Avrupa ülkesine bu organlar götürülüp satılıyor. ABD California Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nancy Shaybaroz da bu konuda bir kitap hazırlıyor. CNN yaptığı açıklamasında organ ticaretinde İsrail’in birinci sırada yer aldığını ve Çin’e, Avrupa ülkelerine ve de en çok ABD’ye organ götürdüğünü söyledi. Özellikle ABD üzerinde durarak ABD’de birçok Yahudi hahamın ve birçok siyasinin bu organ mafyasının tepe kademesinde yer aldığını o da açıkladı. Bu iş için “organ mafyası iş başında…” harıl harıl çalışmaktadır, dedi.
Organ mafyası çocukları kaçırarak bu işleri yapıyorsa, buralarda da haber alınamayan kayıp çocuk sayısı fazlaysa, akla ister istemez böyle bir soru hem geliyor hem de işaretler bir adresi gösteriyor. Ancak bu ülkelerdeki kayıplar için henüz çalışmalarımı yayamadım. Filistin ile sınırlı kaldım. Başta da dediğim gibi büyük bir organ mafyası var ve İslam ülkelerinde çocukları kaçırarak organlarını çıkartıyorlar, batılı ülkelere satıyorlar.
Bir gazeteci olarak ben, önemli bir kapı açtım. Ancak ben, tek başıma bu sorunun üzerine bu kadar gidebilirdim. Bu sorun bir gazetecinin tek başına kalkamayacağı kadar güç ve büyük bir sorun. Arap ülkeleri, sivil toplum kuruluşları ve daha birçok teşkilat bu alanda önemli araştırmalar yaparsa daha fazla belge ve delil elde edebileceklerdir. İnanıyorum ki kısa zamanda da bu alanda daha fazla çalışmalar yapılacaktır”
Yıllardır CIA (Amerikan haber alma örgütü) MOSAD (İsrail gizli örgütü) gibi birçok ülkenin adamlarının ülkemize “Barış gönüllüleri” adıyla girmelerine ve ellerini kollarını sallaya sallaya çalışmalarına izin verilmesi bu vahim olayı meydana getiren ana sebeplerdendir. Hele “Dinler arası diyaloğ” zırvalarıyla “Hıristiyan misyonerlerinin” İncil dağıtmaları ortadayken, açtıkları apartman kiliselerini bu işler için bir üs gibi kullanıp kullanmadıkları mutlaka araştırılmalıdır. Belki de Kayseri’den kaçırılan 3 çocuk bir kilisenin bodrumundadır, olamaz mı? Çünkü bunların, kendilerine kucak açarak barındıran Osmanlıya birçok ihanet yaptıkları tarihi belgelerle sabittir.