Bir önceki yazımızda çocukların neden hırçınlık yaptıklarını, öfkeli olduklarını, doğumdan – bebeklik evresine kadar olan dönem itibariyle değinmeye çalışmıştık. Bugün ise ailelerin, çocuklarına yaklaşımlarından dolayı nasıl hırçınlaştıklarına değinmeye çalışacağız. Ailelerimiz genel olarak, iyi niyetle yaptıklarını düşündükleri pek çok tutum, çocuklarda farklı davranışın gelişmesine sebebiyet veriyor. Çocuklar, bunlardan genellikle olumsuz etkileniyor. Aileler, çocuklarda olumsuz davranışları düzenlemek için disipline başvurmaları, hatta disiplini uygulamakta aşırıya kaçmaları problemin daha da büyümesine sebebiyet verebiliyor. Çocuk eğitiminde, ifrat ve tefrite kaçmadan bir orta yolun seçilmesi gerekiyor. Çocuğun öfkeli, hırçın olmasına sebep olan olayları, travmaları, davranış ve yaklaşım biçimlerini bilmek, bunları düzeltmek, düzenlemek faydalı olacaktır.
Aşırı Disiplin ve Cezalandırma:
Anne ve baba çocuğu disiplin etmek için kuralların aşırı uygulandığı, cezalandırıldığı, mahrum etme davranışlarının sergilenen aile modelinde çocuk ya içine kapanabilir ya da bu durumu tepki olarak hırçınlık gösterebilir.
Çocuğun gelişiminde kuralların uygulanması, sınırların olması, erteleme ve otokontrolü sevgiyle, anlayışla, ebeveynlerin tutarlı davranışıyla yaklaşılması gerekmektedir. Çocuğun çocuk olduğu bilinci ile yaşına göre hareket edilmeli, buna göre bir disiplin ve sınırlama belirlenmelidir. Ebeveynin amacı, çocuğun erişkin bir birey olduğunda kendi başına yaşamını devam ettirmesi ve sorunlarını çözebilmesi ise bu çerçevede bir eğitim verilmelidir. Çocuğun sorumluluk alması sağlanmalı ayrıca kendini özgürce ifade edebileceği bir ortam oluşturulmalıdır.
Aşırı İlgi ve Serbestlik:
Aşırı ilgi ve sevgi verilen, kuralların gevşek tutulduğu aile ortamında yetişen çocuklarda sorumluluk duygusu gelişmez. Böyle bir aile ortamında yetişen çocuk her şeyin kendi etrafında dönmesini, her istediğinin olmasını ister. Çocuğun yaptığı olumsuz davranışlara ses çıkarılmaz, hatta mazur görülür. Bilhassa bu durumlar, ailenin ilk çocuğunda, geç gelen çocuğunda, ileri yaşta gelen çocuğunda, aşırı ilgi ve serbestlik görülebiliyor. Aileler bu çocuklara daha çok prim verebiliyorlar.
Ailenin gidişatı erken görmesi ile her şeye müsamaha gösteren yaklaşımın sona erdirilmesi gerekir. Çocuğa, sevginin dengeli sunulması büyük önem taşır. Her istediğinin olmayacağı, çocuğa yavaş yavaş gösterilmesi gerekmektedir.
Huzursuz Aile Ortamı ve Boşanmış Çiftler:
Devamlı tartışma ortamının olduğu ailelerde, çocuklar bu stresli ortamdan etkilenirler. Anne ve baba tartışmalarına şahit olan çocuktan taraf olmasını isteyebilirler. Tartışmanın yanısıra, sözlü ve fiziksel şiddete şahit olan çocuklar, anne ve babanın bu davranışlarını model olarak alarak, problemlerinin çözümünü öfkeyle, hırçınlıkla çözme yoluna başvurabilir. Anne babalar arasında yaşanan tartışmalar, aynı evde yaşayan çocukları yakından etkiler. Yüksek sesli tartışmalar nedeniyle, uyku düzeninin bozulması, yoğun stres nedeniyle oluşan baş ağrısının yanı sıra; çocuklarda huzursuzluk, mutsuzluk, öz güven eksikliği gibi psikolojik sonuçlar da doğurabilir.
Eşler ev ortamında bulunan huzursuzluğa çözüm üretemediklerinde, evliliklerini sonlandırmak durumunda kalırlar. Bu sürecin şiddetine bağlı olarak çocuğun etkilenmesi o nispette yüksek olacaktır. Öfke nöbetleri geçirebilir, derslerinde başarı düşebilir, öğretmenin sözünü dinlemeyebilir, kafasını duvarlara vurup, ağlayıp, tepinebilir. Hatta mide bulantısı, karın ağrısı, uykusuzluk gibi psikosomatik belirtiler gösterebilir. Boşanan ebeveynlerin çocuklarında değişken ruh hali daha sık görülür. Bebekler bile böyle bir ortamda huzursuz olurlar, devamlı ağlama ve uyku problemi yaşarlar.
Çocuklar evdeki kavgalar nedeniyle olanları unutsalar dahi, bilinçaltında travmaya varabilen psikolojik sorunlar varlığını uzun yıllar sürdürebilir. Evde anne babasının anlaşmazlığına şahit olan çocuklar, ileride karşı cinse karşı güvensiz hissedebilir. Bu durum ileriki yaşlarda, mutlu evlilik yapılmasına engel oluşturur.