Avrupalı devletler İslamofobi ve ırkçılığı besleyerek, nefret suçu işlemeye devam ediyorlar. Asırlarca Afrika, Amerika, Asya kıtalarını sömüren Avrupalılar utanmadan, sıkılmadan, kendi karanlık tarihini karanlık zihniyetine bakmadan sözde demokrasiden insan haklarından ifade özgürlüğünden bahsediyorlar. İsveç Büyükelçiliğimizin önünde hayat rehberimiz, kutsal kitabımıza yönelik alçakça saldırıyı gerçekleştirenler, buna göz yumanlar buna sözde ifade özgürlüğü diyor.
Avrupa'nın karanlık tarihinde sadece Kur'an-ı Kerim'i yakmak yok.
Adamlar! Engizisyon Mahkemeleri kurup cadı diye çoğunluğu kadın yüzbinlerce insanı yakmıştır. Kimi kaynaklarda yakılan insanların milyonları bulduğu ifade edilmektedir. Avrupa'da üç-beş asır boyunca bu zulüm devam etmiştir.1800'lere kadar devam eden bu zalimane tutum 20. yüzyılda yeniden ortaya çıkmış ve bu sefer Hitler'in liderliğinde Yahudiler gaz odalarında yakılmıştır.
Barbar Avrupa Yeni Dünya(Amerika)'nın keşfi sonrasında Peru'da İnka Kralı ve çoluk çocuk demeden bir medeniyeti yaktılar yıktılar. Öyle ki 25 yılda 5 milyon yerli öldürülmüş ve İspanyollar Afrika'daki diğer bir yerli halkı buraya köle olarak getirmişlerdir. Yine Maya İmparatorluğu ve Kızılderililere yapılan soykırımı burada yazmaya kalksak ne zamanımız yeter ne de sayfalar...
Bunlar Avrupa'nın tarihinde yapılan vahşetin yalnızca birkaçı...
Bugün İsveç Büyükelçiliğimiz önündeki provokasyona müsaade edenler bir zamanlar bizden yani Osmanlıdan yardım istemiş Osmanlıya sığınmıştır.
Demirbaş Şarl olarak da bilinen İsveç Kralı XII. Charles'ın, 1709 yılında Poltava'da Ruslara yenilmesi üzerine yaralı bir halde Osmanlı topraklarına (günümüzdeki Moldova) sığınmıştır. Rus Çarı Deli Petro Ortodoksları sürekli Osmanlıya karşı kışkırtıyor, kaybettiği toprakları geri almak istemiştir. Osmanlı Devleti, Kırım ve İsveç'i Ruslardan korumak için Sadrazam Baltacı Mehmet Paşa'yı ordunun başında sefere göndermiştir ve Rusya ve Osmanlı arasında Prut Savaşı meydana gelmiştir. Savaşı Osmanlı Devleti kazanmış ve Azak Kalesi geri alınmıştır.
Demirbaş Şarl'ın başta sekiz gün olarak planlanan ilticası 5 yıldan fazla sürmüştür.
Osmanlı topraklarında(Moldova/Bender)'de ikamet eden Kral Çharles(Karl)'ın tüm masrafları Osmanlı Devleti tarafından karşılanmıştır.
Görüldüğü üzere kendisine sığınan herkese kucak açan, kendisinden yardım isteyenlere imkanları ölçüsünde cevap veren, yardımına koşan Osmanlı, Demirbaş Şarl'ı 5 yıl gibi bir süre misafir etmiştir.
Osmanlı daha sonraları da İsveç'e yardım etmiştir.
İsveç 1742'de yine Rusya karşısında zor durumda kalınca imdadına I. Mahmud yetişmiştir. 1876'da ise İsveç'te kıtlık meydana gelince Osmanlı Devleti buğday göndermiştir.
Osmanlı sadece İsveç Kralı Kral'a değil daha pek çok Avrupa devletine hastalık, açlık ve doğal afetlerde de yardımda bulunmuştur.
Kanuni Sultan Süleyman, Habsburglara karşı kendisinden yardım istenince dönemin Fransa kralını
esaretten kurtarmak için donanmayı Tulon'a göndermiştir.(1543)
Osmanlı İrlanda'ya(1847) kıtlık sebebiyle, Almanya'ya(1891) sel felaketinde yardım göndermiştir.
Yine İngiltere, Fransa'ya çeşitli zamanlarda yardımlarda bulunmuştur. Ne acı ki bugün bu ülkeler Türkiye aleyhine çalışmakta, İslamafobiya ve ırkçılık yapmaktadırlar.
Batı'nın gerçek yüzü budur.
Doğrusu güçlü bir ülke olduğunuzda diğer ülkelere savaşta ve barışta her çeşit yardımda bulunabiliyorsunuz. Onlar aleyhte çalışsalar dahi insanlık namına, güçlü devlet olma gereği yardımcı olabiliyorsunuz.
Kısacası Batı sadece güçten anlar!..
Bugün İsveç Büyükelçiliğimiz önünde yapılan provokasyona karşılık İsveç Devleti'ne gerekli yaptırımlar yapılmış mıdır, kınayıp geçilmiş midir?
Türkiye güçlü bir devletlerin yapması gerektiği gibi davranıp Büyükelçimizi derhal Türkiye'ye davet etmesi, geri çekmesi gerekmez miydi?
Selam ve dua ile...