Cinnet geçiriyoruz!

Son dönemde gasp, soygun, cinayet ve cinnet vakalarında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Son zamanlarda özellikle Konya'da görmeye alışık olmadığımız boğaz kesme gibi bir takım olaylar yaşanıyor. Uzmanlar, toplumsal bir cinnet yaşandığını belirtiyor

Hemen her gün farklı bir ilden cinayet veya cinnet haberleri geliyor. Basit sebeplerle başlayıp kanlı şekilde sonuçlanan kavgalar, silahlı çatışmalar ve gasp olayları neredeyse sıradanlaşmaya başladı. Aile içi şiddette de son dönemlere bir artış yaşanıyor. Cinnet geçirmeler sonucu bir aile yok oluyor. Sosyologlar, ülkede adeta toplumsal bir cinnet yaşandığı, şiddet dilinin de buna zemin hazırladığı uyarısında bulunuyor.

En son, daha 16 yaşında olan genç bir kızın arkadaşını boğazını kesip, göğsünden yaralaması ile gündeme gelen Konya'da son zamanlar bu tür vakaların artması dikkat çekiyor. Aralarında alacak- verecek meselesi olduğu iddia edilen 16 yaşındaki K.Y. ile S.Z. (23) sokakta karşı karşıya gelince tartışma çıktı. Tartışmanın kısa sürede büyümesi üzerine K.Y., yanında bulunan bıçakla S.Z’nin boğazını kesip sol göğsünün altından da bıçakla yaralayarak kaçtı. Kanlar içinde kalan S.Z., kendi imkanlarıyla yakınlarda bulunan özel bir hastanenin acil servisine giderek tedavi altına alındı ancak tüm müdahalelere rağmen kurtulamadı. Yine Konya'da problemli olduğu ailesine kızarak evinin iki odasını ateşe veren 55 yaşındaki bir kişi, çıkan yangın sonrası dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. Komşular ise aile içinde problemlerin olduğunu söyledi. İddialara göre eşine çocukları ile birlikte misaflirğe gittiği için kızgınlığı cinnete dönüşen Nuri E., kendi yaktığı evin ateşinin dumanında boğularak can verdi.

BİRİNCİL NEDEN EKONOMİK SIKINTILAR

Bu tür olayların artmasının ana nedeninin ekonomik sıkıntıların baş göstermesi olduğunu dile getiren Sosyolog Doç. Dr. Özgür Sarı, toplumsal ahengin gitgide bozulduğunu söyledi. Türkiye'deki ekonomik olarak tabakaların çok zengin ve çok fakir olarak iki uçlu ayrışmaya doğru gittiğini belirten Sarı, "Bu tür olayların yaşanmasının asıl sebebi ekonomik sıkıntılardır. Ekonomik yaşanan sıkıntı insanımızı cinnet geçirmeye itebiliyor. Ancak olayların çıkış nedenine baktığımız zaman para mevzusundan kaynaklandığını görebiliriz. Bu bir rastlandığı değildir. Olayların para yüzünden çıkması bizlere sorunun asıl kaynağının ekonomik sıkıntılar olduğunu gösteriyor. Alacak- verecek yüzünden arkadaşının boğazını kesiyor. Daha 16 yaşında hayatı kararıyor. Diğer olaya baktığımız zaman da, sakat olduğu için çalışamayan bir baba evini ateşe veriyor. İşte bütün bunlar bizlere asıl sıkıntının vatandaşın gözünde şişirilen ekonomik sıkıntılar olduğunu işaret ediyor. Türkiye bir Suudi Arabistan modeline doğru ilerliyor. Zenginler çok zengin, fakirler çok fakir olmaya başlıyor günümüzde" ifadelerini kullandı.

YÖNETİCİLERİN KULLANDIĞI ÜSLUP ÇOK ÖNEMLİ

Vatandaşların kendine idol olarak gördüğü yöneticilerin kullandığı üslubun büyük önem arz ettiğinin altını çizen Sarı, "Vatandaşlarımızın kendine örnek aldığı veya yakın gördüğü ülke yöneticilerin veya parti yöneticilerinin kullandığı üslup vatandaşı da etkiliyor. Eğer örnek olarak aldığınız bir kimse bağırıyor, hırçınlaşıyor ise bir süre sonra o kimsenin tabanı da aynı hareketi göstermeye başlıyor. Ben bir sosyolog olarak yöneticilerin tavrını çok sert buluyorum. Çünkü Türkiye'de herkes siyasetçi. Köşe başında bile siyaset konuşuluyor. Hal böyle olunca da siyasetçilerin tavırları vatandaşı doğrudan etkiliyor. Bir de ayrıştırma toplumumuzda maalesef baş gösteriyor. İşte sen Ermenisin, sen Yahudisin, sen Alevisin veya sen Kürtsün denilerek toplum artık ayrışmaya doğru gidiyor. Ülkeyi yönetiminde en tepedeki insan bile bu ayrıştırmaya katkıda bulunuyor ise toplumumuzda, hatta hiç olmaz dediğimiz Konya'da bile bu tür haberlere alışmamız gerekiyor" diye konuştu.

TOPLUMSAL GEÇİŞİ İYİ YÖNETMEK GEREKİYOR

Türkiye'nin toplumsal olarak bir geçiş sürecinde olduğunu vurgulayan Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye şuanda moderne bir toplum olma yönünde ilerliyor. Çünkü çağın şartlarının bizlere getirdiği birtakım alışkanlıklar var. Mesela artık çocuklarımız bireyselleşiyor. Yani küçük yaşta kendi kararlarını kendinin alabileceğini öğreniyor. Ancak bu bireyselleşme bizim toplumumuzda yanlış yönetildiği için, çocuklarımız bonzai gibi uyuşturucu maddelere veya birtakım kötü alışkanlıklara yöneliyor. Bu bireyselleşmeyi kontrollü bir biçimde yaparsak aile yapımızın bozulmadan değişimi de gerçekleştirmiş oluyor. Bakın Avrupa veya Amerika'daki aile yapısında da çocukların erken yaşta bireyselleştiğini görebiliriz. Ancak orada aileden kopan birey, kötü alışkanlıklar edinmek yerine kendi ayakları üzerinde durmaya yöneliyor. Bizim aile yapımızda bir 'baba' figürü vardı. Babamızın dediği şeylerin dışına çıkılmazdı. Ancak şimdi çocuklar hayata kendi başlarına atıldığı için yanlış kararlar alıyorlar. Toplumsal geçişin özellikle aileler tarafından kontrollü olarak yapılması gerekiyor. Toplumsal modernleşme, çocuğumuzu hayata kendi başına atmak olarak değil, ona doğru ve yanlışların ne olduğun anlatmak ile sağlanacaktır."

BERKHAN PARLAK - merhabahaber.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Gündem Haberleri