Doğu Türkistan’da Çin Devleti’nin Uygur Türkleri’ne yönelik yürüttüğü insan hakları ihlallerini en güçlü bir sesle tel’in ve protesto ediyoruz. Sayıları 35 milyonu bulan Uygur Türkünü Çin hükümeti sistematik olarak soykırım ve asimile etmek adına elinden geleni ardına koymuyor. Uygurlu Müslüman kardeşlerimize akla hayâle gelmedik ahlaksızlıkları yapıyor, işkencelere tâbi tutuyor. Çin’in işkenceleri bilindiği üzere dünyâca meşhurdur. Aşağıda bahsedeceğimiz rezillikler sırf Allah Celle Âlâ’ya inandığı ve O’nun Hak Peygamberini rehber şahsiyet olarak gördüğü için Uygur Türkleri’ne revâ görülüyor. Uygurlu Müslüman kardeşlerimizin namusları kirletiliyor. Bu sâdece onlara has bir zulüm değildir. Bu zulüm bütün bir ümmeti ilgilendiren bir zulümdür. Doğu Türkistan’daki bu zulüm aslında dünyânın diğer coğrafyalarında da farklı şekillerde işliyor. Filistin’de, Myanmar’da, Sûriye’de, Keşmir’de uygulanan Müslümanları yok etme gayretleri hep devam ediyor. Bu yapılanlar insanlık suçudur ve uluslar arası boyutta dile getirilip Uygur Türkleri’ne sâhip çıkılması elzemdir.
• Doğu Türkistan'daki halka uygulanan zulmün tek sebebi, halkın Müslüman olmasıdır.
Çin Devleti, bölge üzerindeki hakimiyetini kuvvetlendirmeye karşı en büyük engel olarak halkın İslâmî kimliğini görüyor. Halkı İslam'dan vazgeçirmek için her türlü yıldırma ve baskı yönteminin kullanıldığı Çin'de, komünist diktatör Mao'nun 1966-1976 yılları arasındaki Kültür Devrimi esnâsında en acı dönem yaşanmıştı.
Bakın neler yapılmış geçmişte ve bugün neler yapılıyor:
• Camiler yıkılmış, toplu ibadet yasaklanmıştı.
Kur’an-ı Kerim kursları kapatılmış ve bölgeye yerleştirilen Çinliler Müslümanları tâciz etmek için her yolu denemişlerdi. Dini ilimlerin öğrenilmesi ve dini bilgilere sâhip öncü kişilerin halkı eğitmeleri de tamâmen yasaklanmıştı.
• Günümüzde, Müslüman halka uygulanan sindirme ve baskı yöntemlerinden biri de eğitim alanında kendini gösteriyor.
Bölge üniversitelerde eğitim Çince görülüyor ve bu üniversitelerde eğitim imkanı olanı Müslüman oranı % 20'lere zar zor ulaşıyor. Otuz yılda, dört kez alfabelerinin değiştirilmiş olması da, yine Müslüman halka yapılan bir asimilasyon uygulaması.
• Çin zulmü altında ezilen Doğu Türkistan'daki Uygurlar, yaşam mücâdelesi vermeye devam ediyor.
Birleşmiş Milletlerin soykırım için yaptığı tanım, Doğu Türkistan'da yaşanan duruma tam olarak uysa da, Doğu Türkistanlılar, Birleşmiş Milletlerin koruyucu şemsiyesi altına hâlen girebilmiş değiller...
• Komünist Parti yetkilileri, Doğu Türkistanlı Müslümanlar üzerindeki baskıyı her geçen gün artırıyor. Her gün yeni yasaklar getiriliyor.
Çin Devleti, bölgeye başörtüsü, namaz ve oruç gibi kısıtlamaları ardı arkası kesilmeksizin getiriyor.
• Doğu Türkistan’da okullara ve idari binâlara asılan genelgede ‘beden sağlıklarını korumalarını sağlamak’ için öğrencilerin oruç tutmalarını yasakladığını bildirildi.
Ruoqiang’daki bir okula asılan resmi yazıda ‘Öğretmenler hiçbir dini aktiviteye katılamaz ve öğrencilerini herhangi bir dini aktiviteye katılmaya teşvik edemez’ ifâdesi kullanılmıştır. Aynı zamanda, yerel Komünist Parti ve idâri yönetimlerin internet sitelerinde de memurlarla parti üyelerinin oruç tutmamaları talep edilmiştir.
• Oruç yasağının getirilmesinin ardından, oruç tutan kişileri tespit etmek için bedava yemek dağıtılmış!
Süper Haber'in hazırladığı dosyada, Almanya’da yaşayan Dünya Uygur Kongresi Sözcüsü Dilşat Raşit, Komünist Parti çalışanlarının, Uygurların oruç tutup tutmadığını sınamak için halka bedâva yiyecek içecek dağıttığını söylediği aktarılmış: "Raşit, 'Uygurların inançlarını bastırmaya yönelik bu adımlar Çin’de daha geniş çatışmalara yol açar' uyarısını yaptı. Uyarının hemen ardındansa, polis ve Uygurlular karşı karşıya geldi. Uygurlara âit lokantalara, oruç saatlerinde açık olma zorunluluğu getirildi. Dilşat Raşit, ‘Çin Hükümeti'nin Müslümanların işlettiği restoran ve dükkanlarda sigara ve alkol satışına devam etmelerinin istendiğini’ de belirtti.
• Dünya Uygur Kongresi Başkanı Rabia Kadir, Türkiye'nin Uygur Türklerine sâhip çıkmasını bekliyor.
Türkiye'den yardım bekleyen Rabia Kadir, yaptığı konuşmada, Uygurların sokağa dökülmesine Çin'in uyguladığı ‘vahşi siyâsetin’ sebep olduğunu belirtti.
Çinli yetkililerin Uygurları, ibâdet yerleri dâhil, toplu olarak gördükleri her yerde sorgulamadan öldürdüklerini ve Uygurlu kadınların kıyafetlerini yırttıklarını aktarırken, dünyânın gözünü buraya çevirmesi gerektiğine not düşüyor.
Biz de bir kez buradan Çinlilerin Bütün dünyânın gözü önünde yaptığı insanlık dışı zulmü kınıyor ve âcilen tedbir alınmasını istiyoruz.