'Çin zulmüne karşı bir olalım'

Çin'in Doğu Türkistan'da zulmünü artırarak, devam ettirdiğini söyleyen Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan, "Türkler geçmişte olduğu gibi bugün de Çin’in zulmüne karşı bir olmayı, direnmeyi ve kazanmayı bilecek" dedi

1 Ekim 1949 tarihinde ilan edilen işgalci Çin rejiminin 72. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Konya STK Platformu tarafından bir açıklaması yapıldı. Basın açıklamasının sözcülüğünü Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan yaptı. Oğuzhan, "Dün olduğu gibi bugün de süregelen zulüm uygulamaları insanlık dışı Nazi yöntemlerini aratmamaktadır. Uygulamalar neticesinde Doğu Türkistan’daki kutsal öneme sahip 16 bin cami yıkılarak barlara ve eğlence merkezlerine çevrilmiştir. Dini âlimler, cemaat önderleri, ünlüler, gazeteciler, yazarlar ve zengin iş adamları hapse atılmış, öldürülmüş ve türlü işkencelere maruz bırakılmıştır. 'Melek Yuvası' adı verilen 'Utanç Kampları'nda hapsedilen milyonlarca Doğu Türkistanlı çocuk, Çin kültürü ve diliyle yetiştirilmeye, dinsizleşmeye zorlanmıştır. Bölgede yaşayan insanların kendi kimlikleriyle yaşama, ailelerin evlatlarını eğitme özgürlükleri elinden alınmıştır. Çin’in Doğu Türkistan’daki yöntemleri, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana etnik ve dini kimlikleri nedeniyle en fazla kişinin tutuklandığı, şiddet gördüğü ve öldürüldüğü uygulamalar olarak tarihteki yerini almıştır" dedi.

8 MİLYON İNSAN İŞKENCEYE MARUZ KALIYOR!

Hidayet Oğuzhan, daha sonra şunları kaydetti: "terörist rejim, 2017’den itibaren 8 milyondan fazla Doğu Türkistan Türkü’nü sözde eğitim kamplarında tutsak olarak tutmuştur. Bu faşizan soykırımcı uygulama uluslararası arenada insan haklarını savunan birçok kuruluş ve devleti de harekete geçirmiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Çinli yetkilileri insanlığa karşı işledikleri suçlar ve soykırım iddiaları nedeniyle soruşturma yapmaya çağrılmıştır. Başta ABD, Kanada ve Hollanda gibi devletler Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik insan hakları ihlallerini soykırım olarak nitelendirmiştir. Uluslararası kamuoyunun bu karşı çıkışları ve lanetlemelerine rağmen işgalci Çin rejimi hâlâ Nazi soykırım uygulamalarını sürdürmekte ve işkence kamplarını açık tutmaktadır. Dünyada özgür kitle iletişiminin yaygın kullanıldığı çağımızda, diasporada yaşayan Doğu Türkistanlılar 2017’den beri aileleri ile iletişim kuramamaktadır. Bugün etnik/kültürel ayrımcılığa maruz kalan Doğu Türkistan’da; İnsanlar ceza evlerine, gözaltı merkezlerine, toplama kamplarına mahkûm bırakılmaktadır.

Toplama kamplarında tutulan 8 milyon insan işkence, organ çalma, sistematik tecavüz ve yasa dışı tıbbi deneylere maruz kalmaktadır. İnsanlar Çinli şirketlerde köle işçi olarak çalıştırılmaktadır. Yaşlılar ve hastalar sağlık imkânlarından yoksun bırakılmaktadır. Genel kısırlaştırma yöntemleri uygulanmaktadır. Dinî ibadet ve eğitim yasaklanmıştır. 30 bini aşkın ibadethane ve kutsal mekân tahrip edilmiştir. Doğu Türkistanlılara yurt içi ve yurt dışı seyahat kısıtlamaları uygulanmaktadır. İş insanları ve varlıklı bireylerin mallarına el koyulmaktadır. İnsanlar Çin’in iç bölgelerine sürgün edilmekte ve yerlerine Han Çinlileri yerleştirilerek demografik yapı bozulmaya çalışılmaktadır. Kadınlar Çinlilerle zorla evlendirilmektedir. Kadınlara zorunlu kürtaj uygulanmaktadır. Doğu Türkistanlı çocuklar Çinliler tarafından zorla evlat edinilmektedir. Vahşi uygulamalar sonucu bölgedeki doğum oranı yüzde 80 oranında düşmüştür. Bugün geldiğimiz noktada Çin; insan haklarının ve her türlü özgürlüğün ihlal edilmesinin, soykırımın, ırk ayrımcılığının, köle işçiliğinin, toplama kamplarının ve antidemokratik uygulamaların simgesi olmuştur."

HABER MERKEZİ

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri