İlk teravih namazını kıldık…
***
Sıcaklıklar ve ortamın ruhani havası dikkate alındığında Konya'da NAMAZGAH bu yılın en iyi teravih alanı olarak dikkat çekiyor...
***
Ölüyle dirinin aynı safta buluştuğu ortak namaz gibi...
***
Yine bu yılda vatandaş, en hızlı imamını bulmaya çalışacak…
***
Hızlı imam bulununca o camide artık yer bulmak imkânsız hale gelecek…
***
Teravih Namazı’nın hızlı kılınışı ile ilgili bir fıkrayı paylaşalım sizlerle…
***
Çok hızlı teravih kıldırmayı bir marifet sayan Hoca Efendi arkadaki cemaat kan ter içinde bırakıp namaza devam ederken, camiden içeri geç kalmış biri girer…
***
O sırada yanında bulunan kan ter içindeki adama namazın rekâtı bitince, "Çok kıldınız mı? Yetişebilir miyim?" diye sorar…
***
Kan ter içindeki adam yeni geleni şöyle bir süzer…
***
"Biz içindeyken yetişemiyoruz amcam, sen dışarıdan nasıl yetişeceksin?"
***
Ramazan bereket ve fazilet ayı…
***
Müftülüğümüz bu ay içerisinde birbirinden etkili vaizleri ile halkımızı aydınlatmaya, Müslümanca yaşamanın sanatını anlatmaya gayret edecekler…
***
Biz de geçmişte yaşanmış komik bir Ramazan Vaazı ile yazımızı noktalayalım…
***
İki şair ve edip ahbap Mehmet Celâl ile Faik Esad, Beylerbeyi’nde bir dostun iftar davetine icabet için yola koyulup karşıya geçiyorlar…
***
Fakat vakti iyi hesap edememişler ve iftara daha saatler var…
***
Bunun üzerine iki ahbap; ‘- Camiye gidelim, vaaz dinleriz, vakit geçer’ fikriyle Beylerbeyi Camii’ne girip bir tarafa ilişiyorlar…
***
Vaiz, kürsüye çıkmış cehennemden bahsetmekte, diliyle etrafa yıldırımlar savurup şimşekler çaktırmakta, “zebanîler, alevler, katran kuyuları” dedikçe cemaat dehşetle tir tir titremektedir…
***
Bizimkiler vaizin tehditlerine pek kulak asmamaktadır... Ama ahalinin çoğu kapıldığı haşyetle hüngür hüngür ağlıyor…
***
Ağlayanlardan biri, gözyaşlarını silerek Faik Esad’ın sırtına dokunur, kısık sesle;
‘- Siz vaizi dinlemiyor musunuz? diye sorar...
***
“Dinlenmez olur muyuz, dinliyoruz elbet” diye cevap verir bizimkiler…
***
“Peki, ne dediğini anlıyor musunuz?”
***
“Anlıyoruz elbette, niçin soruyorsun?”
***
Adam hayretle devam eder; ‘- Yahu bizim ağlamaktan ciğerimiz sökülüyor, gözümüz dışarıya uğruyor sizde ise hiçbir elem işareti yoktur, nasıl oluyor bu?’
***
Şair cevap verir:
***
“Efendim biz bu mahalleden değiliz, yabancıyız, misafirliğe geldik de!”
***
Allah cümlemizi bu dünya misafirhanesinde; Ramazan’ı Şerif-i hayırla, dua ve ibadetle ihya etmemizi nasip etsin…
***
Âmin diyin Müslümanlar!