Çiçek, 40'ın Üzerinde Ülkeye Suriye Ve Mısır Mektubu Yolladı

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Suriye ve Mısır konusunda mevkidaşlarına yazdığı mektupta, “Gerek Suriye gerek Mısır’daki olumsuz gelişmeler uluslararası toplumun sessizliğiyle cesaretlendirilmemelidir.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Suriye ve Mısır konusunda mevkidaşlarına yazdığı mektupta, “Gerek Suriye gerek Mısır’daki olumsuz gelişmeler uluslararası toplumun sessizliğiyle cesaretlendirilmemelidir.” dedi. Parlamentoların tarihi bir sorumluluğa sahip olduğunu belirten Çiçek, “Uluslararası topluma ortak ve güçlü bir sesle yapılacak açıklamalarla hükümetler üzerinde etki yaratılabilecek ve kamuoyu bilgilendirilebilecektir. Demokratikleşmeye vereceğimiz destek, oluşacak demokratik rejimlerin yolunu açacak, böylece bölgenin demokratikleşme çabalarında geri döndürülemez bir aşamaya geçilmesini sağlayacaktır. Desteğimiz bölgede aynı zamanda uzun vadeli istikrar ve barışın da teminatı olacaktır.” ifadesini kullandı.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Suriye ve Mısır konusunda parlamentolara ve uluslararası parlamenter asamblelerine yazacağını belirttiği mektubu gönderdi. Çiçek, 40 üzerinde ülkeye gönderilen mektupta, Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde 2010 yılı sonunda başlayan ve 2011 yılında ivme kazanan köklü değişim ve demokratikleşme sürecinin, demokrasinin gelişmesi, temel insan hak ve özgürlüklerinin yaygınlaşması bağlamında herkesi umutlandırdığını belirterek, “Küresel ölçekte de önemli yansımaları olması beklenen tarihi önemdeki bu süreç bölge halklarının meşru taleplerine dayalı olarak ortaya çıkmıştı. Bölge halkları daha onurlu ve daha iyi koşullarda bir yaşam için demokratik taleplerini seslendirdiler. Hepimizin ortak umudu, etnik veya mezhep temelinde ayrışmalara meydan vermeden, yönetimlerin halklarının meşru taleplerini dikkate almaları ve bu doğrultuda zamanlı reformlar gerçekleştirmeleri idi.” dedi.

Halkların özgür iradeleri ile seçtikleri temsilcilerinin yer aldığı parlamentoların oluşmasının bölgenin en büyük kazanımlarından biri olacağını ifade eden Çiçek, şöyle devam etti:

“Bu noktada parlamentolararası işbirliği yolu ile bizlerinde seçilmiş temsilciler olarak Ortadoğu halklarının demokratikleşme mücadelelerine önemli katkı sağlayacağımız muhakkaktır. Ne var ki hepimizi umutlandıran sürecin önemli engellerle karşılaştığı bir dönemden geçiyoruz. Suriye’de rejimin halkın taleplerini gözardı ettiğini ve kendi halkına karşı kanlı bir mücadele içinde olduğunu görüyoruz. Bu ülkede Mart 2011’den bu yana devam eden şiddet olaylarında 100 binden fazla insan yaşamını yitirmiştir. Ülke içinde yerlerinden edilmiş 5 milyon kadar insan bulunmaktadır. Yaklaşık 2 milyon Suriyeli komşu ülkelere sığınmıştır. Suriye rejiminin sebep olduğu çok yönlü yıkım bölgede özgür seçimlerle oluşmuş parlamentoların rol oynadığı demokrasilerin gelişmesi umutlarına darbe vurmuştur.

Mısır’da ise 2011 yılında başlayan demokratik sürecin askeri darbeyle kesintiye uğradığı bir kriz söz konusudur. 3 Temmuz 2013 tarihinde yapılan askeri darbe ile Mısır’ın tarihinde ilk defa özgür seçimlerle seçilmiş parlamentonun faaliyetlerine son verilmiş, adil seçimlerle seçilmiş ilk sivil Cumhurbaşkanı devrilmiş, referandumla yürürlük kazanan Anayasa askıya alınmıştır. Anayasal meşruiyet ihlal edilmiştir. Ülkede temel insan hak ve özgürlüklerinin açıkça ihlal edildiği bir dönem yaşanmaktadır. Çok sayıda sivil gösteri hakkını kullanırken öldürülmüş ve yaralanmıştır. Basın ve ifade özgürlüğü kısıtlanmıştır. Her yönüyle demokratikleşme sürecine darbe vurulmuştur.”

"KARARLI BİR TUTUM SERGİLENMEMESİNİN TEHLİKELİ SONUÇLARI OLACAKTIR."

Suriye ve Mısır’daki olumsuz gelişmelerin uluslararası toplumun sessizliği ile cesaretlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Çiçek, mektubunu şöyle sürdürdü:

“Demokrasi karşıtı çabalara karşı uluslararası toplum tarafından ortak ve kararlı bir tutum sergilenmemesinin tehlikeli sonuçları olacaktır. Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesinde demokrasinin gelişmesi ve insan haklarının korunması için ortak çabalara ihtiyaç vardır. Bölge halkları için demokrasi ve insan hakları açısından evrensel standartları altında kalan koşullar dayatılmaktadır. Bu durum kabul edilemez olduğu kadar sürdürülemez niteliktedir.
Uluslararası toplumun Mısır ve Suriye’deki gelişmeler karşısında demokrasi ilkeleri temelinde insan hak ve özgürlüklerinin korunmasını amaçlayan ortak bir tutum belirlemesi acil bir öncelik durumundadır. Vatandaşların din, dil, ırk, mezhep ayrımına tabi tutulmadan, çoğulcu demokrasinin tüm nimetleri karşısında eşit haklara sahip oldukları, yönetimlerin ayrımcı değil kucaklayıcı bir yaklaşımı samimiyet ile sahiplendikleri bir düzenin oluşturulmasını arzu ediyoruz. Bizlerin de demokratik ülke parlamentolarının başkanları olarak bunun gerçekleşmesi için önemli katkı sunabileceğimize inanıyorum. Parlamentolarımız tarihi bir sorumluluğa sahiptir. Uluslararası topluma ortak ve güçlü bir sesle yapılacak açıklamalarla hükümetler üzerinde etki yaratılabilecek ve kamuoyu bilgilendirilebilecektir. Demokratikleşmeye vereceğimiz destek oluşacak demokratik rejimlerin yolunu açacak, böylece bölgenin demokratikleşme çabalarında geri döndürülemez bir aşamaya geçilmesini sağlayacaktır. Desteğimiz bölgede aynı zamanda uzun vadeli istikrar ve barışın da teminatı olacaktır. Bu vesile ile en içten selam ve saygılarımı sunuyorum.”

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri