Chp, Hrant Dink İçin Meclis Araştırması İstedi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Hrant Dink Davası'nda cinayetle ilgili dava kapsamına alınmayan hususların TBMM tarafından incelenip raporlaştırılması ve davanın adalet lehine sonuçlanması amacıyla Meclis Araştırması istedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Hrant Dink Davası'nda cinayetle ilgili dava kapsamına alınmayan hususların TBMM tarafından incelenip raporlaştırılması ve davanın adalet lehine sonuçlanması amacıyla Meclis Araştırması istedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sunulan araştırma isteğinde, "Hrant Dink davası devam ederken, cinayetle ilgili dava kapsamına alınmayan hususların TBMM'ce mercek altına alınıp araştırılmasının ve elde edilen bilgilerin kapsamlı bir rapor olarak kamuoyu ve ilgili birimlere aktarılmasının, davanın adalet lehine sonuçlanması amacıyla Anayasa'nın 98'inci, İçtüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz." denildi.

Gerekçe bölümünde Tanrıkulu, 19 Ocak 2007 yılında, Genel Yayın Yönetmeni olduğu Agos Gazetesi önünde öldürülen Hrant Dink'in bu tarihten önce çeşitli kişi ve gruplar tarafından tehdit edildiği, sık sık ölüm tehditleri aldığı, buna rağmen kendisine koruma tahsis edilmediği ve yakın zamanda İçişleri Bakanlığı'ndan istifa etmek zorunda kalan Muammer Güler'in İstanbul Valisi olduğu dönemde, bizzat onun nazarında kimliği belirsiz kişiler tarafından uyarıldığının bilindiğini hatırlattı.

Aradan geçen yedi yıl boyunca, Dink davasında kayda değer bir yol alınamadığı gibi cinayetin arkasındaki örgüt adalet önüne getirilmek bir yana korunup kollandığını savunan Tanrıkulu, "Nitekim Dink cinayetinde dahli veya kusuru bulunan çok sayıda kamu görevlisinin hükümet eliyle ödüllendirilerek terfi ettirildiği de kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Daha da vahimi, Dink cinayetinin arkasındaki güçleri ortaya çıkarmaya çalışan gazeteciler, araştırmacılar hedef haline getirilmiştir. Yargıtay'ın Ocak 2013'te, yani tam bir yıl önce İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararı bozması üzerine yeniden görülen davada da kayda değer bir gelişme sağlanmamıştır. Türkiye tarihine kara bir leke olarak geçen Dink cinayetinde esas faillerin gizlenmesi, AKP eliyle ödüllendirilmesi, vicdanları bir kez daha yaralamış, adalete olan inancı yok etmiştir. AKP hükümeti, cinayet sırasında İstanbul Valisi olan Muammer Güler'i İçişleri Bakanı, dönemin Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ı Osmaniye Valisi, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü olan Ramazan Akyürek'i Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı, Dink'i hedef gösteren Yargıtay kararında imzası bulunan Mehmet Nihat Ömeroğlu'nu Türkiye'nin ilk ombudsmanı yapmıştır. Keza, dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, 2. sınıf emniyet müdürlüğünden 1. sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirilmiş, Trabzon'da İstihbarat Şubesi Müdürlüğü Engin Dinç İstihbarat Daire Başkanlığı'na yükseltilmiştir. Cinayeti 1 yıl öncesinden bilen memur Muhittin Zenit de İstihbarat Daire Başkanlığı'na özel kalem yapılmıştır. Her ne kadar Dink davası yeniden görülmeye başlanmış olsa da bu konuda da kayda değer bir yol alınamamakta ve Dink ailesi avukatları, cinayetin arkasındaki güçlerin korunmaya devam edildiğini ifade etmektedirler. 7. yılını dolduran Dink cinayeti, uluslararası çapta yankı uyandırmış ve kamuoyunda derin bir iz bırakmıştır. Esas sorumluların yargı önüne çıkarılmaması, cinayeti organize eden gücün de boyutlarını ortay koymaktadır. Adaletin yerini bulmaması, toplumda derin bir güvensizlik, iktidara da ciddi bir tepki doğurmuştur. Bilindiği üzere Hrant Dink sadece gazeteci olduğu için bir Ermeni olduğu için de hedef haline getirilmişti. Dink cinayetinin arkasındaki güçlerin hâlâ kollanıyor olması sembolik açıdan da son derece anlamlıdır." dedi.


CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri