Kendisinden başka kimsenin görmediği, göremeyeceği; titrek ışıklarını saçarak göğe yükselmeye başladı. Utangaçtı, çekingendi ve yanakları al al olmuştu. Bir yıldır dinlenmenin vermiş olduğu mahmurluk okunuyordu yüzünden. Yükseldi, yükseldi, yükseldi. Yükseldikçe güveni geldi. Neşe içinde uçmaya başladı. Uçuyor, uçtukça uçası geliyordu.
**
Onun bu mutlu ve hayat dolu hâline önceden de defalarca şahit olmuş hava da ona ayak uydurmaya başladı. Birlikte uçuyor, dans ediyor, neşe içinde oyunlar oynuyorlardı. Isısını havaya verdi. Hava ısındı, canlandı. Tatlı, ılık bir rüzgâr olup yayıldı tüm atmosfere. Cemre düştü havaya…
**
Huzurlu bir dinginlik çöktü üzerine. Bir haftalık koşuşturmaca yormuştu onu. Yavaşça toprak anaya indi. Durmaması gerektiğini, daha doğrusu onun kendisini beklediğini biliyordu. Yürümeye başladı. Yürüdükçe üzerindeki yorgunluk sıyrıldı çıktı. “Hem yorgunluk da neymiş?” Ona göre değildi hiç.
**
Gücü ve neşesi tekrar yerine gelmişti. Koşmaya başladı. Adımlarını uçarcasına, en uzağa atıyordu. Bastığı her yer onun narıyla ısınıyordu. Buhar çıkmaya başladı. Toprak ve toprağa tutunan bütün varlıklar ısındı, bayram etti. Cemre düştü toprağa…
**
İki haftadır uçmanın ve koşuşturmanın keşmekeşiyle harareti artmış, koru köz köz olmuştu. Gözü nazlı nazlı akan, kurşuni renkteki dereye takıldı. Serinlerim düşüncesiyle dalıverdi soğuk sulara. Soğuktu, değdiği yeri adeta kesen, iliklere kadar işleyen cinsten bir soğuk. O da hardı, nardı, kordu, közdü… Bu kadarcık soğuktan korkacak değildi ya. Yüzdü, inadına yüzdü.
**
O yüzdükçe sular ısınıyor, onunla birlikte ışıl ışıl parıldıyorlardı. Yüzdükçe ısısı artıyor, ısındıkça yüzmek istiyordu. Çağladı, kabına sığamaz oldu. Irmak oldu, göl oldu, deniz oldu, okyanus oldu. Dünyanın bütün sularına karıştı. Tatlı tatlı ısındılar. Cemre düştü suya…
**
Bu yıl da görevini tamamlamış, huzur içinde yuvasına doğru gitmek için hazırlanıyordu. Ulu bir çam ağacının altına oturmuş, ağlayan bir çocuk gördü. Sessiz sessiz ağlıyor, gözyaşlarını elinin tersiyle siliyordu. “Bu sene de fazla çalışsam ne olur?” diye geçirdi aklından.
**
Usulca yaklaşıp süzülüverdi çocuğun gönlüne. Isıttı üşüyen yüreğini. Çocuk yüreği hüzünden neşeye dönüverdi birden. Bütün üşüyen gönüllere aktı. Isıttı, neşe kattı, huzur kattı… İnsanlığın kalbine bahar getirdi. Cemre düştü gönüllere…