Çayır: Bizi 12 Eylül Dönemi Mahkemelerini Çağrıştıran Şekillere Döndürmeyin

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı ve 12 Eylül Ülkücüleri Mağdurları Komisyon Başkanı Remzi Çayır, Türkiye’de hukukun yavaş yavaş mecrasından çıkmak üzere olduğunu söyledi. Çayır, "Her sesini çıkaran, her düşüncesini...

Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkan Yardımcısı ve 12 Eylül Ülkücüleri Mağdurları Komisyon Başkanı Remzi Çayır, Türkiye’de hukukun yavaş yavaş mecrasından çıkmak üzere olduğunu söyledi. Çayır, "Her sesini çıkaran, her düşüncesini söyleyeni biz darbeci diye nitelendirsek, bu ülke yaşanmaz olur. Bu tutumun derhal terk edilmesini umuyorum ve hükümete diyorum ki lütfen derhal sivil, insan temelli ve millet iradesini esas alan bir anayasa yap, yanınızda yer alalım." dedi.

Siyasi olaylardan dolayı 1979 yılında tutuklanıp Mamak Askerî Cezaevi'ne konulduğunda 18 yaşında olan ve 13 yıl aralıksız farklı hapishanelerde yatan Remzi Çayır, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 34’üncü yıl dönümünde geldiği Adana’da, BBP il binasında basın toplantısı düzenledi. Konuşmasında, örneği başka ülkelerde olmayan Çarşı grubunun ‘darbe’ ile suçlandığını hatırlatan Çayır, “Üzülüyorum. Çarşı grubu zaman zaman toplumsal tepkiler vermektedir. Çok da ironi, zaman zaman yüzümüzü gülümseten, zaman zaman düşündüren birtakım tepkiler ortaya koymaktadır. Bu başka bir ülke ile çok kıyaslanamaz bir hal. Çarşı grubuna münhasır bir durum. Bunlar Gezi olayları sırasında ortaya çıkmış, tepkilerini göstermişlerdir. Şu anda hükümeti devirmek, darbe yapmakla suçlandıkları için ben hukukun katledilmesine seyirci kalamayacağımız; yani bizi 12 Eylül dönemi mahkemelerini çağrıştıran şekillere, şemaillere döndürmeyin. Bunlar yanlış işlerdir. Türkiye bundan kazançlı çıkamaz. Yani her sesini çıkaran, her düşüncesini söyleyeni biz darbeci diye nitelendirsek, bu ülke yaşanmaz olur. Bu tutumun derhal terk edilmesini umuyorum ve hükümete diyorum ki lütfen derhal sivil, insan temelli ve millet iradesini esas alan bir anayasa yap, yanınızda yer alalım. Sizinle birlikte bu anayasanın şekillenmesinde ve kabulünde rol alalım, destek verelim. Aksi taktirde darbe anayasası ile siz devam ederseniz, bu, hepiniz için utanç olur. Hele Meclis'te grubu bulunan bütün partiler için utanç vesilesidir. Türkiye’nin sivil bir anayasaya ihtiyacı var.” diye konuştu.

Çayır, Ankara Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahmkesi'nde görülen 12 Eylül davasının müebbetle sonuçlanmasının darbe heveslilerine ders olduğunu söyledi. Remzi Çayır, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez darbeye teşebbüs eden, darbe neticesinde cumhurbaşkanı olan, kendilerine paye edinenler, ömür boyu kendilerini hukuktan münezzeh görenler aldandılar ve cezaya çarpıldılar. ‘Bir ondan bir bundan astık’ diye övünenler gerekli dersi almışlardır.” şeklinde konuştu.

Kendilerini, “12 Eylül zulmünü, 12 Eylül’ün, adı mahkeme kendisi farklı bir yapıya bürünmüş odalarında ömür çürütmüş bir neslin sözcüleri” olarak tarif eden Çayır, şöyle devam etti: “Onun için o dönemin bir şekilde aydınlatılmasına, darbecilerinin mutlaka hukuk karşısına çıkması ve hesap vermesi için mücadele yolunu tuttuk. 2010 referandumu bunun için bir araçtı. O dönem çok ciddi ve inanarak (keşke, 26 maddesi değil de bütün darbe anayasası değişse) diye içimizde hayıflanarak ‘eksik ama evet’ demiştik. ‘Evet’ sözümüzsün arkasında darbecilerle yüzleşme ve hesaplaşma isteği vardı. Sonra mahkeme açıldı. Mahkemede biz orada müdahil koltuğunda onlarla (darbeyi yapanlar) yüzleşmeyi çok bekledik. Ancak yaşları ve sağlıkları uygun olmadığı gerekçesiyle 12 Eylül darbesini yapan generaller bir türlü mahkemeye getirilmedi. Sanık sandalyesine oturtamadık. Fiziki olarak ancak yattıkları hastaneden görüntülü bir şekilde ifade verdiler. Hepimiz büyük bir mücadele ile bu davanın sonuçlanması için çaba sarf ettik. İlk kez Türk siyaset tarihinde darbeciler ceza aldı. Yani demokrasiye hançer çekenler, kendi gereklerini öne sürerek demokrasiyi rafa kaldıranlar, millet iradesini alaşağı edenler, insanlık hak ve hukukunu, insanlık haysiyet ve onurunu ayaklar altına alanlara bir mahkemede müebbet hapis cezası verildi. Ve rütbeleri söküldü. Bu bizim için o dönemi yaşayan bütün arkadaşlarım adına büyük bir sevinçti. Gerçekten çok hüzünlenmiştim mahkeme salonunda. Kararı okunduğunda büyük bir dalgalanma yaşadım. Zira aklıma, hayalime yaşadığımız o zorluklar geldi. Arkamızda coplu askerler, önümüzde hakim kisvesinde ama rütbeli insanlar… Bırakın ifade vermeyi, esas duruşu bozduğumuzda arkadan coplandığımızı biliyoruz. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbesini yapanlar ne yazık ki hep şartların oluşmasını beklemişlerdir. Darbeciler hep bu yolu seçmişlerdir."

"DARBECİLERİN UNSURU OLAN ANAYASASI BU ÜLKEDE YAŞIYOR"

12 Eylül darbesinin yıl dönümünde Türkiye’de yaşayan insanlara ve partilere bir sözleri olduğunu dile getiren Çayır, millet iradesi karşısında tek yürek olunmasını istedi. Sadece darbecilerin ceza almasının yetmediğini, darbenin hala anayasası ile ülkenin başında boza pişirdiğini ifade eden Çayır, şöyle dedi: “Ne yazık ki hala bu ülke 12 Eylül darbecilerinin anayasası ile idare edilmektedir. Darbeciler müebbet aldı ama darbecilerin unsuru olan anayasası bu ülkede yaşıyor ve yaşatılıyor. Derhal darbe anayasası değiştirilmelidir. Bu uğurda hükümet bir referandum veya benzeri bir yolla bu anayasanın değişikliğini isterse BBP ve 12 Eylül Ülkücüleri Mağdurları Komisyonu olarak bu adıma destek verebileceklerini düşünüyorum. Yeter ki sivil insan esaslı, insanın haysiyet ve onurunu öne çıkaran bir anayasa ortaya çıksın. Böyle bir anayasaya Türk milletinin ihtiyacı vardır. Derhal bu ülke darbe anayasasından kurtarılmalıdır. Darbe anayasasını değiştirdik ama hala biz ellerimizde kelepçelerle ve ayaklarımızda prangalarla dolaşıyoruz. Şu anda ben ve benim gibi arkadaşlarımız herhangi bir vukuat veya kavgada 6 aydan fazla ceza aldığımızda darbe mahkemelerinin verdiği cezalardan dolayı infaz yanması ile yeniden mahpushaneye dönmek gibi bir talihsizlikle karşı karşıyayız. Bunun için Başbakana ve Adalet Bakanına seslenmek istiyorum; darbecilerin anayasası halen yürürlükteyken, biz darbecileri cezalandırdık ama bunun sonuçları hala hayatımıza tesir etmeye devam ediyor. Artık darbe anayasasının ve darbe yasalarının bu ülkede sonuçlarıyla ortadan kalkması için hep birlikte çalışmak ve irade ortaya koymak zorundayız. 34 yıldır bu ülke neden bir türlü anayasasını yapamaz. Neden bizim gibi işkence altında yıllarını geçirenler dışarıya çıktığında hala hür olamazlar. Daha hür değiliz. Hala gizli prangalarımız ve kelepçelerimiz var. Benim gibi binlerce insan var. Darbenin verdiği cezalar sonuçlarıyla yok sayılmalıdır ki bu ülke yeni bir sayfa açsın. demokrasi kazansın, adalet ve insanlık kazansın.”

12 Eylül’ün alttaki işkencecilerinin hala ellerini kollarını sallayarak hayatlarını devam ettirdiğini bildiren Çayır, “Halbuki darbeyle şöyle veya böyle karşılaşmış Şili, İspanya, İtalya gibi ülkeler sadece darbecileri yargılamakla kalmadılar, işkencecileri de onlara kattılar ki bir daha insanlık onuru ayaklar altına alınmasın. İşkence hayatlarından çıkıp gitsin. Çünkü işkence bir insanlık suçudur. Biz bu ülkede hala bunu yerleştiremedik. Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya’ya verilen ceza işkencecilere de verilmelidir ki bir daha bu ülke şu veya bu sebeple işkenceyi sorgulama metodu olarak kullanmasın.” açıklamasını yaptı.

"DARBECİLERİN İSİMLERİ OKUL VE CADDELERDEN KALDIRILSIN"

Çayır, müebbet hapis cezasına mahkum olan darbeci askerlerin isimlerinin halen okul, caddelerde yaşatılmasına da tepki gösterdi. Yerel yönetimlerin, ‘bu millet ve insanlık düşmanlarının’ isimlerini herhangi bir yerde görmek istemediklerini aktaran Remzi Çayır, yerel veya genel yönetimin gerekli duyarlılığı göstererek, bu çirkinliği ortadan kaldırmasını gündeme getirdi.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri