Çanakkale zaferinin 100.yılını yaşadığımız şu sene Çanakkale’yi çok iyi anlayıp anlatmamız ve yaşatmamız gerekiyor. Küçüğünden büyüğüne bilhassa da gençlerimize “Çanakkale rûhu”nu vermemiz, aşılamamız şart. Çanakkale savaşına giden sayıları 250 bini bulan o aziz vatan evlatlarının özünde vâr olan mânevi birikimler bugünün gençlerine çeşitli etkinliklerle mutlaka ama mutlaka aşılanmalı, ayni ruh kazandırılmalı…
Çanakkale savaşı bir varlık-yokluk mücâdelesiydi. Neyle kazanıldı, hangi birikimle böylesi dehşetengiz bir mücâdele verildi? Anlamakta güçlük çekiyoruz! Bir tek cevâbı var O da bu bir ‘iman mücâdelesi’ydi. Çanakkale’de bir iman-küfür savaşı gerçekleştirildi. Çanakkale’de ‘İlâyi Kelimetullah Davası’ icra edildi yânî Allâh Teâlâ’nın ismi şerifini yüceltmek, Kitâbı Mübîn’e sâhip çıkmak adına, din adına, bayrak adına, vatan-millet adına yola çıkıldı. Çanakkale’de anadan, yardan, serden, tatlı candan geçildi. Müminler bir kutlu savaşa düzüldüler. O mübârekler yılmadılar, yıkılmadılar bayrağı yere düşürmediler. Onlar bir mübârek sefere gittiler ve en mübârek rütbelere eriştiler inşaALLAH.
Çanakkale şanlı bir savunmadır. İmanla kazanılmıştır. İnanan müminler ulvî bir ruhla zafere yürüdüler. İmkansızı başardılar. Öldü, bitti denilen, hasta adam yerine konan Osmanlının tüllerinden yeniden doğdular, dünyâya imkansızlıklar içinde savaş nasıl kazanılır gösterdiler. Sınırsız bir can fedâkarlığı vardı Çanakkale’de. Aşılmaz ve sarsılmaz bir îman, yenilme bilmeyen bir azim oldu Çanakkale. Çanakkale kelimelerin dar hacimli anlatımlarına sığmayan yüce bir destandır. Ne kadar anlatılsa yetersiz kalır. Bugün de ayni rûhun yaşatılması ve insanımıza o ruh dinamizminin yeniden kazandırılması her şeyden çok lüzumludur.
Çanakkale târihte benzeri az görülen eşsiz bir kahramanlık zaferidir. Milletimizin vâr olabilme ve kalabilmesinin şanlı direnişidir. Ve bu hâliyle Çanakkale târihin ölüm-kalım savaşıdır. Çanakkale Osmanlıyı küçümseyen düşmana, şaklatılan bir Osmanlı tokatıdır. Bir hilal uğruna daha bıyıkları terlememiş nice gençlerin fedâ olduğu bir onurlu destandır Çanakkale. Gözünü kırpmadan din-millet-vatan için Türkiye’den, Yemen’den, Mekke’den, Medine’den gelen yiğitlerin Hakkari’den, Yozgat’tan, Konya’dan, Mardin’den, İstanbul’dan, Trabzon’dan, Edirne’den, Siirt’ten nice şehir kahramanların koyun koyuna kara toprağın bağrında yattığı bir cennet bahçesidir Çanakkale. Bir târihin battığı ama yepyeni bir târihin doğduğu kutsal bir mekandır Çanakkale.
Çanakkale bütün dünyâyı hayretlerde bırakan bir diriliştir. Metrekaresine 6.000 merminin düştüğü benzeri az görülen bir can pazarıydı Çanakkale. O mübârek canların bedeli ahrette ödenecektir. Aziz Mehmetçik Çanakkale’nin her mekânına âdeta etten bir duvar ördü, kendini siper etti, canını verdi ama vatanını vermedi, bayrağını gönderden indirmedi. Yedi düvele pabuç bırakmadı. Mehmetçik kanıyla, canıyla îmânın yenilmezliğini, İslâm’ın azmini, şehitliğin kutsiyetini gösterdi.
Çanakkale şerefli mâzimizin asâletini tekrar iade etti. İçinde bulunduğu zor durumu en âlî şekilde imânıyla lehine çevirerek Anadolu’yu bu aziz millete yeniden vatan yaptı. Geleceğe de fedâkarca her şeyini ortaya koyduğu şanlı bir târih bırakarak adını altın harflerle yazdırdı. Ayni zamanda yenilmez bileklerin, en güçlü emperyalist güçlerin imanla nasıl yenileceğini tüm dünyâya göstermiş oldu.
Cefâkar şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, ruhlarına “Fatiha”lar istirham ediyoruz.