Bugün 10 Ocak Çalışanlar Gazeteciler Bayramı…1961’den bu yana kutlanan bu anlamlı gün dürüst, şerefli ve namuslu gazeteciler için anlamsız bir gün haline geldi…
**
Çalışan Gazeteciler değil Çalışamayan veya Çalıştırılmayan Gazeteciler Bayramı olarak değiştirilmeli bu günün adı. 10 Ocak bayram değil yas günü oldu resmen…Kara 10 Ocak..
**
Son yıllarda ekonomik sorunlar ve politik baskılar sonucu binlerce gazetecinin işsiz kaldığı, gazetelerin ve televizyonların bir bir kapandığı bir ortamda 10 Ocak’ın neyini kutlayalım…
**
Adı sanı duyulmayan bazı gazete, dergi, TV kanalı, internet sitesi ve radyolara sırf iktidarı öven yayınlar yaptığı için devletin ilan ve reklam muslukları sonuna kadar açılıyor…
**
Küçük bir eleştiri de bile gazetecilerin ve gazetelerin karşısına reklam ve ilan şantajı ile çıkılıyor. Çok sesli değil tek sesli bir medya ve tek manşetli gazeteler istiyorlar…
**
Ülkemizdeki kokuşmuşluk, toplum çürüme Türk medyasına da sirayet etti…Hem yaygın medya hem yerel medya en kötü dönemini yaşıyor… Tencere dibin kara seninki benden kara dönemini yaşıyoruz…
**
Sadece ekonomik sorunlarla ve siyasi baskılarla mücadele etmiyoruz. Koskoca bir trol ordusu ve trolleşmiş beyinlerle de mücadele ediyoruz…
**
Yazdıklarımızı, çizdiklerimizi beğenmeyen birileri tarafından üzerimize trol ordusu salınıyor. Bir de içimizdeki Truva atları üzerinden algı operasyonlarına maruz kalıyoruz. Ben onlara sahibinin köpekleri diyorum…
**
Trol ordusu tarafından derdi sadece gazetecilik yapmak olan insanlar fişleniyor, ötekileştiriliyor… Yetmiyor; vatan hainliği, devlet düşmanlığı ile suçlanılıyor
**
Dürüst ve namuslu gazeteciler bir türlü etiketleniyor.. SMA hastası çocuklarımızı yazıyoruz… Duymadığımız hakaret ve suçlama kalmıyor…Böylesine dramatik bir olay üzerinden bile terörize ediliyoruz..
**
Toplumsal sorunları, ekonomik sorunları yazıyoruz.. Sen misin bunları yazan? Sırf ülkenin acı gerçeklerini yazdığımız için felaket tellalı ilan ediliyoruz…
**
Hem de kendisini meslektaş bildiğimiz aslında gazetecilik değil amigoluk yapan her devrin adamları tarafından ilan ediliyoruz…Adam sözü lafın gelişi işte anlayın…
**
Yazdığımız haberler, köşe yazıları ve attığımız tweetler üzerinden fişleniyoruz… Sırf gelene ağam gidene paşam demediğimiz için mahallenin kötü çocukları, kara koyunları ilan ediliyoruz… Hem de bizim mahallenin fino köpekleri tarafından…
**
Bir haber yazarken, bir köşe yazısı yazarken 10 defa düşünüyoruz… Aman bunu nasıl yorumlar diye içten içe çekiniyoruz… Besili troller ufak bir hata yapmamızı bekliyoruz…
**
Haksızlığa uğrayan insanların hakkını arıyoruz…Provokatör ilan ediliyoruz…Olmadık hakaretleri duyuyoruz…İşimiz gerçekten çok zor..
**
Televole gazeteciliği yapanlar, kim nerede kiminle nargile içmiş haberleri yapanlar paparazzi gazeteciler bile bize gazetecilik dersi vermeye kalkıyor…
**
Son dönemlerde bir de ekonomik şantaj olayı başladı. Devletin parasıyla ekonomik şantajla tehdit ediyorlar mesela… Milli Gazete gibi bir gazeteye bile ekonomik şantaj uygulayanlar
Bize neler yapmaz ki?
**
Birileri gazetecileri fişlerken, birileri de dürüst ve şerefli meslektaşlarımızın ekmeğiyle oynamaya devam ediyor…İşinden kovulan arkadaşlarımızın aylarca işsiz gezdiği günleri unutmadık…
**
Dedim ya..Ülkemizde hatta şehrimizde bile gazetecilik yapmak her geçen zorlaşıyor. Onların istedikleri gibi yazarsan senden iyisi yok…Yoksa Yeşilçam filmlerindeki gibi kötü adamsın…
**
Unutmayın; özgür basın bir ülkenin nefes borusu gibidir. Medyası özgür almayan toplumlar çürümeye ve kendi içinde boğulmaya mahkumdur.
**
Bu mesleği hakkıyla, namusuyla, şerefiyle yapan, kalemini kiralamayan, güç sahiplerine taşeronluk yapmayan, yönetenler için değil yönetilenler için gazetecilik yapan, gazeteciliğe halel getirmeyen tüm meslektaşlarımın olmayan gününü kutluyorum…