Hatıralar canlanıyor yazı serisi
Milli gençlik Vakfının üç ana konuda ve sayısız tali kollarda çalışmaları bulunmaktadır. Bu üç ana konu, teşkilatlanma, eğitim ve üretim çalışmalarımız olmuş ve her üçü de vakfımızda Genel Başkan yardımcılıkları ile organize edilmiştir.
Önce vakfımızın ana gayesini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
“Milli gençlik Vakfı, gençlerimizin milli ve manevi değerlerimize bağlı yetişmelerini sağlamak için çalışmalar yapar.” Bu gayeyi gerçekleştirmek için de görevlidir. Vakfın, varlığının sebebi budur.
Resim; Bir toplantıda teşkilat Genel Başkan Yard. Zakir Taşdemir takdimini yaparken, sağında Genel Başkan Nevzat Laleli ile Genel Başkan Yardımcılarımızdan Yılmaz Bölükbaşı.
Bir vakıf, kendi kuruluş gayelerini gerçekleştirdiği sürece milletin sevgi, muhabbet ve desteğini aldığı gibi devletten de maddi ve manevi destek alması da gerekir. O vakfa “Sen, vakıf merkezinde çalış, şubeler açma!” denemez.
Veya “Efendim, vakıf gayrimenkuller (taşınmazlar) topluluğudur, bir dernek gibi çalışmaz(!)”denemez. Çünkü o gayrimenkuller, yine insanların hizmetine sunulacak ve insanın mutluluğu için kullanılacaktır.
Bu ve benzeri sözleri vakıflar genel müdürlüğü yetkililerinin ve vakıflar müfettişlerinin defalarca bizlere söyledikleri sözlerdir. Ama yılmadık.
Milli Gençlik vakfı gibi bir vakfın, insanın ve özellikle gençliğin mutluluğunun kaynağı olan ilim, edep, terbiye ve ahlak ölçülerini göre yetiştirilme çabaları belki gayrimenkullere bile dayandırmadan direkt olarak gençliğe dönük yapılmıştır.
Nitekim 2000 yılında kapatılma talebiyle açılan dava, 2004 yılında sonuçlanmış ve (davanın safahatı yazının sonunda açıklanacaktır) mahkeme önce “Milli gençlik Vakfı’nın kapatılamayacağına…” karar vermiştir.
ŞUBE AÇMAYA YETİŞEMİYORDUK
Milli gençlik Vakfı, milletimizin büyük teveccühüne mazhar olmuş ülkemizden her yerinden Ankara’ya gelen, telefon açan ve mektup yazan insanlar kendi il ve ilçelerinde de vakfın şubesini açmak istediklerini bildirmişlerdir.
“Ben evladımın, anasına koca karı, babasına moruk demesini değil, ahlaklı maneviyatlı olarak yetişerek anasına anacığım, babasına babacığım diyen evlatlar olmasını istiyorum” diyenlere yardımcı olmak için gece gündüz çalışıp didinen ve birimimiz hiç şüphesiz teşkilat başkanlığımızdır.
1980 de başlayan ve kesintisiz 17 yıl devam eden genel başkanlığımız sona erdiğinde vakfımızın 1 genel merkezi, 77 ilde şubesi, 900 ilçede Temsilciliği ve 900 kadar belde ve büyük köyde Bürosu bulunmakta toplam çalışma ünitemiz, 1878’e erişmekteydi.
Milli ve manevi değerlere bağlılığı ile zaten dünyanın en büyük gençlik kuruluşu olan Milli gençlik vakfı, yukarıda belirtildiği gibi bu muazzam teşkilat yapısıyla da aynı özelliğini ikiye katlamış oluyordu.
Milli gençlik vakfının gözle görülen bir diğer özelliği ise her hangi bir günün, her hangi bir saatinde bile üyelerimizin “emre amade olması” olmuştur.
DOĞU BATI KAYNAŞMASI
Şunu hemen ifade etmeliyim ki Milli gençlik vakfı halkın içindeki yeri, betonarme inşaatlarda bulunan kolonun içinde ki demir malzemesi gibidir.
Hem gittikçe artan şube ve üye sayımızla ve hem de halka dönük yaptığımız sayısız faaliyetlerimizle halkımıza ve gençlerimize örnek olmakta ve gençliğin terör ve anarşiye kaymalarını önlemekteydik.
Ne zaman ki bir takım siyasi mülahazalarla Milli gençlik Vakfını kapattılar, o tarihten sonra özellikle Doğu il ve ilçelerimizde terör ve anarşide büyük artışlar yaşanır olmuştur.
Kural hiç değişmemektedir. “Ya hastalıkların panzehiri Milli Gençliği kabullenirsiniz veya zehri (terör ve anarşiyi) yutmaya mecbur olursunuz.”
Çalışmalarımızda özellikle Doğu il ve ilçelerimizde ki şube bürolarımızın çalışmalarında Batı ve Orta Anadolu il ve ilçelerindeki teşkilatlarımızın faaliyetlerine erişemediklerini görüyorduk. Bu yapıyı telafi etmek, Doğuda ki şubelerimizin de çalışmalarının seviyesini yükseltmeli idik.
Bu cümleden olarak Doğu ve Güneydoğuda ki şube ve bürolarımızın bir listesini hazırladık. Gördük ki bu sayı 60 şube civarında… İstanbul şubemizden sosyal ve kültürel aktivitesi yüksek Üniversite gençlerinden 60 kadarını seçerek bu şubelerimize göndermesini ve bazı çalışmalarda onlara örnek olmalarını istedik.
Önce İstanbul şubemizden ve Doğu, Güneydoğu şubelerimizi ziyaret edecek gençlerimizden itiraz edenler oldu. Bu yolu gitmek ve orada çalışmalar yapmanın kolay olmadığı söylendi. Ama Genel merkezimiz, bu isteğin yerine getirilmesinde ki kararlı tavrı sebebiyle bu gençler kendilerine ayrılan süreler içinde görevli oldukları il ve ilçelere geleceklerini önce telefonlarla bildirdiler ve arkasından da o gün ve saatlerde uçağa atlayıp bölgelerine gittiler. Çalışmalarını yaparak İstanbul’a geri döndüler.
Aman Ya Rabbi… Hepsinin ağzında bu ziyaret ve çalışmalarla o kadar güzel hatıralar dökülüyor ki demeyin gitsin… Bunu İstanbul şubesi kanalıyla verdikleri raporlarından da açıkça görmek mümkün oluyordu.
Böylece bir hamle ile Doğu ile Batı illerinde ki gençler ve halk birbirleriyle kucaklaşmış, “İslam kardeşliği…” bir kere daha, insanlar arasında kopmaz bir bağ olduğunu ispat etmiştir.
Milli gençlik Vakfının üç ana konuda ve sayısız tali kollarda çalışmaları bulunmaktadır. Bu üç ana konu, teşkilatlanma, eğitim ve üretim çalışmalarımız olmuş ve her üçü de vakfımızda Genel Başkan yardımcılıkları ile organize edilmiştir.
Önce vakfımızın ana gayesini bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
“Milli gençlik Vakfı, gençlerimizin milli ve manevi değerlerimize bağlı yetişmelerini sağlamak için çalışmalar yapar.” Bu gayeyi gerçekleştirmek için de görevlidir. Vakfın, varlığının sebebi budur.
Resim; Bir toplantıda teşkilat Genel Başkan Yard. Zakir Taşdemir takdimini yaparken, sağında Genel Başkan Nevzat Laleli ile Genel Başkan Yardımcılarımızdan Yılmaz Bölükbaşı.
Bir vakıf, kendi kuruluş gayelerini gerçekleştirdiği sürece milletin sevgi, muhabbet ve desteğini aldığı gibi devletten de maddi ve manevi destek alması da gerekir. O vakfa “Sen, vakıf merkezinde çalış, şubeler açma!” denemez.
Veya “Efendim, vakıf gayrimenkuller (taşınmazlar) topluluğudur, bir dernek gibi çalışmaz(!)”denemez. Çünkü o gayrimenkuller, yine insanların hizmetine sunulacak ve insanın mutluluğu için kullanılacaktır.
Bu ve benzeri sözleri vakıflar genel müdürlüğü yetkililerinin ve vakıflar müfettişlerinin defalarca bizlere söyledikleri sözlerdir. Ama yılmadık.
Milli Gençlik vakfı gibi bir vakfın, insanın ve özellikle gençliğin mutluluğunun kaynağı olan ilim, edep, terbiye ve ahlak ölçülerini göre yetiştirilme çabaları belki gayrimenkullere bile dayandırmadan direkt olarak gençliğe dönük yapılmıştır.
Nitekim 2000 yılında kapatılma talebiyle açılan dava, 2004 yılında sonuçlanmış ve (davanın safahatı yazının sonunda açıklanacaktır) mahkeme önce “Milli gençlik Vakfı’nın kapatılamayacağına…” karar vermiştir.
ŞUBE AÇMAYA YETİŞEMİYORDUK
Milli gençlik Vakfı, milletimizin büyük teveccühüne mazhar olmuş ülkemizden her yerinden Ankara’ya gelen, telefon açan ve mektup yazan insanlar kendi il ve ilçelerinde de vakfın şubesini açmak istediklerini bildirmişlerdir.
“Ben evladımın, anasına koca karı, babasına moruk demesini değil, ahlaklı maneviyatlı olarak yetişerek anasına anacığım, babasına babacığım diyen evlatlar olmasını istiyorum” diyenlere yardımcı olmak için gece gündüz çalışıp didinen ve birimimiz hiç şüphesiz teşkilat başkanlığımızdır.
1980 de başlayan ve kesintisiz 17 yıl devam eden genel başkanlığımız sona erdiğinde vakfımızın 1 genel merkezi, 77 ilde şubesi, 900 ilçede Temsilciliği ve 900 kadar belde ve büyük köyde Bürosu bulunmakta toplam çalışma ünitemiz, 1878’e erişmekteydi.
Milli ve manevi değerlere bağlılığı ile zaten dünyanın en büyük gençlik kuruluşu olan Milli gençlik vakfı, yukarıda belirtildiği gibi bu muazzam teşkilat yapısıyla da aynı özelliğini ikiye katlamış oluyordu.
Milli gençlik vakfının gözle görülen bir diğer özelliği ise her hangi bir günün, her hangi bir saatinde bile üyelerimizin “emre amade olması” olmuştur.
DOĞU BATI KAYNAŞMASI
Şunu hemen ifade etmeliyim ki Milli gençlik vakfı halkın içindeki yeri, betonarme inşaatlarda bulunan kolonun içinde ki demir malzemesi gibidir.
Hem gittikçe artan şube ve üye sayımızla ve hem de halka dönük yaptığımız sayısız faaliyetlerimizle halkımıza ve gençlerimize örnek olmakta ve gençliğin terör ve anarşiye kaymalarını önlemekteydik.
Ne zaman ki bir takım siyasi mülahazalarla Milli gençlik Vakfını kapattılar, o tarihten sonra özellikle Doğu il ve ilçelerimizde terör ve anarşide büyük artışlar yaşanır olmuştur.
Kural hiç değişmemektedir. “Ya hastalıkların panzehiri Milli Gençliği kabullenirsiniz veya zehri (terör ve anarşiyi) yutmaya mecbur olursunuz.”
Çalışmalarımızda özellikle Doğu il ve ilçelerimizde ki şube bürolarımızın çalışmalarında Batı ve Orta Anadolu il ve ilçelerindeki teşkilatlarımızın faaliyetlerine erişemediklerini görüyorduk. Bu yapıyı telafi etmek, Doğuda ki şubelerimizin de çalışmalarının seviyesini yükseltmeli idik.
Bu cümleden olarak Doğu ve Güneydoğuda ki şube ve bürolarımızın bir listesini hazırladık. Gördük ki bu sayı 60 şube civarında… İstanbul şubemizden sosyal ve kültürel aktivitesi yüksek Üniversite gençlerinden 60 kadarını seçerek bu şubelerimize göndermesini ve bazı çalışmalarda onlara örnek olmalarını istedik.
Önce İstanbul şubemizden ve Doğu, Güneydoğu şubelerimizi ziyaret edecek gençlerimizden itiraz edenler oldu. Bu yolu gitmek ve orada çalışmalar yapmanın kolay olmadığı söylendi. Ama Genel merkezimiz, bu isteğin yerine getirilmesinde ki kararlı tavrı sebebiyle bu gençler kendilerine ayrılan süreler içinde görevli oldukları il ve ilçelere geleceklerini önce telefonlarla bildirdiler ve arkasından da o gün ve saatlerde uçağa atlayıp bölgelerine gittiler. Çalışmalarını yaparak İstanbul’a geri döndüler.
Aman Ya Rabbi… Hepsinin ağzında bu ziyaret ve çalışmalarla o kadar güzel hatıralar dökülüyor ki demeyin gitsin… Bunu İstanbul şubesi kanalıyla verdikleri raporlarından da açıkça görmek mümkün oluyordu.
Böylece bir hamle ile Doğu ile Batı illerinde ki gençler ve halk birbirleriyle kucaklaşmış, “İslam kardeşliği…” bir kere daha, insanlar arasında kopmaz bir bağ olduğunu ispat etmiştir.