Yeryüzünde kan döken, insanlığı kendi arka bahçesi gibi gören emperyalizmin ırkçı zulmüne engel olmak insanlığa yapılacak en büyük hizmettir. Mazlumlara, fakirlere, aç ve biilaç kalmışlara, güçsüz bırakılmışlara yapılacak en büyük yardım da budur. Tırlar ve kamyonlar dolusu koli koli, paket paket dağıtılan gıda yarımları dünyadaki açlığı veya fakirliği bitiremez. Sorun sadece açlık ve fakirlik de değil. Asıl sorun zulüm, işgal, savaş ve sömürüdür. Bundan dolayı açlık ve fakirliği gıda yardımlarıyla değil ancak mücadeleyi esas alan örgütlenme ve zulme karşı topyekûn verilecek direnç ve mücadeleyle, eylemle, entellektüel birikimle bitirebiliriz.
Dünyanın değişik yerlerindeki mazlum coğrafyalarda, savaş bölgelerinde ya da kurak ve susuz topraklarda insani yardım dağıtmak için kurulan kuruluşlara, yapılan organizasyonlara, bu amaçla başlatılan kampanyalara destekçi olmak elbette ki büyük öneme sahiptir, bunlar elbette ki çok değerli ve sevaplı eylemlerdir. Ancak bu yardımlar o bölgelere, yardım edilen toplumlara, özgürlük, barış ve adalet getirmiyorsa demek ki bunda eksik bir şey var.
Sadece karın doyuran veya tedavi etmekle yetinen değil, sömürü ve işgali bitiren, köleleri özgürleştirecek olan, yardımı ve mücadeleyi başlatan, organize eden bir eylem gerekiyor. Çünkü fakirleştirilmiş ve güçsüz bırakılmış toplumların bu durumunun nedeni batı dünyasının sömürüye ve fiili işgaline dayanan köle düzenidir. Bu Çağdaş Kölelik Düzenini yıkmadan yeryüzünde sömürü, işgal, savaş ve katliamlar bitmeyeceği gibi fakirlik, açlık, susuzluk ve hastalıklar da bitmeyecektir. Çünkü Çağdaş Kölelik Düzeni mazlumların kanını, etini, çocuklarını, toprağını, madenini, hayvanını, havasını, suyunu, her şeyini emip sömürmekte ve böylece semirmektedir. Semirdikçe azgınlaşıp saldırmakta ve zulmetmektedir.
Bundan dolayıdır ki esas yapılması gereken şey düzeni değiştirmektir. Savaşta mağdur olup ülkemize, şehrimize sığınan, şimdi komşumuz olan insanların kapısına bir koli gıda bırakmak ya da soğuktan korunmaları için bir çuval kömür vermek, battaniye vermek çok güzel bir hareket olmakla birlikte bunlar sadece palyatif, pansuman tedbirlerdir. Asıl yapılması gereken şeyi yapmadan, düzeni değiştirmeden sorunları da bitiremeyiz. Bizim derdimiz hırsızı daha az hırsız olanla değiştirmek değildir. Bir hırsızı bir hırsızla değiştirmek vurdumduymazlık ve sorunları görememektir.
Ey namazını eksiksiz kılmaya çalışanlar, ey malından bir kısmını ayırıp yoksullara dağıtanlar! Ey ceza ve hüküm gününe inananlar, ey Allah'ın gazabından korkanlar! Ey verdikleri söze, yaptıkları anlaşmaya ve kendilerine verilen emanete sadık kalanlar! Ey doğru şahitlikte bulunanlar, ey yalan ve yalancı şahitlikten kaçanlar! Yeryüzünde hak ve adaletin peşinde koşmadan, yeryüzünde tüm Müslümanların ve hatta tüm insanların namusunu kendi namusu gibi görmeden, yeryüzünde zulüm ve haksızlığı ortadan kaldırmak için mücadele etmeden, mücadele etmek için gayret etmeden, verilen sayısız nimete şükretmeden, mazlumların imdadına koşmayı, onlar için çarpışmayı yürekten istemeden, Allah yolunda malını feda etmeden, Allah'ın belirlediği ölçüler içerisinde Allah'a yönelmeden, ebedî kılınacak Cennet'e gireceğinizi mi sanıyorsunuz? Yüce Rabbimiz tarafından müjdelenen cennet, Allah’ın belirlediği sınırların içinde kalanlara vaat edilmiştir. Müslüman ömrünü zulüm ve haksızlıklara, savaş, işgal, katliam ve sömürüye karşı savaşmak için geçirmelidir, en azından buna niyet etmeli, bunun özlemi içinde yaşamalıdır.
O halde ey kutlu bir muştu ile müjdelenenler, Allah’ın dediği gibi kalk ve uyar, mazluma yardım etmek için zalime engel olmak gerekir. Mazlumlara, fakirlere, darda kalanlara, yurtsuz kalanlara, aç kalanlara yapılacak en büyük yardım zalimin zulmünü ortadan kaldırmaktır. Zulüm üreten sistemleri, tağut düzenlerini ortadan kaldırmaktır. Yardım, sadece ihtiyaçları karşılamak, aç ve açıkta kalanları doyurmak, barındırmak değil zulmü önlemek, zalime engel olmak, yeryüzüne hakkın ve adaletin hâkim olması için mücadele etmektir. Mazlumlara ezilmişlere yapılacak en büyük yardım onlara ruh kazandırmaktır.
Yazımı Cemil Meriç’in güzel bir sözüyle bitiriyorum. ‘‘ Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.’’