Müslümanların yüzyılı aşkın zamandır aşmaya çalıştığı ve bir türlü aşamadığı bir problem var.
Müslümanların çözümünü bulamadığı sorusu şudur.
İslam Çağdaş din midir?
Ya da İslam’ın dili Çağdaş din dili midir?
Modern batı dünyası karşısında kurtulamadığı aşağılık kompleksi nedeniyle bir suçlu bulması gereken Müslümanlar son zamanlardaki davranışlarına bakılırsa nihayet suçluyu bulmuş görünüyorlar.
İslam Dininin çağa uymayan taraflarını törpüle gitsin ve çağdaş bir din haline gelsin.
Ve bu çağdaş İslam(!) için de hem Müslümanlar hem de gayri Müslimler için yeni ve çağdaş bir din dili geliştirilmeli.
İslam Dini ile ilgili olarak muhataplar faiz meselesinden mi bahsediyorlar.
Faiz haramdır ifadesini faiz dünya gerçeğidir diye değiştirirsin olur biter.
Ya da ticari hayatta karşına çıkan ve Kur’an ifadesi ile haram olan ribayı finansman gideri olarak tanımlarsın işler daha kolaylaşır.
İslam Şeriatının hayat uygulamasında zina olarak tarif edilen ahlaksızlığı muhatap AB istedi diye suç olmaktan çıkarırsın hayat daha kolaylaşıverir muhatapları için.
İslam Dininin birincil hüküm kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’in hükümleri çağdaş insana ağır mı gelmeye başladı, yazarsın bir meal kavramları altüst edersin ortada Kur’an bile kalmaz neredeyse.
Ya da Kur’an-ı Kerim’in tertibinde surelerin yerleri seni rahatsız mı ediyor?
Tevkifi olan ve Hz. Rasulullah (sav) eliyle yapılmış sıralama yerine önlerine ne konursa itirazsız kabul etmeye hazırlanmış takipçilerin için nüzul sırası diye bir Mushaf tertip edersin para bile kazanırsın Kur’an üzerinden.
Mushaf meselesini hallettiğine göre sıra Taabbudi olan ibadetlere gelmiştir artık.
Namaz vakitlerinden başlayarak hac ibadetine kadar değişen din diliyle söylenecek o kadar çok şey var ki.
5 vakit namazın 3’e hatta 2 vakte indirilmesi zamanı gelmiştir.
Ya da Hac ibadetinin sadece Zilhicce ayı yerine haram aylara hatta yılın tamamına yayılması gerektiğinden başlayıp daha fazla sevap elde etmek amacıyla genelde Ramazan Ayında yerine getirilen Zekât ibadetinin 40’da bir oranını değiştirmeye kadar hayli yapılacak iş var demektir.
Bütün bunlara karşı çıkanlar mı?
Aşırı gelenekselci yaklaşım de geç git.
Nasılsa İslam Dininin inanç ve ibadetlerinin değiştirilmesine ses etmeyen sessiz çoğunluk buna da ses çıkarmayacaktır.
Çağdaş aklının varlığı ameli (fıkhi) problemlere mi yol açmaktadır son yıllarda.
Devletin dini kurumu Diyanet ve Üniversitelerin İlahiyat Fakültelerindeki tarihselci ve modernist elemanlar eliyle başlattığın dini hükümlerin güncellenmesi konusunda itiraz etmeye kalkışanları da devlet yetkililerinin yaptıkları açıklamalar ile susturuverirsin olur biter.
Kur’an-ı Kerim ve Sahih Sünnet/Hadisler yoluyla ulaşan naklî bilgilerin tamamının taabbudi olması yolunu mu tıkıyor?
Kader ve gayb alanı başta olmak üzere taabbudiliği yok sayarsın mesele çözülmüş olur.
İslam Dininin ameli mezheplerinden Ehli Rey olarak öne çıkartılan Hanefi Mezhebinin İmamı Azam Ebu Hanife’nin (Ra) verdiği fetvalar mı çağdaş aklına yatmıyor?
İmamı Azam Ebu Hanife (ra) adamsa ben de adamım dersin hem mezheplere karşı çıkmış olursun, hem de henüz adı konmamış olsa da yeni bir mezhep ya da daha doğrusu mezhepsizliğin ilk adımlarını atmış oluverirsin.
Daha yazacak o kadar çok şey var ki bu konuda.
Belki bu konuda en son söylenecek söz Selefi Salihin(ra) ile aramızdaki dini bağı koparmak için yaptıkları veya yapmak istedikleridir.
Gelmiş geçmiş tüm Müslümanları(ra) Kur’an-ı Kerim’i anlamamakla suçlayıp Sahabe Neslinden(ra) başlamak üzere Tabiin(ra) ve Tebei Tabiin(ra) neslinin üzerini çizmeye kalkışmalarıdır.
Bu şaz görüş sahiplerine kullandıkları din dışı din dili nedeniyle Selefimizin üstünü çizmeye kalkışırlarsa kendi üstlerinin çizileceğini hatırlatarak şunu söyleyebiliriz.
Müslümanların tarihi sizin gibilerin uyduruk din diliniz ile yazılmaz.
Fikir atalarınız gibi tarih olursunuz sadece.