Karıkoca birlikte tatile çıkarlar…
Gittikleri yerde kamp kurarlar, tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar…
Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır…
***
Adam uyku sersemidir, güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır;
''Ne oldu? Ne istiyorsun?'' diye sorar…
***
Kadın; ''Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.'' der..
Adam gökyüzüne bakar ve yanıtlar;
“Bir sürü yıldız görüyorum ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız…”
Karısı tekrar sorar;
“Peki, bu sana neyi gösteriyor?..”
***
Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve yanıtlar:
-Teolojik olarak Allah'ın kudretini ve kendi acizliğimi görüyorum.
-Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum.
-Astronomik olarak galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum.
-Yıldızların konumuna bakarak saatin üç olduğunu görüyorum.
-Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum…”der…
***
Kadın öfkeyle bağırır;
“-Herif herif, çadırımızı çalmışlar..!”
***
Aklı erenlerle zaman zaman etrafımızda olup bitenleri tartışıyoruz…
Kimi teolojik yaklaşıyor meselelere…
Kimi felsefi…
Kimi meteorolojik…
Kimi jeopolitik…
Kimileri de ekonomik…
***
Ama bazen en basit yaklaşımın en doğru yaklaşım olduğunu unutuveriyoruz…
Görünen köy, kılavuz istemez...
Etrafımızdaki birçok meselede görünen o ki;
Birileri hızla çadırı götürüyor...